Türkiye eğitimde fırsatlar ülkesi olabilir
İstanbul Politikalar Merkezi eşgüdümünde yürütülen ve Sabancı Üniversitesi, Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Açık Toplum Enstitüsü ve Özel Okullar Birliği Derneği tarafından desteklenen Eğitim Reformu Girişimi için Dr. Can Fuat Gürlesel'in hazırladığı "Fırsat Penceresi mi, Kriz Tehdidi mi?: 2025'e Doğru Nüfus, Eğitim ve Fırsatlar" başlıklı çalışma, eğitimde reform yapılırsa, Türkiye'nin bir fırsatlar ülkesi olabileceğine işaret ediyor. Türkiye'nin reform ihtiyacı duyulan alanlarının başında bulunan eğitim konusunda, genel nüfusun ve bunun içinde eğitim çağı nüfusun demografi ve mutlak nüfus hareketlerini göstermeyi amaçlayan "Fırsat Penceresi mi, Kriz Tehdidi mi?: 2025'e Doğru Nüfus, Eğitim ve Fırsatlar" başlıklı çalışma, 2000-2025 arasına yönelik öngörüleri kapsıyor. Rapor, "yakın dönemin demografi ve nüfus trendleri", "demografi ve eğitim çağı nüfus öngörüleri" ve "AB demografi ve nüfus öngörüleri" gibi başlıkları içeriyor. Rapora göre, Türkiye'de, 2000 yılında yüzde 1,66 olan nüfus artış hızı 2025'te yüzde 0,81'e gerileyecek. Nüfus bilimciler tarafından 'demografik gelişme süreci' olarak adlandırılan bu sürecin bazı temel sonuçları söz konusu olacak. Örneğin toplumda gençlerin ve çocukların sayısı azalacak ve denge yetişkinler lehine bozulacak. Kısaca, 2025'lere gelindiğinde Türkiye'de öğrenci sayısı, bir diğer deyişle eğitim üzerindeki nicel baskı hafifleyecek. Sayısal olarak, 3-22 yaş arasında eğitim çağındaki toplam nüfus 2025'e kadar 2 milyon kişi azalacak. Böylece, nüfusun en büyük kesimini, çalışabilir ve üretebilir grup oluşturacak. İşte bu koşulların, ekonomik büyüme için uygun bir ortam yaratacağı öngörülüyor. Türkiye 2025'lerde işgücünü oluşturacak bu genç gruba şimdiden kaliteli bir eğitim vermeye başlarsa, önümüzdeki dönemde büyük bir sıçrama yaşayabilir ve böylece 'Fırsat Penceresi'nden faydalanabilir. Avrupa nüfusunun giderek yaşlandığı da akılda tutulursa, bu fırsatın ne kadar büyük olduğu anlaşılabilir. Raporda öngörülen bir senaryoya göre, 2025'te 25-44 yaş arasındaki çalışma çağı nüfusunun yüzde 69'u lise ve yüksek öğrenimi bitirmiş olabilir. "Fırsat Penceresi mi, Kriz Tehdidi mi?: 2025'e Doğru Nüfus, Eğitim ve Fırsatlar" raporunda, eğitimde köklü bir reform gereğinin önemi belirtiliyor ve ancak kaynaklar üzerindeki nicel baskının bir anda ortadan kalkmadığı da vurgulanıyor. Ayrıca, Türkiye'nin kendini hazırlaması gereken yeni alanlara da işaret ediliyor. Bunlardan ilki, 'yetişkin eğitimi'. Bugün sahip olduğumuz eğitim düzeyi düşük nüfusu 2025'e de taşıyor gözüküyoruz. Ancak, Türkiye, 2025'ten sonra genç nüfuslu bir ülke olmaktan çıkmaya başlayacak ve toplumda çoğunluğu yetişkinler oluşturacak. Raporda söz konusu edilen, bir başka önemli olgu ise, bazı kentlerde yaşanan nüfus düşüşü. Örneğin Kilis'te doğurganlık oranı yüksek olmasına rağmen nüfus azalıyor. Bazı bölgelerde ise bunun tersi bir tablo gözleniyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin bu nüfus hareketliliği için de politikalar üretmesi zorunlu gözüküyor. Rapordan çıkan sonuca göre, Türkiye, yüksek kalitede ve yaygın düzeyde bir eğitim hamlesi gerçekleştirebilirse, bir fırsatlar ülkesi olabilir.
|