 |  |
Devletteki dağınıklık
Meclis, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ile konuşmuş ve "son zamanlarda gündemi hayli meşgul eden meşhur rapor" konusunu yazmıştık (5 Kasım).
Elkatmış, İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu'nu eleştiriyordu.
Özetle, vurguluyordu ki:
* Raporu oldu bittiye getirmişler.
* Rapor, kurulun kendisini ispat etme arzusunun ürünü.
* Bu raporla Türkiye, bütün dünyaya rezil edildi.
***
Yazımız üzerine Prof. Kaboğlu'ndan bir mektup aldık (8 Kasım).
Mektup, devletin kurulları arasındaki ilişkilerin "ne halde olduğunu" gösteren bir belge.
"Aynen" yayınlıyoruz.
***
Sayın Yavuz Donat,
Sabah Gazetesi Yazarı 5 Kasım Cuma günü köşenizde yayınlanan "Kuyudaki Taş" başlıklı yazınızı, 5-6 Kasım günlerinde Ankara'da bulunduğum için İstanbul'a döndüğümde gördüm ve dün okuyabildim.
Gerçekleri ters yüz eden Elkatmış'ın beyanlarını okuyunca çok şaşırdım. Benimle de temas kurmadan tek yanlı aktarımda bulunmanıza ise çok üzüldüm.
Köşenizde yayınlayacağınız inancıyla aşağıdaki açıklamayı bilgilerinize sunuyorum.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu (İHİK) Başkanı M. Elkatmış ile yaptığım telefon görüşmesi şöyle:
14 Ekim Perşembe günü saat 14.15 uçağı ile İstanbul'dan Ankara'ya gittim, Elkatmış saat 15.00 dolaylarında taksi ile şehre giderken aradı; kendisine, yarım saat içerisinde Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi'ne ulaşmış olacağımı, oradan sabit telefonla daha rahat görüşebileceğimizi söyledim. Böylece telefon görüşmemiz saat 16.15- 17.30 arasında gerçekleşti.
Beni arama nedeninin, kendisini de davet etmiş olduğum "İnsan Hakları Uluslararası Sözleşmelerinin İç Hukukta Doğrudan Uygulanması" konulu toplantıya (5 Kasım, Ankara Adliye Sarayı), aynı tarihte Lahey'deki bir başka toplantıya katılmaklığı nedeniyle gelemeyeceğini bildirmek olduğunu söyledi.
9-10 Mayıs 2004'te Nevşehir'de yaptığı toplantıyı da anlatarak, katılamamış olduğum söz konusu toplantının çok iyi geçtiğini belirttikten sonra, aynı konuda 10-11 Aralık 2004'te İstanbul'da gerçekleştireceği toplantıya şimdiden davet etmek istediğini belirtti. Yaptığı ve yapacağı toplantıların ayrıntıları hakkında bilgi verdi.
O arada, "Hazırladığınız rapor önümde. Tabii takdir sizin, ama aşırı olmuş" dedi. Söz konusu raporun 81 sayfalık "İnsan Hakları Raporu 2004 - Ön rapor taslağı" olduğunu kendisinden öğrendim.
Aşırı olmuş deyince, kendisine, TBMM'nin 2003-2004 yasama yılında 261 yasa çıkardığını, bunların önemli bir kısmının hak ve özgürlüklere ilişkin bulunmasına rağmen İnsan Hakları Danışma Kurulu'ndan (İHDK) hiç görüş alınmadığını, oysa hazırlık aşamasında olumlu katkılar sağlayabileceğimizi belirtince, "Bizden de hiç görüş sormadılar. Bizim de bu konuda sıkıntımız var..." şeklinde yakınması üzerine, "TBMM İHİK'ten de görüş sorulmadığına göre, sorun daha da vahim. Raporumuz yumuşak bile; bilseydim İHİK'i de rapora dahil ederdim, hatta edeyim" yanıtını verdim. Ve şunu ekledim: Zaten, 1 Ekim'e kadar görüş bildiremeyen üyelerden gelen görüşleri de dikkate alarak rapor üzerinde bir süre daha çalışacağım ve ondan sonra hükümete sunacağım
(...)
Kendisine raporu kimin ulaştırdığını sormadım. Rapor, 1 Ekim günlü İHDK toplantısında (yeni görüşlerin de işlenmesi kaydıyla) oybirliği ile kabul edilmişti; üyeler dışında kimseye gönderilmemişti.
Rapor konusundan sonra, Elkatmış İnsan Hakları toplantılarına duyduğu ilgi konusuna tekrar dönerek katıldığı toplantılar hakkında ayrıntılı bilgi verdi...
Yazınızda sözü edilen rapor ise anladığım kadarıyla, yine 1 Ekim toplantısında oy çokluğuyla kabul edilen 6.5 sayfalık "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu" olsa gerek. Telefon görüşmemizde hiç gündeme gelmeyen bu rapor, bilindiği gibi 22 Ekim günü kesinleşti ve Başbakan Yardımcısı'na gönderildi.
Yabancı heyetlerin M. Elkatmış'a hakkında soru yönelttikleri rapor da bu. (Zaten yabancı heyetlerin 81 sayfalık rapordan haberdar olduklarını sanmıyorum. Çünkü henüz taslaktır, kimseye ne açıklandı ne de gönderildi.)
Sonuç olarak, Elkatmış, her iki raporu karıştırıyor. TBMM İHİK Başkanı'nın, üç haftadır Türkiye'de üzerinde tartışılan bir insan hakları konusunda bu denli gündem dışı kalmış olmasını, sizin ve okuyucuların takdirine bırakıyorum.
Saygılarımla,
İbrahim Ö. Kaboğlu
MÜ Hukuk Fakültesi
Anayasa Hukuku Profesörü
İHDK Bşk.
***
Mehmet Elkatmış'ın söyledikleri de, Prof. Kaboğlu'nun yazdıkları da gösteriyor ki...
Devlette "bazı cıvatalar" gevşemiş.
Bu gevşekliğin faturasını "Türkiye ödüyor."
Ve koskoca ülke "küçük düşürülüyor, rezil ediliyor."
***
Galiba "yeni bir kurul daha" oluşturmak gerekecek.
"Devleti, devlet kurum ve kurullarının tahribatından koruma kurulu."
|
