kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 
'Yaşam kurgulayan adam!..'
Ne yaptın sen Emre?..
'Lütfen satranca biraz ilgi'

'Yaşam kurgulayan adam!..'

İlle de anlaşmak gerekmiyor elbet. Anlamak... Onu anlamaya, kendini anlatmaya çalışmak da bir yol, hem de iyi bir yol... Bu yolu tutunca bir kere, hem "dediğim dedikçiliğin" düdükçülüğünden, hödükçülüğünden kurtuluyorsun, hem onun kendini iyi hissetmesini sağlıyorsun. Aynı şeyi o da sana yapıyorsa... Fena mı oluyor sanki?.. Peki "çözümlerle çözülmeler" paradoksu nasıl aşılacak bu yöntemle? Eee.. onun yolunu bulmak da hem boyun borcu hem "akıllı" oluşun sırrı. İki tür insan var zannımca. Biri kurgular, öbürü oynar. Kurgulayan kendi adına tam da kurgulayamadığı kendi yaşamının öcünü "başkalarına" yaşam kurgulayarak alır sanki.

Gizli oynatıcı

Yaratıcılara, tanrıya yüklenmiş anlamıyla söylemiyorum bu yaşam kurgulayıcılığı. Ya da "kader" anlamına değil sözlerim. Bir anlamda "üretmek, yönetmek ve yöneltmek" anlamında söylüyorum. Çünkü sırf yaptıklarınla değil yaptıklarının en az kendin kalabildiğin kalabalık ortamlarda, sana ilişkin bir pay dağıtımından, kendi isteğinle vazgeçtiğin varsayılan kendine ait oluştan, sanki de hakkına düşmüş bir parsel alış gibi olduğu anlar yani. Yani sen olmayanlar seni ne kadar kendine ait kılabiliyorsa sen de o kadar hissedarsın kendine. O zaman ne olacak? Tabii ki durup temenni edeceksin: İnşallah seni parsel parsel dağıtan güç adil olsun, nesnel olsun diye.

Gaddar mı şefkatli mi?

Burada bir gizli oyunu da var gizli "oynatıcının." Gizli oynatıcı. Yani "göz önünde oynayanın" oynatan oynatıcının bir gizli oyunu var. Onu biz göremiyoruz. Bazılarımız hissedebilir ancak. Gizli oynatıcı. Ya da hadi şuna "yönetmen" diyelim. Kendi yaşamı üzerinde fazla dominant olmadığından (herkes gibi) senin üzerine oynuyor her şeyi. Yarış atına oynar gibi değil ama. Bileti alınmış bir trene asla kendi binmeyip, düşsel bir kamerayı kompartmana oturtup, yolcu eder gibi. O gidecek, görecek. Her haller onun başına gelecek. Yönetmen olduğu, bulunduğu yerden görecek, öğrenecek... Nasıl?..
"Gaddarca" mı diyosunuz? Hayır yanıldınız. Gaddarca değil. Oyunun da, oyuncu oluşunda, oynatıcının da uyması gereken kurallar tam da böyle olmalı. Oluyor da.

Oyun bitmiyor

Gaddar mı, şefkatli mi oluşu oyunu yönetmesinden değil başın göklere erdiğinde senin kapıldığın büyüye kapılmamasından, başın derde girdiğinde sana destek verip, vermeyişinden anlaşılabilir belki de.
Böylesi ürkünç-korkunç bir oyunun krupiyesiyse, bu adamın hiç mi "oyuna geldiği" olmaz. Olur tabii... Yönetmenin bir kulağı da "oynattığının her an isyan edebileceğinin kirişinde olmalı. Meğer ki bu isyanlar gelişi ağır-gidişi tez" nevinden olsun!.. Sonucuna gelince... Ne oluyor ki. Daha "oyun" bitmiyor ki. Biterse de, bitti sanılan, verilen "beş dakika ara"dan başka bir şey değildir.

Daha ne istenir ki?

Yönetmen bilir ki: Kompartmanda hep ayrılmış bir yeri vardır. Ve yolcusunu değiştirip seyahate devam şansı hep olacaktır. Ara verişlerde de, mola alışlarda da, devam edişlerde de birileriyle birlikte biz de "Aaaa ne iyi. Yüzümüz aydın geldik buralara kadar!" diyorsak.. Daha ne istenir ki? Gizli oynatıcının adaletinden, nesnelliğinden, şefkatinden nasıl şüphe edilir ki? İlle de anlaşmak şart mı yav?..
Anlamak ve kendini de ona anlatmaya çalışmak da bir yol değil mi? Elbette bir yol. Hem de iyi bir yol...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Gece muhabirlerinin sahur yemeği   / 01-11-2004
 Özgür ruhlar diyarı ve yalan yalan koca yalan!..   / 31-10-2004
 Maçlarda küfür edin!..   / 30-10-2004
 Oğlan bizim kız bizim...   / 29-10-2004
 Kimse haramı haram diye yemez değil mi?..   / 28-10-2004
 Akdamar Adası'nda kaybolan Polonyalı...   / 27-10-2004
 Gel de sevme bu ülkeyi ve insanını   / 26-10-2004
 Peki şahit neredeydi sayın hakim bey?..   / 25-10-2004
 Rüzgâr saçlı kızı o gece nasıl tanıdım?..   / 24-10-2004
 İşte foto muhabiri!..   / 23-10-2004
REHA MUHTAR
Nathalie ve aldatma
Ben günde 10-12 gazete...
MANSUR FORUTAN
Uçan tekmeyi yermişim böğrüme!
Alışık olmayan popoda don...
MEHMET BARLAS
ABD'nin kendini toparlamasını bekliyoruz
Amerikalılar...
EMRE AKÖZ
Alex'i nasıl oynatmalı?
Brezilyalı geldiğinde şöyle...
SAVAŞ AY
'Yaşam kurgulayan adam!..'
İlle de anlaşmak gerekmiyor...
REFİK DURBAŞ
Bedelli askerlik ne oldu?
Bir ülke düşünün ki Başbakanı...
HINCAL ULUÇ
Körler ülkesinden, Bağdat yoluna..
Megaralı Byzas,...
Çeksene elini
Çeksene elini
Beşiktaş'ın Fenerbahçe'yi yendiği derbi sonrası Türkiye ne golleri ne...
Yıldırım karşılık
Yıldırım karşılık
1- Daum görevinin başında, 2- Futbol takımı başarılıdır, 3- İnönü'de...
İnsan hakları skandalı!
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı Prof. Kaboğlu'nun...
Kerkük'te 'kontrollü gerilim' stratejisi
Kürtler'in, Kerkük'teki demografik yapıyı değiştirme girişiminden...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.