kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Baharatı bize keşifler mi getirdi?
Hayatımızın tadı tuzu baharat

Bir kereliğine çıkarın yiyecek içeceğinizin içinden, ne denli hayati bir şeyden bahsettiğimizi anlayacaksınız. Tarih boyunca baharatları ve onların inanılmaz serüvenini anlatan "Tehlikeli Tatlar" adlı kitap, gerçekten insanın aklını başından alıyor. Zencefilden safrana yüzlerce bitkinin öyküsüne yer veren kitap, okuyucuyu hem tarihin hem de dünya coğrafyasının içinde oradan oraya sürüklüyor. Ama elbette ki baharat faslı burada bitmiyor.

***

Baharatı bize keşifler mi getirdi?

Hayatınızdan çıkarın, o zaman anlayacaksınız her şeyin ne denli tatsız tuzsuz olduğunu. Sadece yemeğin mi, yaşamın da tadı kalmaz baharatsız. "Tehlikeli Tatlar" adlı yeni çıkan kitap, okuyucuyu baharatın inanılmaz yolculuğu içinde oradan oraya sürüklüyor.

Lütfen bir kere düşünün: Maruf ya da kendi halinde, şu yeryüzünün herhangi bir mutfağından çıkarılamayacak ne vardır. Sizce? Olmazsa olmazlardan. Öyle bir şey söylemelisiniz ki, onu çıkardığınız zaman mutfak artık mutfak olmaktan çıksın. Hatta mutfak ne kelime, dünyanın dahi tadı kaçsın! Yanıt, baharattır. Tartışmasız. Baharatları bir kereliğine çıkarın yiyecek içeceğinizden, günlük hayatımızdan... Göreceksiniz, ne denli hayati, ikamesi olamayacak bir şeyden söz ettiğimizi. Bülent Erkmen'den yeni bir kitap, Tehlikeli Tatlar". Yarın yollarım diye arayınca dayanamayıp hemen istedim. Öyle ya, baharata karşı konabilir mi? Yine Kitap Yayınevi'nden çıkmış. Tasarım BEK'den. Tarih boyunca baharatlar. Andrew Dalby yazmış. İlk basım British Museum, 2000 yılından. 180 sayfa, bazı başlıklar şöyle :

DEĞERLİ TATLAR
Silphium - Zencefil - Şeker - Sandalağacı - Mekke Pelesengi - Tarçın - Sadiç - Misk - Karanfil - Küçük hindistancevizi ve Besbase- Kebabe- Kafu- Aselbent... Öyle bir kitap ki, okuyucuyu hem tarihin hem de coğrafyanın içinde oradan oraya atıyor. Bildiğimizi düşündüğümüz, üzerinde yaşadığımız coğrafya bile nelere sahne olmuş. İpnotize olmuş izliyoruz: "Tatları ve kokuları nedeniyle dünyanın dört bir yanında önem kazanmış pek çok baharatın anavatanı Akdeniz kıyılarıdır; haşhaş, frenk kimyonu, kişniş, kimyon, anason, sumak, nanahan, safran ve uzun zaman önce nesli tükenmiş olan kadim silphium. Bunlardan ikisi anavatanları olan bölgede çok değer taşır. Silphium, Kyrene'deki Yunan kolonisine servet kazandırmıştı. Safran ise, malum... Akdeniz'de yaşayan halklar, uzak ülkelerin baharatlarının, yerel türleri gölgede bıraktığını düşünmüşlerdir. Paramızın çoğunu bu uzak ülke baharatı için harcadık: En çok tarçın, karabiber, zencefil, kakule, küçük hindistancevizi ve sonraları vanilya ve pembe tane biber için. En az 3500 yıldır bunlara para harcıyoruz.MÖ. 15. Yüzyılda Mısır Kraliçesi Hatshepsut, güneydoğudaki uzak bir diyara, Mısırlılar'ın "Punt" dediği Eritre/Somali'ye bir keşif seferi düzenletti. Kraliçe Hatshepsut'un haleflerinden III. Amenhotep, Mısır'ın Afrika Boynuzu'ndaki hakimiyetinin devam etmesiyle övünür. Bu övüncü, mütevazı bir şekilde tanrı Amon- Ra'nın ağzından dile getirir. Amon-Ra, firavun Amenhotep'e "Yüzümü doğuya döndüğümde senin için bir mucize getiriyorum. Barışa adamaları ve senin cömert nefesini solumaları için, üzerlerindeki hoş bitkilerin hepsiyle birlikte Punt'taki ülkeleri sana getiriyorum" der. Kızıl Deniz'in ağzındaki ülkelerin bu hoş bitkileri, mürr, akgünlük ve Mekke pelesengidir.

MÖ. 7: yüzyıl Doğu Akdeniz'inde, Minos Uygarlığına ait Akrotiri Kentinde, Santorini'nin lav püskürtmeye başlamasından sonra toprak altında kalan duvar resimlerinde, safran hasadı tasvir edilir.MÖ. 14. yüzyılda Miken saraylarında yazılmış tabletlerde kimyon, rezene ve susam vardır.MÖ. 6. ve 4. yüzyıllarda Yunanlılar, silphiumun hem yemeklere hem de ilaçlara kattığı kokuyu övüyorlardı. Dalby anlatıyor : "Konstantinopolis'te, daha o dönemde bir baharat pazarı vardı. 10. yüzyılda baharat pazarıyla ilgili yönetmeliklerin var olduğunu biliyoruz. Gözlemciler, Mısır'dan İstanbul'a düzenli olarak "misk, baharat ve şeker" gönderildiğini belirtirler. Venedikliler 1204'te düzenledikleri 4. Haçlı Seferi'yle Konstantinopolis'in zengin ve kalabalık halkını soyup soğana çevirdikten sonra, şehrin limanı olan Haliç tepelerindeki Pera'nın hakimi oldular. Ardından da Konstantinopolis'teki ticareti denetimlerine aldılar." Baharat bu. Hiç bu fasıl kolay kolay biter mi? Devamı yolda.
DİĞER GURME HABERLERİ
 Otel olan Samode Sarayı ve hüzünlü Taj Mahal
 Oruç hoşgörü ve paylaşma sembolü
 İnsanı ve doğasıyla şaşırtıcı bir ada
 Şerbeti ne çabuk unuttuk
 Sokaktan restorana içli köfte
 Bu şarap muz kabuğu kokuyor
 Yemeğin lezzeti kokusunda
 Türk Mutfağı Ferran Adria'dan ne öğrenir?
 Hint kıtasından Antep mutfağına
 Sokak yemekleri tarihe karışıyor
 Şarabın ve yemeğin izinde Kapadokya
 Dışı kıtır içi pamuk gibi yumuşacık
 Pisboğaz imparator İstanbul sokaklarında
 Sofrada vicdan yapmayın
 Mediciler'in şehrinde şarap sanat ve mutfak
 Rakı konuşa konuşa yudum yudum içilir
 Türk mutfağı yıllara meydan okuyor
 Bu katların hizmeti farklı
 Bodrum'da yaz bitmiyor
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
    Röportaj
  » Gurme
    İyi Yaşa
Tuale düşen kahve falı
Tuale düşen kahve falı
Ressam Ertuğrul Ateş, 'Harem' adını taşıyan yeni sergisiyle, çok...
Kent Orkestrası yıldızlarla çalacak
Kent Orkestrası yıldızlarla çalacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası 2005 yılında Aşkın Nur...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.