kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Bayramın özü..

Atatürk, Nutuk'a şöyle başlar: "Bugün 19 Mayıs 1919, Samsun'a çıktım, ahvali umumiye şu idi.."
Bu cümleden sonra anlatılan olaylar, bir yandan emperyalizme karşı savaşırken, diğer yandan da iç savaş provokasyonlarıyla mücadele etmek zorunda kalan bir milletin "siyasi varoluş" tarihidir.
Bütün o yaşananlar içinde emperyalizme karşı verilen savaş mı daha yorucudur, yoksa iç savaş provokasyonları mı daha acıtıcıdır, çoğu kez birbirine karışır. Hiçbir zaman dilimiyle mukayese edilmeyecek kadar kendine özgü ve zor günlerdir. Belki, Charles Dickens'in "İki Şehrin Hikayesi"ndeki bir cümlesi, her şeyi bütün analizlerden daha iyi anlatır: "Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; umut baharıydı, umutsuzluk kışıydı.."
Kurtuluş Savaşı, umutsuzluk kışından umut baharını, zamanların en kötüsünden zamanların en iyisini çıkaran bir halkın tarihe kendi mührünü vurma biçimidir.
İşte o mühürden "Cumhuriyet" çıktı...
Cumhuriyet, bu topraklardaki varoluş mücadelesinin sonucu ve bu coğrafyanın siyasi doğası gereği kuruldu. Bunun yarattığı "özgüven" sayesinde bugünlere pek çok zorlu dönemeçten ve ciddi sınavdan geçilerek gelindi..
Bugün gelinen aşamada ise 1919 şartları ile mukayese edilemeyecek kadar büyük tecrübelerle, imkanlarla ve vizyonla ilerliyor geleceğe "demokratik cumhuriyet". Dünün en imkansız şartlarından ortaya çıkarılmış olan "cumhuriyet perspektifi", bugün küresel güç sistemi içinde çok kaydadeğer bir dinamik olarak yoluna devam ediyor.
Dün bu coğrafyayı husumetle geçmişe gömmeye çalışanlara karşılık, bugün karşımıza çıkanların geleceğin rekabet kapılarının ülkemize ne kadar ve nasıl açılacağını tartışmaları bile, işin doğasındaki değişimi göstermektedir. Dün geçmişin sularına demirlemesi istenen bu ülke, bugün geleceğin denizlerine açılmasının koşulları tartışılan bir pozisyondadır.
Üzerinde her zaman titizlikle durulması gereken ise "siyasi zihniyet" düzeyindeki dalgalanmalardır.
Yaşanan kimi dönemlerde Cumhuriyet'in kuruluş zamanlarındaki kadar bile özgüvenin ortada kalmadığına şahit olunmuştur. İçeride istikrarsızlık ve dış dünyada etkisizlik gibi unsurların kuşatması altında değer üretiminde geride kalan bir ülke olmuştur Türkiye.
Bunun sonucunda "cumhuriyet" ve "demokrasi" kavramları birbirinin zıddı gibi algılanmış, sanki birine vurgu yapmak diğerine karşı olmayı ya da mesafeli durmayı gerektiriyormuş gibi tutumlar belirlenmiştir. Bu tutumlar siyasi krizleri tetikleyen sonuçlar doğurmuştur.
Yine aynı özgüven eksikliği yüzünden Türkiye'nin "kurucu değerleri" ile "evrensel değerler" arasında "çelişki" kurgulanmıştır. Türkiye'yi "kendisi" yapan değerlerle "dünyalı" yapan değerlerin uzlaşmazlığına vurgu yapan düşünce biçimleri ve siyaset tarzları ortaya çıkmıştır. Böylece Cumhuriyet düşüncesinin mantıki sonucunun evrensel değerlerin parçası olmak olduğu gözden kaçırılmıştır.
Tüm bu düşünce kırılmaları ve siyaset savrulmaları Türkiye'ye çok zaman ve enerji kaybettirdi.. Fakat "demokratik cumhuriyet"in mayasındaki vizyon bunların aşılmasını kolaylaştırdı.
Bugün Türkiye, "cumhuriyet" ve "demokrasi" kavramları arasında çelişki kurgulayan gerici düşünceleri çok geride bırakmıştır ve bu iki kavram arasındaki sinerjiyi kendi doğasının parçası haline yeniden getirmiştir.
Aynı şekilde kendi "yerli/kurucu değerleri" ile "evrensel değerler" arasında bir karşıtlık üzerinden değil, etkileşim üzerinden siyaset üreterek dünya sahnesine çıkmaktadır. Türk modernleşmesinin omurgasını oluşturan bu prensibin, pratikte en doğru ve sağlıklı şekilde işlediği zaman dilimlerinden birindeyiz.
Tüm bunlar, 1919 şartlarında bile hayata ve geleceğe umutla bakanların bize bıraktığı miras için çok daha umutlu ve özgüven sahibi olmamızı gerektirmektedir. Bugün kutladığımız Bayram'ın "özü" budur..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Demokratik refah stratejisi   / 27-10-2004
 Demokratikleşme şiddetin barınağı değildir   / 25-10-2004
 Türkiyesizliğin aynasında Avrupa   / 22-10-2004
 Küresel kardeşlik   / 20-10-2004
 Herkes olmadan hiç kimse yok   / 18-10-2004
 Toprağın acısı   / 17-10-2004
 "Bu coğrafya"   / 13-10-2004
 Siyasetin fikirden arındırılması ve iyi yaşam   / 10-10-2004
 Türkiye'nin siyasi katsayısı   / 06-10-2004
 Yöneten akıl, demokratik zihniyet ve insan hakları   / 04-10-2004
ERDAL ŞAFAK
AB ve egemenlik
Tarihin cilvesine bakın. Atatürk'ün...
ÖMER ÇELİK
Bayramın özü..
Atatürk, Nutuk'a şöyle başlar:...
ÖMER LÜTFİ METE
Yine 'Türkiyelilik' sihirbazlığına dair
Dünkü yazıma...
UMUR TALU
100'üncü yıla doğru
Futbol kulüplerinin bile 100'üncü...
ERGUN BABAHAN
29 Ekim ve Türkiye gerçeği
Yine bir Cumhuriyet...
Vatikan yeşil ışık yaktı
Vatikan'ın en yetkili bazı isimlerİ, Türkiye'nin AB'ye alınmamasını...
İtalya Cumhurbaşkanı Türkiye mektubu yazdı
Ciampi, İtalyan Meclisi'ne sunulan Türkiye raporundaki olumlu...
Sıcak çikolata
Sıcak çikolata
Yarınki Beşiktaş-F.Bahçe maçında tüm gözler çikolata renkli iki...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.