Haydi Ebru'yu dansa kaldırın
Trafik kazasında sol bacağını kaybeden ödüllü dansçı Ebru Özkan, hastanede ayağa kalkacağı, protez bacakla da olsa dans edeceği günü özlüyor. "45 kiloydum kazadan önce. Şimdi daha zayıfım. Çünkü bacağım yok. O kaç kilo ederdi bilmiyorum" diyor.
Yatarken en çok oturmayı özledim
Trafik kazasında sol bacağını kaybeden Ebru Özkan kazadan sonra ilk oturduğu anki duygularını SABAH'a anlattı. Yatarken oturmayı, otururken yürümeyi özlediğini söyleyen ödüllü dansçı "küçük şeylerin değerini zamanında fark edin" diyor.
Tuzla' da geçirdiği kaza 21 yaşındaki Ebru Özkan'ın hayatını değiştirmiş ama hayallerini, yaşama azmini, umutlarını değiştirememiş. Şimdi Acıbadem Hastanesi'nde geçirdiği zorlu 1 aydan ve 5 ameliyattan sonra, yatağından kalkıp tekerlekli sandalyeye oturduğu o ilk ana tanık oluyoruz. Ebru'nun yaşam dolu, pırıl pırıl bakan, tabiri caizse, konuşan gözlerine bakıp hayranlık duyuyoruz. Odasından çıkıp, fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümüne ulaşıyoruz. Ebru hep gülümsüyor, konuşuyor. Ne bir fazla, ne bir eksik doğallık var yüzünde. Biz soruyoruz, o yanıtlıyor. Bir yandan da fizyoterapistine kulak veriyor, uzun zamandan beri kullanmadığı sağ bacağını hareketle buluşturuyor.
'BEN HEP ÇILGINDIM' Dans ve animasyon tutkusundan vazgeçmeyeceğini, hayatını geçtiğimiz yıl çalıştığı ve ödül aldığı Kemer Kiriş World Tatil Köyü'nde çalışarak kazanmak istediğini söyleyen sarı kıvırcık saçlı, gözleriyle konuşup, gözleriyle gülen Ebru, erkek arkadaşı Cüneyt'e tutkulu bir aşkla bağlı. Hayatını elinden geldiği kadar düzene koymak, protez bacağıyla dans etmek, animatörlük yapmak isteyen Ebru, her şey yoluna girdikten sonra evlilik planları yapıyor. Ebru ayağa kalkar kalkmaz, protez bacağıyla yeniden dans etmek, dans, tiyatro ve müziğin buluştuğu animasyona dönmek istiyor. Babasını kaybettiğinde 14 yaşında olan Ebru'nun hayattaki tek üzüntüsü, o çok sevdiği insan ile ilgili. Babası öldüğünde aralarının bozuk olduğunu, hatta dargın olduklarını söyleyen Ebru, babasına istediği gitarı almadığı için küsmüş.
Oysa, babası Ekrem Özkan, gitarı aldığı günün akşamında kalp krizi sonrası yaşamını yitirmiş. Dargın giden bir babanın ardından kederlenen, acı çeken Ebru ise, babasının vasiyetini yerine getirip, dans ediyor. Ebru, hayatında çocukluktan itibaren geçirdiği değişimi bakın nasıl anlatıyor: "Babamı anibir kalp krizi yüzünden 1997'de kaybettik. Öldüğünde 52 yaşındaydı. Her yerde dans ederdim ben. Barlarda, gittiğimiz restoranlarda, misafirliklerde. Babam çok desteklerdi. Sevinirdi. Hiperaktif bir çocuktum yani. O yüzden bir an önce harekete geçmek, buradan çıkmak istiyorum.
'YATAĞIMI ÖZLEDİM' Birkaç güne kadar taburcu olacağım. Her şey bana bağlı. Doktorlar taburcu olmama izin verdiler. Sık sık kontrole geleceğim. Bir süre İstanbul'da Fındıkzade'de bir yakınımızda kalacağız. Sonra ver elini Bursa. Yeniden kendi yatağımda yatmak, evimi hissetmek istiyorum. Arkadaşlarımı özledim. Bir de saçlarım var tabii. Bana hep sınıfın çılgın kızı derlerdi. Hocalarıma çok karşı geldiğim için, saçlarımı toplamadığım ve hep en ön sırada oturduğum için çok çektiler benden. Bursa Özel Namık Sözeri Lisesi, beni ve saçlarımı hala anıyormuş. Saçlarımı bir kez kestirme gafletinde bulundum. O hatayı bir kez yaptım yani."
'45 KİLOYDUM, KAZADAN ÖNCE' Dans ederken her şeyi unuttuğunu söyleyen Ebru'nun favori dansları o kadar çok ki. Dansı bambaşka bir dünya olarak tanımlayan Ebru salsa, R&B Hip Hop, Menenge, Baçata ve tabii ki oryantal seviyor. Gitar çalan, şiir yazan, kara kalem resimler yapan Ebru kazadan önce kurduğu İstanbul'a yerleşme planlarını da gerçekleştirmek istiyor. İncecik vücudu, narin mi narin yüzü, konuşup, gülebilme yeteneğine sahip ela gözleri ile 1 metre 55 santim boyundaki Ebru'ya kilosunu sorduk bir de. O da yaşama azminin espri gücüyle yanıtladı bizi. Kahkahalarla güldük... "45 kiloydum kazadan önce. Ama şimdi bacağım yok. O kaç kilo ederdi bilmiyorum. Şimdi 45 kilodan az olduğum kesin."
Didem ÜNSAL / MERKEZ
|