kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
28 YILDIR ÜNİVERSİTEDE: 1970 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren ve 1976'da üniversiteye asistan olarak giren Centel, 28 yıldır aynı üniversitede görev yapıyor.
Bu koltuğa dönemez

İstanbul Üniversitesi'nin yeni rektörü Centel "Döneceğim" diyen Alemdaroğlu'na "Yargı yolu kapalı" cevabını verdi.

"Rektörlük kazanılmış hakkım" diyen eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Alemdaroğlu'na cevap, göreve vekaleten atanan Centel'den geldi: Cumhurbaşkanlığı tasarrufuna karşı yargı yolu kapalı.

Alemdaroğlu döneminde baskılar nedeniyle istifa eden öğretim üyelerine çağrım var. Dönmek isterlerse kapımız onlara açıktır. Kuruma bağlı olanları göreceğiz.


Alemdaroğlu ödeyecek

İstanbul Üniversitesi eski rektörün uygulamaları nedeniyle 147 milyar lira tazminat ödeyecek. Şu an rektörlük koltuğunda oturan Prof. Centel, bu paranın Prof. Alemdaroğlu'ndan alınacağı söylüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından yargı kararlarını uygulamadığı gerekçesiyle görevden alınan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun koltuğunda, 23 Eylül'den bu yana vekil rektör olarak eski Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tankut Centel oturuyor. Göreve atanmasının ardından ilk olarak yargı kararlarını uygulamaya koymaya başladığını anlatan Centel, Alemdaroğlu dönemini anlattı.

* Alemdaroğlu dönemi keyfi uygulamalar nedeniyle çok eleştirilmişti. O dönemi Hukuk Fakültesi Dekanı ve Senato üyesi olarak yaşadınız.
Bunların konuşulması bile yüzümü kızartıyor. O dönemde yanlış bir takım uygulamalar oldu. Bunları dile getirip geçmişin dedikodusunu yapmak istiyor değilim. Ama bunlar yapıldığı için İstanbul Üniversitesi bir yere gelememiştir. Artık atanmalarda keyfilik olmayacak. Falanca kişinin yönetime yakınlığı değil, akademik kriterlere uygunluğu aranacak.

GÖREVİM BİRLİĞİ SAĞLAMAK
* Hukukçu kimliğinizi rektörlük için avantaj olarak mı görüyorsunuz?
Bu bir avantajdır. Ben buraya yargı kararlarını uygulamak üzere getirilmiş ve görevlendirilmiş bir vekil rektörüm. Öğretim üyelerim, öğrencilerim ve memurlarım kendilerini güvencede hissetmeliler.

* Alemdaroğlu döneminde senato üyesiydiniz, birçok kararda muhalefet şerhiniz bulunduğunu biliyoruz ama yine de o yönetim içindeydiniz. Kararlar nasıl alınıyordu?
Bu nedenle hep eleştiriyorlar ama hangi kararların altında imzam olduğuna bakmak gerek. Birçok kararda muhalefet şerhim var.

* Geçmişteki senatoyu 'kendilerini hukukun üstünde görüyorlardı' diye nitelendiriyorsunuz ama istifalarını kabul etmediniz ve aynı senato ile çalışıyorsunuz...
Bunları onlara sorun, bana sormayın. 42 istifa dilekçesi verildi, üçü eski dönemin eski rektör yardımcılarına aitti, onlar zaten otomatikman düştü. Geriye kalan 39 kişi içerisinde ikisi danışmandı. Onların rektörle birlikte danışmanlıkları sona erdi. Geriye kalan 37 kişi nin istifa dilekçelerini işleme koymadım. İki günlük ikna turu içerisinde hepsinin istifalarını geri aldırttım. 17 fakültenin dekanı ve enstitü müdürlerini değiştirebilirdim. Ama benim niyetim İstanbul Üniversitesi'nde barış, huzur, ve beraberlik ruhu içerisinde kamu hizmetlerini aksatılmadan yürütülmesini sağlamak.

* Senato, başındaki kişiye göre mi hareket ediyor? Hukuku dikkate alan biri gelince hukuka uygun, aksi durumda hukuk dışı mı davranıyor?
"Evet başındaki kişi önemlidir. Biz o Senato'da üniversite yönetim kurulu kararlarının hangi demokratik ortamlar içerisinde alındığını çok iyi biliriz. Parmaklara bile bakılmadan 'oy birliği ile kabul edilmiştir' diye geçen birçok karar var.

* Bu durum biraz garip değil mi?
Neyse ki artık hukukun işlediğini gördük. Geçmiş yönetimden gelen yanlış bir anlayış var. Ben onları iknaya çalışıyorum. 'Geçmişte aldığımız kararlara toz kondurmayız', 'Bunları değiştirtmeyiz' anlayışı var. Bu mantık yanlış. Yanlıştan dönmek erdemdir. Benim de geçmişte bilgisizliğimden, cehaletimden yanlış uygulamalarım olmuştur. Bunlardan vazgeçebilirim, vazgeçmeliyim zaten. Vazgeçmiyorsam erdemsizliktir. Senato ve üniversite yönetim kurulu üyelerinin hiçbiri değişmedi aynı kadro. Bana 'Bunlar senin altını oyuyorlar' diyorlar. Ama ben hukuk kuralları içinde kaldığım sürece kimse bir şey söyleyemez.

GERİ DÖNECEK Mİ?
* Keyfi uygulamalar nedeniyle öğretim üyeleri ve öğrencilerin açtıkları davalar sonuçlanmaya başladı. Şu anda İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü 'keyfi uygulamalar' nedeniyle 147 milyar lira tazminat ödemeye mahkum edildi. Bu tazminatları kim ödeyecek?
Bu uygulamalar ve yaklaşım çok yanlıştı. Yargıtay'ın içtihatı birleştirme kararı var. Buna ajana rücu diyoruz. Yani bir idari işlemi yaparsınız, bu idari işlemin sonucunda bazı kişiler mağdur olur. Bunlar maddi ve manevi tazminat davası açarlar. Bu tazminat davalarını idare öder. Ama ödemiş olduğu paraları ajanına rücu eder, yani işlemi kimler gerçekleştirmişse, onlara döner ve onlardan alır.

* Kararların altında senato üyelerinin de imzaları var. Bu tazminatı senato üyeleri mi yoksa Alemdaroğlu mu ödeyecek?
Bunun senato ile ilgisi yok. İcra organı doğrudan doğruya rektördür.

* Fonların faize konulması, vakıfların gelirlerindeki harcamalardaki usulsüzlükler gibi eski dönemle ilgili iddialar inceleniyor mu?
Şu anda onlar idari soruşturma içinde.

* Alemdaroğlu tekrar Rektörlük görevine yargı yoluyla döneceğini söylüyor.
Hak arama özgürlüğü var, yargı yoluna başvurabilir. Ama kişisel görüşüm; yargı yolu kapalıdır. Cumhurbaşkanlığı tasarruflarına karşı ortada herhangi bir yargı yolu yoktur.

TÜRBANA SERBESTLİK YOK
* Alemdaroğlu'nun 7 yıllık rektörlük görevi süresince baskıları gerekçe göstererek, 40'a yakın öğretim üyesi üniversiteden istifa etti. Kırgın gidenlere çağrınız olacak mı?
Bu yüzden üniversitenin akademik yapısı harap oldu, bazı yerlerde ise yok edildi. Son 7 yılda birçok insan burayı terk etti. Rahmetli Bülent Tanör vardı ki, nasıl zorlanarak koparıldığını hepimiz biliyoruz. Gidenlerin dönmesi için çağrı yapıyorum. Herkes elini taşın altına koysun, üniversitesine sahip çıksın.

* 'Kapılar herkes için açık' dediğinizde 'türban' için de serbestlik olacağı şeklinde yorumlanmıştı. Bu konuda değişiklik söz konusu mu?
Kapının açık olması türbana açık anlamında değil. Çizgimiz belli. Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında, laik demokratik hukuk devleti temelinde kapılarımız açıktır. Türban ile ilgili Anayasa, AİHM kararları var. Bu kararlar varken bir şey söylememiz boşuna konuşmaktır.


PERVİN KAPLAN

DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Yargıda 'hesaplaşma' randevusu
 Suçlanan hakim SABAH'a konuştu
 İlk kadın doğumcu 'Prenses' artık yok
 Sarıyer'de eylem
 Hayatın sessizliğinde üç Türk'ün sesi var
 Tanık Çelik dinlenecek
 İspanya zehirli atığı geri alıyor
ERDAL ŞAFAK
Petrol, kömür, nükleer
Tam da Avrupalı Yeşiller'in...
ÖMER LÜTFİ METE
Ramazan balayı mı, çöl ayı mı?
Aşk yoksa sulak bağlar da...
UMUR TALU
Masumiyet çağı!
Aynı "merhamet" ve "adalet"...
Bir duvar daha yıkılıyor...
Lefkoşa'nın ortasında bulunan alışveriş merkezi ve çarşısını ikiye...
Finale 13 gün kala Bush 8 puan fark attı
Cumhuriyetçi Başkan Bush, seçim yarışı anketlerinde farkı 8 puana...
Pierre'in reçetesi
Pierre'in reçetesi
"Lyon hızlı bir takım. Ama bizde daha yetenekli oyuncular var.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu