| |
Yorumlar, iddialar
Kuran'ın tefsiri her çağda, o çağın ihtiyaçlarına göre yenilenir ve değişir. Böyle olunca da Kuran'ın yorumunda son söz söylenemez." Böyle diyor Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu. Ve ekliyor: "Kuran'ın her dönemde yeniden yorumlanması bir ihtiyaçtır ve öteden beri İslam bilginlerince önerilen, savunulan bir husustur." Bardakoğlu, Diyanet İşleri'nin Kuran'ın çağımızın bilgi birikimi ışığında yeniden meal'ini yaptırması vesilesiyle bu değerlendirmede bulundu. Biz de onun bu "Her zaman yeni yorum şart" açık çekinden cesaret alarak Kuran'ın meal'iyle ilgili bazı çalışmalardan bir kesit sunmak istiyoruz. Özellikle, Kuran'da birçok surede sözü edilen "Cennetteki huriler" ifadesinde yoğunlaşmak istiyoruz. Konu çok ama çok önemli. Çünkü örneğin 3 bine yakın kişinin ölümüne yol açan New York'taki İkiz Kuleler'e saldırıların beyni Muhammet Atta son mesajında, "Cennette beni bekleyen hurilere bir an önce kavuşmak için sabırsızlanıyorum" dedi. Aynı şekilde Filistin'de Hamas'tan İslami Cihad'a kadar tüm direniş örgütleri, intihar eylemcilerini eğitirken "Cennet'te kendilerini bekleyen huriler"i başlıca ikna silahı olarak kullanıyorlar. Sonsuz mutluluk vereceği söylenen bu hurilerin sayısı bazı Arap yorumculara göre 70, bazılarına göre ise 72. Diyanet'in dört din bilginine hazırlattığı yeni meal'e baktık, huriler yerlerinde duruyorlar. Birkaç sureden -yeni meal'e göre- sayalım: Saffet suresi, 48-49'uncu ayetler: "Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır." Duhran suresi, 54'üncü ayet: "Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir." Rahman suresi, 56'ncı ayet: "Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur." Tur suresi, 20'nci ayet: "Biz onlara iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir."
Hur'un kökeni ve anlamı Ancak Alman dilbilimci Christopher Luxenberg'in (takma isim) başını çektiği bazı araştırmacılar Kuran'da Arapça'nın yanı sıra o dönemde bölgede yaygın olarak konuşulan Aramice, Süryanice ve diğer Sami dillerinden de sözcükler yer aldığını öne sürüyorlar. İddialarının en önemli kanıtlarından biri, "cennetteki huriler" vurgusu. Onlara göre "huri", Aramice'deki "hur" sözcüğünün çoğulu. "Hur" ise "Kristal kadar saydam beyaz üzüm" anlamına geliyor. Bundan yola çıkarak örneğin Duhran suresinin 54'üncü ayetindeki "Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir" ifadesini şöyle tefsir ediyorlar: "Ayrıca onları üzümlerin altına rahat edecekleri şekilde yerleştirdik." Verdikleri bir başka örnek, İslam bilginlerinin 14 yüzyıldır içinden çıkamadıkları Meryem suresinin 24'üncü ayeti. Meryem'in Hazreti İsa'yı dünyaya getirmesinden sonra Cebrail şöyle sesleniyor: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı." Aynı araştırmacılar, bu ayetteki Aramice kökenli sözcüğün özgün anlamı göz önüne alınırsa, meal'in şöyle olması gerektiğini iddia ediyorlar: "Üzülme, Rabbin senin doğumunu helal kıldı." Niyetimiz asla tartışma başlatmak değil. "Doğru bilgi karşısında yanlıştan vazgeçmesini bilmeli" diyen Bardakoğlu'nun hoşgörüsüne sığınarak, son araştırmalardan bazı iddialar aktardık, o kadar.
|