kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Nebil Ozgenturk @ SABAH
 
Vasiyeti yerine geldi!
"Yazı" da değil "tura" da!

Vasiyeti yerine geldi!

Hazin ama İsmet Ay'ın vasiyetlerinden biri de neydi biliyor musunuz? "Cenazemi şehre ve Şehir Tiyatroları'na götürmeyin!"
Evet, hasta yatağında dostlarına sık sık bu sözleri fısıldayıp durdu İsmet Abi..
Dün, sağanak bir yağmur altında düşe kalka cenaze törenine yetişmeye çalışan Azmi Yılmaz'dan bu gerçeği işittiğimde doğrusu çok şey düşündüm; çok sarsıldım!
Bir aktör, 60 yılını verdiği, yüzlerce kez sahnesine taşındığı bir "kurum"a karşı, nasıl olur da bu denli öfke ve kırgınlık duyar?
Hangi neden, hangi durum bir "öfke"yi vasiyete dönüştürür?
"Hayır, hayır, kesinlikle istemiyorum. Tabutum, Şehir Tiyatroları'na götürülmesin. Cansız bedenimin önünde hamasi nutuklar atılmasın, sahte konuşmalar yapılmasın!"

***

Pekala, "eski bir İstanbullu"nun, "eski"sinden eser kalmamış, pek çok değeriyle yitip gitmiş ve koca bir köye dönüşmüş şehre küskünlüğünü anlıyabiliriz kısmen! Hele ki söz konusu kişi Cumhuriyet'le yaşıt biriyse!
Ancak "var oldum" dediği, yetiştiği, büyüdüğü, emekli olduğu, büyük anılar biriktirdiği kendisiyle özdeş saydığı bir "kurum"a böylesine derin kırgınlığını anlamak zordur!
Durup, üç beş kez düşünmek gerek.. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları yönetimininse, bin kez aynaya bakması ve kendilerine şu soruları sormaları şart!
-İsmet Usta'mıza, hasta yatağında bi geçmiş olsun ziyareti yaptık mı?
-Onore edici bir girişimde bulunduk mu?
-O'na moral verecek, yorgunluğunu unutturacak bir çabamız oldu mu?

Tabii ki hayır! Şehir Tiyatroları yöneticileri kendilerini elbette biliyorlar!
İki yıldır hastane hastane dolaşan, sıkıntı üstüne sıkıntı yaşayan İsmet Ay'a, bırakın moral gecesi ya da özel bir tören düzenlemeyi, bırakın bir ödül ya da sembolik bir rol vermeyi, bi geçmiş olsun ziyareti dahi yapmadılar!
"Bir derdin bi sıkıntın var mı İsmet Hocam?" diye sormadılar!
Ve bu yüzden de böylesine keskin bir vasiyet bırakmak durumunda kaldı İsmet Ay..
Ay, ne, oldukça yektutan hastane masraflarını, ne de son yıllardaki geçim sıkıntısını dert, tasa etmemişti. -dostları ve üç beş birikimiyle halledip duruyordu.-
Ancak, her masada, her sofrada, anlattığı her hatıratta hep övünerek söz ettiği kurumundan tek bir minik merhaba beklemiş, hoş bir sada duymak istemişti ve o da olmamıştı ya aşk olsundu!
Şehir Tiyatroları'ndan bu denli vefasızlık, ilgisizlik ve hoyratlık görmesi kahretmişti onu..
Öyle ya "eski zaman aktörleri" hatıralarıyla yaşardı, kurumlarıyla övünürdü, okullarıyla iftihar ederdi, hocalarıyla gurur duyardı!

***

Tanıklardan, dinleyenlerden biriyim!
Ay, hayatını özetlemeye çalıştığımız Bir Yudum İnsan'da olduğu gibi pek çok muhabbetinde de saatlerce Şehir Tiyatroları'dan konu açardı oysa...
40'lı yılların savaş dönemlerinde yani "kararatma geceleri'nde otomobil farlarından nasıl "ışık" olarak yararlandıklarını, Muhsin Ertuğrul'dan öğrendiklerini, şehir şehir turneleri, yokluk ve yoksunluğa rağmen hiç perde kapatmadıklarını!
Hep sahnede, özellikle de Şehir Tiyatroları sahnelerinde ölmek istediğini
Ve yine Şehir Tiyatroları'nda sahneye konan unutulmaz "Vişne Bahçesi"ndeki yalnız bırakılan, unutulan "uşak" rolünü
İlginçtir, Vişne Bahçesi'nin son saniyesi İsmet Ay'ın "Beni unuttular" repliğiyle bitiyordu..
Ay, muhteşem oynamış ve ödül de almıştı bu rolüyle, Şehir Tiyatroları da Ay'ın sayesinde ödüle boğulmuştu!.
Ancak "hayat" bu ödülü çok gördü İsmet Ay'a! Ay da bir tepki niyetine şehrin ve "Şehir Tiyatroları"nın uzağında olmak istedi, Şile'ye sığındı!
Son oyununda!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Mahalleninin namusu!   / 03-10-2004
 Attilâ İlhan'a ayıp edildi!   / 02-10-2004
 'Seymen' leşiverdiler!..   / 26-09-2004
 Beni toprağımda hatırlayın!   / 25-09-2004
 Madam Reneta'nın intiharı   / 19-09-2004
 Ekranda yakılan ateş!   / 18-09-2004
 Nebil Özgentürk'ü arıyorum!   / 12-09-2004
 'Hazin' bir aydan kalan!   / 11-09-2004
 Camide konser verilir mi?   / 05-09-2004
 Kilisede bir derviş!   / 04-09-2004
REHA MUHTAR
Yalaka olmak fobisi...
Son dönemde dikkatimizi çeken bir...
MANSUR FORUTAN
Ve tavan akmaktadır!
Sıradan bir gün gibi başlamasına...
MEHMET BARLAS
AB mi değişecek, yoksa biz mi?
Sanki Türkiye'de trafik...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Vasiyeti yerine geldi!
Hazin ama İsmet Ay'ın...
SAVAŞ AY
İsmet Abi Zeki Müren'ine kavuştu
İsmet Ay'ın...
REFİK DURBAŞ
Taksitle evlilik olur mu?
SABAH'la Günaydın'ın 3...
HINCAL ULUÇ
Art Academy.. Bir dergi.. Bir dünya..
Ankara'da olup...
EMRE AKÖZ
Mehmet Ali Aybar'ın anısına
Türk sosyalizminin en...
İki ters bir düz: 500
İki ters bir düz: 500
Bugün Saracoğlu'na Kazakistan'ı yenmeye çıkacak millilerimizin...
Seytanın bacağını kırdık: 1-0
Seytanın bacağını kırdık: 1-0
Gürcistan ile berabere kalan, Yunanistan'a ise yenilen Ümit Milliler...
Hükümet AB'ye uygun anayasa hazırlığında
Hükümet 17 Aralık AB zirvesinden sonra, 12 Eylül Anayasası'nı...
İlerleme Raporu'nda askere 'brifing' uyarısı
Raporda ordunun kritik konularda 'gayri resmi' yollardan açıklamalar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.