kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bosna Savaşı'nda bir Romeo Jülyet hikayesi
Bosna Savaşı'nda bir Romeo Jülyet hikayesi
Bir Mucizedir Yaşamak **

Bosna Savaşı'nda bir Romeo Jülyet hikayesi


Filmde Bosna Savaşı'nın ilk günleri, ıssız yerdeki bir demiryolu çevresinde yaşayan bir avuç tuhaf insanın çerçevesinden anlatılıyor. Aslında ilk bir saatine bile dayanmak zor.

Emir Kusturica dönüyor. Ve bizlere sinemasının hemen hiç değişmeyen tüm özelliklerini bir kez daha ve en görkemli biçimde içeren bir film sunuyor. İyi ve kötü yanları, yürek çarptıran ya da sabrı zorlayan bölümleriyle... Evet, Kusturica değişmiyor. İlk filmi "Dolly Bell'i Anımsıyor musun?"dan beri çok söylendi: Onun artık çağımızın en büyük görsellik ustalarından biri olduğu, sanki Fellini'nin mirasını sırtında taşıdığı... Ama, aynı zamanda, filmlerinde hep aşırı bir biçimcilik, paylaşılması zor bir coşku, denetimsiz bir duygusallık olduğu, daha sakin biçimde anlatılabilecek öyküleri böyle abartılı biçimde anlatmasının öyküye ve de sinema sanatına zarar verdiği.... Ama o değişmiyor. Bosna savaşının başladığı günlerin, ıssız bir yerdeki demiryolu çevresinde yaşayan bir avuç tuhaf insanın çerçevesinden anlatıldığı filmin ilk bir saatine dayanmak bile zor. Kusturica burada sanki her sahnesi kendine özgü bir komik unsur içeren, sanki bağımsız skeçler halinde gelişen, başına buyruk (yoksa başı bozuk mu demeli?) bir anlatımı yeğliyor. Böylece, saf demiryolu uzmanı Luca, fingirdek soprano karısı Jadranka, futbol yıldızı olmayı hayal eden oğulları Milos, şişman ve obur belediye başkanı ve civelek karısı, görmüş-geçirmiş Veljo ve türlü-çeşitli hayvanlardan oluşan bu cemaat, özel Kusturica mizahına feda edilmiş birer karikatür gibi kalıyorlar, yaşayan karakterlere dönüşemiyorlar. Ama sanırım aç kediden sadık köpeğe, inatçı eşekten düzenli kaz ailesine, özgür atlardan daha da özgür kuşlara tüm hayvanları dışta tutmak gerek: Onların zaten karakter olmaya ihtiyaçları yok!...

KUSTURİCA'YI KABULLENMEK
Sonra işler biraz farklılaşıyor. Gerçek bir hikayenin ana çizgileri beliriyor, savaş gitgide daha gülünçleşiyor ve bu fon önünde de çağdaş bir Romeo-Jülyet hikayesi beliriyor. Gerçekten de Romeo-Jülyet çünkü aşıklar Bosna savaşının iki temel düşmanını temsil ediyor: Sırp Luca ve onun elinde "tutsak" bulunan müslüman (Boşnak) kızı Sabaha (Sabiha). Ama Kusturica kararlıdır. Yine her sahneyi kendi içinde iddialı bir görselliğe dönüştürmekten, ara yerde Sırp usulü müzikal bölümler, tipik Balkan mizahını bile zorlayan komiklikler ve de hemen her sahneye egemen olan, adeta gülüp ağlamamızı dikte eden Bregoviç'vari (ama yönetmenin bizzat kendi damgasını taşıyan) bir müzikten hiç vazgeçmeyecek ve filmini bu minval üzerine bitirecektir. "Bir Mucizedir Yaşamak", bu haliyle ancak yarım bir başarı. Kendi adıma, hemen tüm Kusturica eleştirilerimde, onun günün birinde biraz olgunlaşmasını, sanatını daha sadeleştirmesini, coşkunluğuna gem vurmasını beklediğimi yazdım. Ama galiba haksızlık ettim. Benim kusur saydığım şeyler, aslında onun gerçek doğası, sanatının gerçek yönelişi. Ondan uslanmasını ve kendi kendisine gem vurmasını beklemek doğru mu? Bu durumda yapılacak tek şey, bu önemli sanatçıyı olduğu gibi kabullenip filmlerine gitmek...Ya da onu ilgi alanının dışında bırakmak. Artık orası size kalmış...
DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Geçmişi olmayan adamın dönüşü
 Küba'da ilk dans, ilk aşk, erotizm ve devrim
 Hem teknolojik hem nostaljik bir seyirlik
 Kentte yaşamak bana acı veriyor
 İstanbul festivaller başkenti oldu
 Usta bir oyuncunun yönetmenlik çabası
 Bir çizgi roman uyarlaması daha
 Çığlık'ın yıldızından yeni bir film
 Hayatın labirentlerinde kaybolanların öyküsü
 En güzel filmler bu kuşakta
 Sufi gözüyle Türkiye turu
 Ünlü tv serisinden perdeye
 Dev yılanlar yalnızca maceraseverler için
 Otoyolda aşk ve kavga
 İdolünüz yan kapı komşunuz olursa
 Havalimanında insanlık komedisi
 Sinema dünyamızı değiştirebilir
 Yeşilçam'ın klasik hataları
 Şimdi gülmek zamanıdır
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
Şarap sabır ve ilgi ister
Şarap sabır ve ilgi ister
Her şarap yıllandırılmaya uygun değil. Kısa sürede tüketilmek üzere...
En ideal saklama yeri mahzenler
En ideal saklama yeri mahzenler
Mahzen; şarabın evi, büyüdüğü, olgunlaştığı ortam. Son yıllarda...
Gerçek aşklara acilen ihtiyacımız var
Hint mitolojisine göre kadın ve erkeğin yaratılışı şöyle olmuş....
LÖSEV Pazarı Askeri Müze'de
Ankara Lösemili Çocuklar Vakfı'nın (LÖSEV) Anadolu'nun tüm illerinde...
Fıstık Ahmet'in gözüyle Adalar
Büyükada'nın Fıstık Ahmet'i, Türk'ü, Rum'u Ermeni'si, Yahusi'si ve levanteniyle...
Modern çağın saplantılı hastalığı büyük yalnızlık
Sinem Güdüm'ün ilk kitabında üç ülkeden üç kadının hikayesi anlatılıyor. Onlar,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.