kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İnsanlar biraz rahatsız olsun
Bir ara dibe vurmuştum

İnsanlar biraz rahatsız olsun

"Yazı Tura'yı izleyenler rahatsız olacaklar. Ama olsunlar ya! Biraz da olsunlar. Yani kayıtsız bir uzaklıkla ve mesafeyle bakanlar, bunu becerenler var; görüyorum. Ne güzel ki çok azınlıktalar" "Düşünmedim değil; şimdi filmi alacaklar ciklet edecekler; sağcısı gelecek, solcusu gelecek politik sorular soracak. Ama umrumda değil neyle karşılaşacağım. Göğsüm bütün rüzgarlara açık".

"Ben politik film yönetmeni ya da yazarı değilim. Bu duruşu da sevmiyorum çünkü oralar ticaret alanı. Bu filmin ticareti de yapılır elbette ama ben zanaatkar değilim ki! Bunu hedeflemem" "Beğenilmekten utanıyorum. Çok fazla övgü aldığımda bir yerlere kaçmak istiyorum. Ruhum müsaade etmiyor ya! Alkışlanmak çok güzel ama inanın bu bana utanç verir"

Son filminiz Yazı Tura'da Türkiye'de yaşanan pek çok olaydan, trajediden fotoğraflar var. Güneydoğu'daki kirli savaş, askere giden insanların yıkılan hayalleri, Türk-Yunan ilişkileri, eşcinsellik, Marmara depremi... Bu "her trajediden biraz olsun" durumunun nedeni ne?
Aslında o savaşa giden, hani lümpen diye tabir ettiğimiz çocukların dünyasında erkeklik ve kahramanlık çok önemli. Çatışmalar kurmak için koydum her şeyi. Askerliği bitirmiş, bir hayata başlamış; bir hedefi var bu adamın. Bir büfe açıyor, bir büfe daha açacak belki de.. Fakat bu çocuk askerden önce çiçekçi dükkanı açmayı düşünüyordu. Yani ne kadar naif bir işle ilişkiliydi, filmin sonunda anlıyoruz bunu. Oysa bu adam döndü ve "Şu parayı tahsil et" dedikleri noktada, hiç tereddütsüz çakısını havada uçurup kafa derisi yüzdü. Adam hedefine doğru gidecek, önünde engel yok ama birdenbire bir deprem çıkıyor karşısına. Deprem onun hayatında ne değiştirebilirdi? En fazla büfesi yıkılırdı. Ama onun hayatını değiştiren çok kuvvetli bir çatışma noktası lazımdı. O da Yunanistan'dan gelen bir abi.. Üstelik eşcinsel bir abi. Sonuçta kendine benzer bir adamı öldürdü abisi için. Çünkü o onun abisi; dokunamazsınız ona, orada erkeklik yapıyor. Çatışma noktası bu anlamda güçlü. Bunun askerlikle ilişkili bağlantısı şudur ki, eğer bu çocuk savaşmasaydı, Türkiye'de savaş olmasaydı, çiçekçi dükkanı açsaydı ve depremle beraber oradan bir ağabey gelseydi, abisini reddederdi. Onun için adam öldüremezdi. İşte bu. Yani sahneler yaratayım diye yapılmış bir senaryo değil.

"BU NE BİÇİM HİKAYE..."
İzleyicilerin sinema salonundan çıkarken
ne düşünmelerini istediniz?
"Bu filmi izledikten sonra dışarı çıkanlar rahatsız olacaklar" demiştim. O oluyor! Bu rahatsızlığı da esasında, "Ne kadar rahatsız olduk" şeklinde ifade etmiyorlar. Tam tersine, "Bu ülkenin topraklarında neler oluyor ve biz bunlara ne kadar uzak duruyoruz" duygusu rahatsız ediyor. Yani bir farkındalığın rahatsızlığı esasında.

Bir yazarın cümlesi bu: "Seyirciye yoğun
bir huzursuzluk armağan ediyor bu film." Bunu mu maçlamıştınız?
Ben bir şey yapayım, insanları rahatsız edeyim değil amaç. "Bu ne biçim bir hikaye oldu!" dedim bir gün. Bir-iki arkadaşım okuduğu zaman, "Abi burada dehşet ağır bir durum var, sen niye bu kadar ağır bir şey yapıyorsun, şunu biraz tatlandır, para kazan" dediklerinde, kimseyi dinlemedim. Film bittikten sonra şunu gördüm, insanlar rahatsız olacaklar. Ama olsunlar ya! Biraz da olsunlar. Yani kayıtsız bir uzaklıkla ve mesafeyle bakanlar, bunu becerenler de var; görüyorum.Ama ne güzel ki çok azınlıktalar. Esasında böyle bir filmin yavaş yavaş çoğunluğun filmi olmaya başlaması çok garip, bunu beklemiyordum.

Hangisi daha önemliydi sizin için; filmin insani yanının mı, yoksa politik yönünün öne çıkması mı?
Ben politik yanını hiç düşünmedim. Politik bir film esasında ama, kimse de bununla ilgilenmiyor. Çok ilginç; sağ kesimde de, sol kesimde de filmin politik yanına ilişkin bir bakış açısı yok. Daha çok insani yanı ilgilendiriyor insanları.

Belki de sağcı çevreler filmin politik yanını görmek istemediler, böyle bakabilir miyiz?
Hayır, bence çok sağlıklı bir yerden bakıyorlar.
bakıyorlar. Politik yanı konuşulacak bir film değil esasında bu. Öyle geliyor bana, bilmiyorum... Ben politik film yönetmeni ya da yazarı değilim! Bu duruşu da sevmiyorum çünkü oralar bir ticaret alanı. Bu filmin ticareti de yapılır elbette ama ben zanaatkar değilim ki! Bir sanatçı nasıl olabilir de iş yapacak bir film hedefleyebilir? Bu, içinden Van Gogh'vari bir resim çıkacak bir adamın kalkıp Moda Burnu'nun peyzajını çizmesi gibi bir şey değil mi? Ben bunu kaldıramıyorum. Elimde kocaman bir tuval ve oldukça pahalı boya malzemesi vardı ve ben bunların hepsini tuvale fırlattım. Güzel portreler, manzara resimleri de yapabilirdim.

Senaryoyu oluştururken hiç tereddüt ettiğiniz, bocaladığınız, 'burası sıkıntı yaratır' dediğiniz noktalar oldu mu?
Şeyi düşündüm bir ara... Şimdi bu filmi alacaklar, ciklet edecekler, sağcısı şunu diyecek, solcusu bunu diyecek, politik bir ortam yaratılacak, ikide bir gelecekler politik sorular soracaklar, aman yarabbim kimbilir nelerle karşılaşacağım, diye zaman zaman düşündüm. Daha da çıkacaktır, çünkü daha yeni başladı film. Ama umurumda değil neyle karşılaşacağım ya! Göğsüm bütün rüzgarlara açık benim. Bir de sinemaya gidip, 'şöyle ailecek huzurlu huzurlu Uğur Yücel filmi izleyeceğiz' derken, 'ya ne ettik de buralara geldik' diye kriz yaşayacak olanları düşünmedim değil! Ama ne yapalım!

ŞİRİN SEVER

DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 4.0 büyük depremin habercisi
 14 bin 'öğretici' aranıyor
 Türkçe bilmediği için adım 'Ayşe' dedi
 Hurda kamyon öldürüyor
 Ekmek parası için dönecek
 Veziroğlu: 10 işçi de yaşıyor
 Alevilik tartışması
 'Haydi organ bağışı yapın'
 Terör yüzünden kızlar okuyamadı
 Perdeler zamsız açıldı
 Maket kentte tatbikat
ERDAL ŞAFAK
Zor konular
Türkiye'yi tepeden tırnağa dönüştürecek AB...
ÖMER LÜTFİ METE
Geleceğin kurmayı
Susurluk davasının bir an için yeniden...
UMUR TALU
Kayıp çanta, ayıp devlet
"Kayıp çanta", Boğaziçi...
AB'ye "Türk lokumu"üyelik
Türkiye'nin AB'den müzakere tarihi almasını etkileyecek 3 rapordan...
Irak'ta bombalar çocukları vurdu
Bağdat'ta şiddet asker çocuk ayırmadı. Direnişçilerin Amerikan askeri...
Kartal üzülmedi
Kartal üzülmedi
Norveç'teki maçta rakibiyle 1-1 berabere kalan siyah-beyazlılar, Del...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.