kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sonbaharda Adalar gezilir
Sonbaharda Adalar gezilir
İlk durak iskeleler
Konaklama
Bugünkü Hava Durumu

Sonbaharda Adalar gezilir

"İstanbul'un incileri" olarak bilinen Prens Adaları sonbaharda benzersiz bir görünüme bürünüyor. Hafta sonu Adalar'da keyifli bir gezi yapıp bu güzelliği yaşayarak dinlenebilirsiniz. Çamlar, faytonlar, balık lokantaları ve konaklar sizi bekliyor
Marmara Denizi'nin doğal ve tarihi güzellikleriyle farklı bir büyü taşıyan adaları, içinde bulunduğumuz mevsimde keyifli bir gün garantisi veriyor. Havanın açık olduğu bir günde İstanbul'un güneye bakan sahil şeridinden elle tutulacakmış duygusu veren Adalar, tüm cazibeleriyle sadece bir vapur uzaklığında. İstanbul'un karmaşasından bir gün de olsa uzak kalmayı sağlayan Adalar ilçesine bağlı bu dokuz adadan dördünde yerleşim bulunuyor. Prens Adaları olarak adlandırılan Büyükada, Kınalıada, Burgazada ve Heybeliada'nın her birinin farklı bir yapısı olsa da, ortak özellikleri geçmiş bir zaman diliminde donup kalmış izlenimi yaratmaları. Adalarda ulaşım otomobil yerine bisikletle, faytonla veya yürüyerek sağlanıyor. Bu adaların Prens Adaları adını almasının sebebi Bizans döneminde saray mensuplarının sürülmesi. Hafta sonunda belki uzun zamandır gitmediğiniz adalardan birinde farklı bir gün geçirebilirsiniz. Adından da anlaşılacağı gibi Prens Adaları arasında en büyüğü olan Büyükada'yı ziyaret etmek bu mevsimde son derece keyifli. Kendine özgü kafelerinde kahvaltı yapmak, faytona binmek, şarkılara ilham olmuş günbatımını izlemek Büyükada'ya gidip de, yapmadan dönmemeniz gerekenler arasında. Büyükada'yı diğerlerinden ayıran en büyük fark özellikle Çankaya Caddesi'nde yoğunlaşan köşkler. 19. yüzyılın ortalarından itibaren azınlıkların, Osmanlı bürokrat ve sosyetesinin, küçük bir aydın ve sanatçı topluluğunun kaldığı ada, kısa sürede seçkin Batılı yaşamın İstanbul'daki merkezlerinden biri haline gelmişti. Bu göz alıcı yaşamın sahipleri ise görkemli köşkler yaptırmış. Bu köşklerden bazıları Çankaya Oteli, Agopyan Köşkü, Fabiato köşkü ve 1929'da Stalin yönetiminden kaçan Leon Troçki'nin iki yıl yaşadığı kırmızı kuleli İlyasko Köşkü. Çankaya Caddesi'nden ilerleyip Değirmen Plajı'nı geçince Dil Burnu'na geliyorsunuz. Adada günbatımının en iyi izlendiği yer olarak bilinen burun, piknik ve dinlenme alanı olarak kullanılıyor. Büyükada'da gidip de Aya Yorgi Kilisesi'ni görmemek olmaz. Adanın en yüksek tepesi olan Aya Yorgi, en popüler yerlerinden de. Ziyaretçilerin adak bezleri bağlayarak çıktıkları yokuş, Aya Yorgi Kilisesi'ne varıyor. Bizans döneminde inzivaya çekilen keşişlerin yaşadığı kilise, iç duvarlarını süsleyen ikona ve İncil tasvirleriyle dikkat çekiyor. Bu tepede biraz soluklanmak isteyenler için Yücetepe Kır Kahvesi var. Manzarasına doyamayacağınız bu kahvede, kızartmalar eşliğinde bira ve şarap içmek de mümkün. Akşam yemeğinde ise iskelenin karşı sırasında yer alan balık restoranlarını tercih edebilirsiniz.

KINALIADA'DA ÇINARALTI
Sirkeci'den adalar vapuruna bindiğinizde ilk durak olan Kınalıada, ilk başta ikliminin farklılığıyla dikkat çekiyor. Kınalıada dışındaki tüm adalar Kayışdağı, Çamlıca Tepesi gibi yükseltiler tarafından rüzgardan korundukları için iklimleri İstanbul'a oranla daha yumuşak. Kınalıada bu doğal korunağın dışında kalıyor. Bu yüzden iklimi daha sert. Başka bir önemli fark ise, hemen görüleceği gibi yeşil alanlarının öteki adalara oranla daha az olması. Zaten adını da kınaya benzeyen kırmızı ve kahverengi karışımı kayalarından alıyor. Prens Adaları'nın İstanbul'a en yakın olanı Kınalıada, İstanbul'un fethinden önce Bizans'ın sürgün yerlerinin başında geliyormuş. Malazgirt Savaşı'nda Selçuklulara yenilen Romen Diyojen de, ömrünün sonuna kadar bu adada tutsak olarak yaşamış. Vapurdan adaya indiğinizde, ilk başta Sirikyan Evleri dikkatinizi çekecek. Bundan bir yüzyıl kadar önce Sirikyan Ailesi tarafından inşa edilen bu evlerin simetrik bir mimarisi var. Karnınız açsa, bu evlerin altındaki kafelerde veya iskelenin karşısındaki Bahar Pastanesi'nde kahvaltı edebilirsiniz. İskele Caddesi'nden Jarden yoluna döndüğünüzde Kınalıada'nın en popüler yerlerinden bir olan Çınaraltı Meydanı karşınıza çıkıyor. Gün boyunca yüzyıllık bir çınar ağacının gölgesinde hoş sohbetler yaşanıyor. Meydanda birkaç tane balık lokantası da bulunuyor. Meydanın karşısında ise modern mimarisiyle dikkat çeken Kınalıda Camii bulunuyor. 1963'te çağdaş Türk mimarlarından Bayar Acarlı ve Turhan Uyaroğlu'nun tasarladığı caminin bir benzeri bulunmuyor. Camiden sola doğru devam ettiğinizde Jarden Mevkii'ne varıyorsunuz. İki iskelesi ve plajları bulunan Jarden, eskiden İstanbul hanımefendilerinin ve beyefendilerinin gezinti alanı olarak kullanılıyormuş. Kınalıada'da akşam yemeği için Mimoza Restaurant' tercih edebilirsiniz. Adanın 60 yıllık restoranı, Rum meyhanelerine benziyor.

SAİT FAİK'İN İLHAM KAYNAĞI
Sait Faik adıyla bütünleşen Burgazada'ya iner inmez sizi ilk olarak ünlü yazarın büstü karşılıyor. Zaten Burgazada gezisinde, ilk önce gezmeniz gereken yerlerin başında Sait Faik Abasıyanık'ın evi geliyor. Yaşamının son on yılını eskiden Spanudis Köşkü olarak bilinen bu evde geçiren yazar, pek çok eserini bu evde yazmış. Bu müzenin biraz ilersinde Aya Yorgi Manastırı ve Kilisesi yer alıyor. 19. yüzyıldan kalan kilise, sahip olduğu üç çanla ünlü. Manastır ise günümüzde, sayıları gittikçe azalan Rumlar tarafından ev olarak kullanılıyor. Adanın tam arkasında bulunan Kalpazankaya'yı görmeden geçmeyin. Faytonla veya yarım saatlik bir yürüyüşle varabileceğiniz Kalpazankaya Burnu, tam bir doğa harikası. Burada her yıl 21 Mayıs günü Sait Faik anılıyor. Burgazada'da öğlen ve akşam yemekleri için pek çok keyifli seçenek bulunuyor. Özellikle adanın yerlilerinin tercih ettiği Fulya Restaurant, yaz-kış açık. Adanın en ünlü balık restoranı ise Mehmet Usta Restaurant. Mercan şişten özel soslu fener kavurmaya, lakerdadan fodüye kadar pek çok şey yiyebileceğiniz mekan, bir aile işletmesi. Rum mutfağından örnekler denemek isteyenler için Barba Yani iyi bir alternatif. Rıhtımda bulunan bu restoranda Rum müzikleri de dinleyebilirsiniz. Uzaktan bakıldığında bir heybeye benzemesinden dolayı adını alan Heybeliada, Cumhuriyetten önce Rum balıkçıların ve din adamlarının mesken edindiği ada. Adanın en dikkat çekici tarihi yapısı ise Aya Nikolos Kilisesi. Rıhtımın arkasında bulunan meydanın sol çaprazında bulunan kilisenin, dört bölümlü çan kulesi bulunuyor. Kilisenin önünden geçip, Refah Şehitleri Caddesi'nden Halki Palas'a doğru ilerlerseniz, İsmet İnönü'nün evine varırsınız. İsmet İnönü Müzesi'nde sergilenen eşyaların bir bölümü, Atatürk tarafından hediye edilmiş. İsmet Paşa'nın hayatının 49 yazını geçirdiği bu ev, dört katlı ve arka bölümünde bir bahçe bulunuyor. Türk ve Rum aileleri ile aydınlar ve sanatçılar tarafından 19. yüzyılın sonlarında yapılan bu evlerin yanı sıra pek çok camii, kilise, sinagog ve manastır da bulunuyor. Heybeliada'da bir diğer müze ev de Hüseyin Rahmi Gürpınar'a ait. Yazarın 1912'de İstanbul'un karmaşasından kaçıp da yaptırdığı bu ev, dört kattan oluşuyor. İçinde Gürpınar'ın kişisel eşyalarını, eserlerini, yaptığı resimlerini ve fotoğraf koleksiyonunu görmek mümkün. Refah Şehitleri Caddesi'nden sahile inerseniz Değirmen Burnu'na ulaşabilirsiniz. Bu burun adını sahildeki yel değirmeninden alıyor. Piknik de yapılabilen bölgeden Kaşıkadası görülüyor. Değirmen Burnu'nun arkasındaki tepede Ruhban Okulu bulunuyor. 13. yüzyıldan beri açık olan okulun yanında Aya Triada Manastırı yer alıyor. Ortodoks din adamı yetiştirmek amacıyla kurulan okul, geniş bir bahçe içinde. Ayrıca zengin bir kütüphaneye de sahip. Adanın diğer ucunda bulunan Terk-i Dünya Manastırı, Arseniyos Kilisesi olarak da biliniyor. Haftanın her gün gezebileceğiniz kilisede Hz. Meryem, Aya Sypridon ve Hz. İbrahim ikonaları ilgi çekici. Sıra yemek konusuna geldiğinde, Heybeliada'da da Liman Caddesi'nde pek çok balık lokantası bulunuyor.

Ece Koçal

DİĞER GEZİ HABERLERİ
 Önlem alınmazsa kalp damarlarımız tıkanacak
 Kısa... Kısa...
 Tarihe ve doğaya günübirlik yolculuk
 Tatil fırsatını değerlendirin
 Tadımlık kaçamakların tam zamanı
 Günübirlik turlar
 İstanbul kirli bir elmas gibi
 Yağışlı bir hafta geliyor
 Adımlarınızı sıklaştırın yürüyüş zamanı geldi
 Adada eylül güzelliği
 Şarap dolu bir hafta sonu
 İstanbul'u karış karış geziyorum
 Bu hafta sonu Mimarsinan'ı keşfedin
 İkinci hayat Şirince'de başlıyor
 Uzakta bir cennet
    Yazarlar
    Alışveriş
    Yaşam
    Ajanda
    Güncel
  » Gezi
EMRAH SOYUER
Polisin çağdaş yüzü "Yunuslar"
Geçen hafta "Bizim devlet...
Kartal üzülmedi
Kartal üzülmedi
Norveç'teki maçta rakibiyle 1-1 berabere kalan siyah-beyazlılar, Del...
Elbirliği ile
Elbirliği ile
Zor günler geçiren Beşiktaş, geceye damgasını vuran taraftarı ile...
4.0 büyük depremin habercisi
Deprem şurasında biraraya gelen uzmanlardan ürküten açıklama:...
14 bin 'öğretici' aranıyor
Yeni eğitim-öğretim yılına öğretmen ve sınıf yetersizliği ile...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.