kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Türk sineması dışa açılıyor
Türk sineması dışa açılıyor


Filmlerimiz yurtdışında gün geçtikçe daha çok ilgi görüyor. Özel gösterimler düzenleniyor, tıpkı eylülün ikinci haftası katıldığım İspanya'daki etkinlikler gibi. Kasımda ise New York var.

Gençler merak ediyor: bir sinema yazarının 24 saati nasıl geçer? Bizler sinemayla mı oturup kalkar, onunla mı nefes alır veririz? Bu sanatla ilişkimiz nasıldır, hayatımızın kaçta kaçını doldurur, herkesin hafta sonu eğlencesi olarak yaptığı iş bizim için nerdeyse bir yaşama biçimi mi olur? Aslında başka şeylerden söz edeceğim ama bu bir 'girizgah' olsun... Çok özetle, günümüzde bizde ya da dışarda basın, TV veya internette bu işi yapanların programı birbirine benzer. Artan film sayısıyla birlikte haftanın beş, hatta cumartesi sabahlarının da katılmasıyla altı gününü biz basın gösterimlerinde geçirir ve filmleri önceden izleriz. Cumartesilerimiz gitti, umuyorum ki pazar sabahlarımızı da doldurmaya kalkmazlar!... Sonra o filmler üzerine yazılır, çizilir. Tüm sinema tarihi konusundaki merak TV programları, video, şimdilerde DVD ürünleriyle giderilmeye, o müthiş birikim köşesinden-bucağından keşfedilmeye çalışılır. Ayrıca basında, medyada başka işi olanlar, dergi veya sayfa yönetenler zaten çoktur. Bir koltukta birkaç karpuzu olanlar, bu meslekte az değildir. Diğer karpuzlarını boşaltıp kendisini hemen tümüyle sinemaya adamış olan bir azınlık, örneğin bendeniz ise kamuoyunun pek görüp bilmediği ama yine sinemayla ilişkili işler yaparız. En önemlisi, dış ülkelerdeki kuruluşlar, organizasyonlar ve yayın organlarıyla ilişkidir. Türk sinemasını birçok kuruluş nezdinde temsil eder, yıl boyu birçok yazı yazar, yenilikleri duyurur ya da festivallere film öneririm. İngilizce ve Fransızca yazdığım yazılar, birçok yerde yayınlanır. Birkaç örnek vermek gerekirse, 1980'lerde sinemamızın ilk kez dışarıda tanındığı yıllarda birçok Fransız sinema dergisine yazılar yazdım. Yine o yıllardan beri sinemamızı genel olarak ya da yönetmen bazında tanıtan festivallerin kataloglarına genel bakış ya da biyografiler kaleme aldım. ABD'nin en ciddi sinema dergisi olan Film Quarterly, Asya sinemasının platformu Cinemaya dergisi, zaman zaman yazdığım dergilerdir. Bir dönemde Larousse Sinema Ansiklopedisi'nden İtalyanca bir ansiklopediye Türk sanatçıları maddelerini yazdım, Hacettepe yayını İngilizce bir "Cumhuriyet Dönemi Türkiye'si" kitabından "The Cinema of Asia" adlı bir kitaptaki Türk sineması maddesine, birçok kalıcı yayında yer aldım. 10 küsur yıldır, sinema aleminin başlıca bilgi kaynak-kitabı olan İFG-International Film Guide'daki Türkiye maddesini yazıyorum, bu yılın yazısını yeni yolladım. Fransa'dan Belçika'ya, İngiltere'den ABD'ye kimi ülkelerde sinemamız üzerine konuşmalar yaptım. France-Culture'den BBC'ye çeşitli radyolar da zaman zaman telefonla benden bilgi ve izlenim alırlar. Vs, vs. Bütün bunları kamuoyu bilmez, zaten bilmesi de gerekmez. Ben de bunlardan hiç söz etmem: bugüne dek etmedim. İlk kez bir yazıda bunları açıklıyorum çünkü yeri geldi. Ayrıca en azından kültür insanlarının ve kültürümüzü yönetenler, örneğin Kültür Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı Kültür Dairesi gibi kurumlar bunlardan haberdar olmalı diye düşünüyorum. Gerçekten uygar bir ülkede zaten olurlardı ama bizde?

GRANADA'DA TÜRK SİNEMASI
Son günlerde bu tarz iki etkinliğe katkıda bulundum. İlki, Madrid Üniversitesi'nde Sinema Tarihi öğretmeni olan dostum Prof. Alberto Elena'nın davetiyle katıldığım bir İslam Ülkeleri Sineması sempozyomu oldu. İspanya'nın en büyük üniversitelerinden olan Granada Üniversitesi'nin yaz programları çerçevesinde düzenlediği dört günlük etkinlikte, Magrip ülkeleri (Tunus, Fas, Cezayir), Türkiye ve İran sinemaları üzerine birer bildiri, ikişer film ve tartışma ortamı vardı. Dışardan ben Türk sinemasını, İranlı bir yazar ise İran sinemasını tanıtmak üzere çağrılmıştık. İngilizce konuşmalarımız anında İspanyolcaya çevrildi. Bizden seçilen iki film, "Güneşe Yolculuk" ve "Uzak"tı. "Güneşe Yolculuk"tan sonra bir de tartışma yapıldı. Özellikle genç öğrencilerin ve öğretim üyelerinin Yeşim Ustaoğlu'nun filmindeki cesaret ve olgunluğa hayran kaldıklarını belirtmeliyim. Kendisi de bizdeki Kürt ve PKK sorununa benzer bir Bask sorunu ve ETA terörüyle boğuşmakta olan İspanya, bu konudaki bu cesur Türk filmini büyük ilgiyle karşıladı. Hatta bir öğrenci aynen şöyle dedi: "Bize 'İbrahim Bey ve Kuran'ın Çiçekleri' geliyor ama bu film ve benzerleri gelmiyor. Niye?" Ona en azından "İbrahim Bey"in Türk filmi olmadığını, bunların kıyaslanamayacak çok farklı filmler olduğunu ve filmlerin bir ülkeden öbürüne seyahat etmesinin başta ticari çok sayıda koşula bağlı zor bir iş olduğunu anlatmaya çalıştım. Sinemamızın birden dışarda görmeye başladığı büyük ilgi, başka türlü etkinliklerle de somutlaşıyor. Bunlardan bir diğeri de, Moon and Stars Project adlı, ABD'de Türk kültürünü tanıtmaya yönelik bir kuruluşun çabasıyla bu yıl 6. kez yapılacak olan New York Türk Filmleri Festivali. Geçen yıl katıldığı İstanbul Festivali'nde tanıştığım Mevlüt Akkaya'nın yöneticiliği altında yapılan festivalde yılın en seçkin filmleri gösterilirken, küçük toplu-gösteriler de yapılıyor. Örneğin bu yıl bir Erden Kıral filmleri gösterisi, İlk Filmler bölümünde Canan Gerede, Yönetmenler Dış Ülkelerde bölümünde Almanya'da çalışan Seyhan Derin ve Yüksel Yavuz'un filmleri var. Günümüzün Türk sinemasından da "Vizontele Tuuba", "Okul", "Bekleme Odası", "Çamur", "İnşaat", "Karşılaşma", "İnat Hikayeleri", "Nerdesin Firuze" filmleri, ayrıca belgeseller ve kısa filmler var. Hepsi 2-13 Ekim arasında 32. Cadde'deki Film Arşivleri binasında yer alacak olan... Bu festivalin kataloğu için de benim yazılarımdan yapılan çeviriler kullanıldı ve bundan büyük onur duydum. İşte size bir yandan bir sinema yazarının yoğun gündemi, öte yandan sinemamızın gitgide nasıl dışarı açılmakta olduğuna dair birkaç bilgi ve izlenim.. Umarım ilginizi çekmiştir.
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Siyah beyaz fotoğraflarla 'İstanbul 1935'
 Bu festival mimarlar için
 Marilyn Monroe İstanbul'da
 Özel çocuklara özel eğitim
 Dünyada 10 bin 'uzaylı!'
 Şehrin heykelleri kayıplara karıştı
 Yahya Kemal'i anarak Endülüs'ü dolaşmak
 Birbirimizin dilini zor anlar olduk
 Sokak sanatçıları barış için seyahat ediyor
 Akşama Doğru ekrana veda etti
 Şiirleri albümde toplandı
 Urfa'nın küçük kadınları
 TEKEL kamyonları teker teker soyuluyor
 Tipik bir Afrikalı değil
 Yaşlanma etkilerini geciktirmek mümkün
 Kaçakçıların korkulu rüyası
 Sanal alemde zekalar yarışıyor
 Antrenman sahaları geniş
 Etiler Şamdan 30 yaşında
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Hakem fan fin fon etti hiçbir şey anlayamadım
Bir şimşek...
MEHMET ALTAN
Uğurlu Perşembe...
Geçtiğimiz perşembe günü gazetelerde...
REFİK DURBAŞ
Müzik yelpazesinde Türk popu
Şimdi kim anımsar? İzmir...
Hint kıtasından Antep mutfağına
Gaziantep yemekleri üzerine yapılan tartışmaların kebapla sınırlı olması yazık!...
Sokak yemekleri tarihe karışıyor
Sokak yemekleri bizim gibi çağdaşlaşma özentisi içindeki ülkelerin varlığından...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.