| |
|
|
Takiyye ve Müt'a
İktidarın TCK manevrasında "takiyye" kuşkusu taşıyanlar bir hayli fazla. Baykal da AK Parti yöneticileriyle görüşmelerini anlatırken benzer imada bulunuyor: "Bize 'Grubumuzdaki tepkiyi yumuşatmak için zamana ihtiyacımız var, o nedenle biraz süre verin. Merak etmeyin, olmadı, çıkarmadık diyerek onları teskin edelim, daha uygun bir ortamda getiririz' diyorlar. Muhtemelen kendi partilerinde de tepki gösterenlere 'Bakın çıkarmadık, durun bakalım. Şartları görüyorsunuz, bir yandan AB, bir yandan CHP. Ortamı biraz rahatlatalım, onları da ele alırız' diye avutuyor olabilirler." CHP'ye mi takiyye, yoksa AK Parti'deki zina maddesi yanlılarına mı; gelin çıkın işin içinden. Takiyye, "Kendi görüşünü, inancını gizlemek, olduğundan başka şekilde görünmek" anlamına geliyor. "Bir hedefe varmak, beklentilerine ulaşmak için geçici olarak inanç ve düşüncelerinden vazgeçmiş görünmek" diye tanımlayanlar da var. İslamiyet'in ilk yıllarında Müslümanlar'ı baskılardan korumak için meşru kabul edilen takiyye, dinin yayılmasından sonra, "Ehl-i Sünnet" denilen Sünni inanç sistemince dışlandı. Buna karşılık Ehl-i Beyt denilen Şii inancında "temel ilke" kabul edildi. Hatta İmam Caferi Sadık'ın "Takiyye vaciptir ve onu terk eden, namazı terk etmiş gibi olur" dediği bile öne sürülür. Takiyye bir kez benimsenirse, hayatın tüm alanlarını etkilemesi kaçınılmaz oluyor. Bugün İran'da olduğu gibi. Şiiliğin resmi mezhep olduğu bu ülkede fahişelik çok yaygın ama zina yok. Neden? Çünkü "Müt'a nikahı" yapılıyor. Anlamı: Süreli nikah. Uygulama da şöyle: Bir kadınla birlikte olmak isteyen, ücrette ve sürede anlaşıyor. Sonra şahide falan gerek kalmadan kadınla nikah kıyıyor. İlişkiden sonra "boşandık" deyip ayrılıyor. Böylece ilişki süresince nikahlı sayıldığı için, bu birliktelik zina olmuyor! Günümüz İran'ında her gün binlerce "Müt'a nikahı" kıyılıyor. "Takiyye"den söz açılınca, iş nerelere kadar gidiyor, görüyor musunuz?
|