kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Başkasının acısı

Yaz bitip havalar serinlerken zamanın kalıcı ve geçici tarafları daha çok belli ediyor kendini.
"Zaman" kavramı üzerine ne bulsam okurum. "Zamanı iyi değerlendirmek," "zamanı durdurmak" veya "zaman kazanmak" gibi deyimlerin bilinen günlük tüketimler dışındaki anlamları sırlarla yüklüdür sanki.
Zamanı tüketiyor muyuz, yoksa içinden geçip gidiyor muyuz, bilinmez.
Zamanın insanın içinden geçip gittiği bir "tünel" olduğu fikrine daha yakınım ben. Bu, bir tünelin içinde ilerlemek gibi mi, yoksa suyun üzerimizden akıp gitmesi gibi mi, o da ayrı bir konu.
Bu nedenle insanın duygularına ve düşüncelerine ait her rengin zamanın "her an"ında aynı anda ve aynı yerde varolduğunu düşünüyorum.
Mutluluk ya da mutsuzluk, acı ya da sevinç aynı anda ve aynı yerde gizli. İnsanın zaman tüneli içinden geçerken tek bir koridoru kullanması mümkün değil o yüzden.
Duygu ya da düşüncelerden sadece birinin içinden geçerek zamanın tümünde ilerlemek mümkün değilse, zamanın tek bir anında da sadece tek renge dayanan bir yürüyüş de mümkün değil.


"Keyif ile keyifsizliğin birbirinden asla ayrılmaz şeyler olduğunu düşünelim, öyle ki bir insan birinin ne kadarına sahip olmak isterse ötekinin de ancak o kadarına sahip olacak. Seçim sizlerin: mümkün olduğu kadar az keyifsizlik, kısacası acıdan uzak bir hayat mı, yoksa o ana kadar hiç tadılmamış zevkleri tatmanın, keyifleri yaşamanın bedelini ödemeyi göze almak mı? Eğer ilk seçeneği tercih eder ve acılarınızı azaltmayı, hatta yok etmeyi isterseniz, o zaman keyif alma miktarınız da azalacak, hatta yok olacak" diyor Nietzsche.
Ne kadar çok keyif isterseniz yaşamınızda o kadar çok keyifsizlikle mücadele etmeyi göze alacaksınız. Keyif istemiyorsanız, mesele yok, acı da azalacak hayatınızda.
Tıpkı "bilme"nin ve "farkında olma"nın insanı mutsuz etmesi gibi. "Bilmek" ve "farkında olmak" insanın hayatına anlam katan esas şeyler. Fakat ne kadar çok bilirseniz ve ne kadar çok şeyin farkında olursanız o kadar konforsuz ve rehavetten uzak bir yaşam sürmeyi de göze almalısınız.
Bu nedenle insan ne kadar çok duyguyu ve düşünceyi tek bir anın parçası yapabiliyorsa hayatını o kadar "derinleştiriyor", ne kadar az duygu ve düşünce ile temas ediyorsa, hayatını o derece "yüzeyselleştiriyor" demektir.


Bugün ise duygu ve düşüncelerin "bütünleştirilmesi" üzerine değil, "ayrıştırılması" üzerine işliyor hayat.
Birbiri olmadan yaşayamayan zıt duygular ayrı kompartımanlara yerleştirildiği zaman, basit acılarla bile beraber yaşamayı öğrenemeyen, kendini uyuşturmayı mutlu olmak zanneden bir insan türü çıkıyor ortaya.
İnsan gerçeğini tehdit eden bu parçalanma, insanoğlunun yeryüzünün başka yerlerindeki yoksulluk, açlık ve daha pek çok zorluk içindeki kardeşlerine sahip çıkmasını engelliyor.
Acıyı "bulaşıcı" zannedip, başkalarının acılarından uzaklaşmaya, onları görmezden gelmeye ve böylece kendi konforunu garanti altına almaya çalışıyor.
Oysa başkasının acısına sahip çıkmadığı müddetçe kendisinin mutluluğunun da "pusula"sı yoktur.
Başkası zor durumdayken, kendini mutlu zanneden, sadece insan olmasını sağlayan yeteneklerini uyuşturmuştur. Başkasının acısı ile berikinin mutluluğu zamanın tek bir anında kol kola ise, zayıf durumdakiyle "dayanışmadan" kendi hakikatini bulamaz insan.
Başkasının acısını paylaşmayan, kendi mutluluğunu kuramaz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Değerler politikası ve güç politikası   / 17-09-2004
 Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (IV)   / 13-09-2004
 Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (III)   / 12-09-2004
 Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (II)   / 10-09-2004
 Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (I)   / 08-09-2004
 Meşru mücadele ve terör   / 06-09-2004
 Terörün zihinsel araçları   / 05-09-2004
 İyilik bir eylem olmalıdır   / 30-08-2004
 Örs ve çekicin ötesinde   / 29-08-2004
 İnsanlık bilinci olmadan düzen fikri yaşayamaz...   / 27-08-2004
AHMET HAKAN COŞKUN
Duydunuz mu?
Sazanlara olta attım, kulislere kulak...
ÖMER ÇELİK
Başkasının acısı
Yaz bitip havalar serinlerken zamanın...
UMUR TALU
Yok öyle!
Bu dünya görüşünde, insan hayatına müdahalenin...
Yine hedef Kerkük
Etnik gerilimin arttığı Kerkük, bir ayda ikinci intihar eylemine...
Fransız gazeteciler 'patrona' rest çekti
Fransa'nın tek muhafazâkar gazetesi Le Figaro ve gazetenin patronu...
Kadıköy'ün Sultanı: 3-1
Kadıköy'ün Sultanı: 3-1
Osterc'in golüyle şoka giren F.Bahçe, Nobre (2) ve Deniz'le sonuca...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.