Sevgi kurtarır
Sezon başlamadan, 28 Nisan 2004'te Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, TBMM'den geçti. Yasanın ilginç taraflarından biri şu, spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin hususlarda, buna aykırı davrananlara çeşitli miktarlarda hapis ve para cezası verilecek. Gürcan Bilgiç, önce milli takımın peşinden, ardından Fenerbahçe'nin peşinden gitti. Trabzon'da, milli maçı seyrettikten sonra Akçaabat Sebatspor maçındaki küfürleri yaşadı. Fenerbahçe kafilesine ve yönetimine ısrarla küfür edenleri gördü, ayrıca bunlara müdahale edilmediğini de gördü. Sakarya'da Şeref Tribünü'nde yaşananları televizyonda gördük, sonrasında her iki taraf da birbirini suçlamaya başladı. Bırakın bunları, İkinci Lig'de üç haftadır olaysız maç oynanmıyor. Bir yasamız olduğu halde henüz elde somut bir ceza da yok. Bu kanun göstermelik de bizim haberimiz mi yok acaba? Ve Gürcan ağabey ile oturup birbirimize soruyoruz: Türk futbolu nereye gidiyor? Aslında burada benim sorum şu: Futbolu seviyor muyuz?
*** Sevgi sihirli bir sözcük. 4 Eylül tarihinde Altan Tanrıkulu "Futbol ve Ötesi" köşesinde yıllar önce geçirdiğim ağır bir rahatsızlıktan nasıl bir inanç ve mücadele ile kurtulduğumu, Hakan Şükür'ün ilerleyen yaşına rağmen rekorları bir bir kırma inancı ile birleştirmişti. Orada eksik olan bir şey vardı. Hastalığı yenmemi sağlayan en önemli şey sevgiydi. Türkiye'nin en iyi endokronoloji servisi olduğuna inandığım İÜ Çapa Tıp Fakültesi'ndeki doktorlardan tutun, annem ve babam, bütün arkadaşlarımın sevgi çemberi içerisinde olduğumu hissettiğimden andan itibaren bu savaşı kazanacağımı anladım. Çemberin içerisinde başka kimler var? Altan Tanrıkulu, Emrah, Ersin ağabey, Mert, Mete, Bülent, Umut, Cenk, Galip, Volkan'lar, Murat'lar, Recep'ler, Barbaros, Ertan, Coşkun, Behzat, Hakan, İsmail, Barış, Duygu, Erhan, Turgut, Burak, Emre, Faysal; Abdi, Levent, Gürcan ağabeyler, benim üç katım ameliyat geçirip kaya gibi sağlam duran Kazım ağabey, Ali Ağabey, Fatih, Deniz, Yaşar, Vahap, Haydar ve Süleyman ağabeyler, Bahadır, Erkan, Zürap ağabey... Gördünüz mü, uzadıkça uzayan bir isim listesi, daha doğrusu uzadıkça uzayan bir sevgi listesi var yukarıda. Unuttuklarım, yer yetmediği için yazamadıklarım var. Geçen süre içerisinde bizden ayrılanlar var. Pas-Fotomaç'çılar var. (Bakınız gazetenin künyesi.) Kendi arkadaşlarım var. (Bakınız Türkiye telefon rehberi!!!!) İşini yaparken daima sevgiyi ihmal etmeyen Altan, o günkü yazısına sevgiyi eklemeyi unutmuştu, şimdi ben tamamlıyorum.
*** Sayfamızda bir asist krallığı listesi var. Şimdi düşünün, Hakan Şükür bugünlere nasıl geldi? Takım arkadaşlarının yardımlarını (asistlerini) kendi yeteneği ile birleştirmese 300'ün üzerinde gol atabilir miydi? İşte benim asist krallığım da yukarıdaki liste. Onların yardımı olmasa hayattaki en büyük golümü nasıl atabilirdim? Bunları, geçmişte bir-iki kez yazdığım kuru teşekkürlerin bir devamı olarak görebilirsiniz. Ama buradan alınacak dersler var. Küfürü, olay çıkartmayı; rakibine saygı duymamayı ve zarar vermeyi alışkanlık haline getiren insanların sadece sevgiyle bunlardan kurtulabileceklerini düşünüyorum. Sevginin insanı nasıl başarıya ve mutluluğa taşıdığı konusunda güzel bir hikayem var, yer yetmediği için onu da haftaya yazalım.
|