kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
İnançlar da, ahlak da, hukuk da deprem kuşağında...
Yıllar bizim için önemli değil ki!
Şaka

İnançlar da, ahlak da, hukuk da deprem kuşağında...

Aslında, zinayı ceza hukukuna yerleştirmeye çalışanlar kadar, zinayı özgürlüklerin bir öğesi olarak görenlerin de kafalarında kavram kargaşası var.
Her ahlak kuralı aynı zamanda bir hukuk kuralı olamaz.
Ama bir ahlak kuralının, ceza yasası ile uyulması zorunlu ve müeyyidelendirilmiş hale getirilmemesi de, o ahlak kuralının yok sayılmasını sağlamaz ki.
Yani siz istediğiniz kadar zinayı ceza hukuku dışında bırakın.
Dünyanın bütün toplumlarında ve en müsamahakar cemiyetlerinde bile, eşlerden biri diğerini aldatıp evlilik dışı ilişkiye giriyorsa, bu "Evrensel Ahlak"ın kurallarına aykırıdır.
Ama yine biliyoruz ki, insan topluluklarında olmayacak şey yoktur.
Türk toplumundaki aşırı kavram kargaşasının veya kafa karışıklığının sebebi ise, galiba "Çok Kültürlülük"tür.
Her köprü gibi, kıtalar ve kültürlerarası bir köprü olan Türkiye'nin de, en az iki ayağı var. Bu "Türkiye Mozaiği"nden daha da karmaşık ve anlaşılması daha güç bir olgudur.
Bırakalım çok tartışılabilir olan ahlak kurallarını.
En "Tartışılmaz" olması gereken din bile, bu çok kültürlülükte ne ölçüde ayni zemine oturuyor?
Örneğin Batı kökenli "Laik Kültür" ile, "Türk-İslam Sentezi" denilen kültür arasında öylesine büyük zıtlaşmalar var ve bunlar öylesine üstü kapalı geçiliyor ki.
Mesela Alev Alatlı, 4 Haziran 2004'te Zaman'daki yorumunda olayı, Türkiye'deki "laik"ler ile "dinci"ler arasındaki husumet, en kötü ihtimalle, "deistler" ile "theist"ler arasındaki anlayış farkıdır mı, diye anlamaya çalışmıştı.
Alatlı bu husumetin özünü de şöyle açmıştı:
- "Fransız deizmi" Tanrı'nın varlığına, Kainatı'nı yarattığına inanan, ancak yarattığının sorumluluğunu insanın kendisine bıraktığını düşündüğü için her türlü dini dogmayı reddedenlerin anlayışı. Buna karşın "theist"ler, Tanrı'nın sadece varlığına değil, kainatı yönettiğine ve dolayısıyla insanın kaderini her adımında belirlediğine iman ediyorlar... Bu açıdan baktığımda "deist"lerin korkusunun, İmam Hatiplerin "theizm"e yani hurafelere hizmet ettiği korkusundan öte olmayabileceğini düşünüyorum.
Evet... Acaba "Laik İslam- Türk Sentezi" bir çeşit "Deizm" midir?
Ya da Spinoza'nın "Tanrı ya da Doğa" (Deus sive natura) söylemi ile ifade ettiği bir çeşit "Panteizm" midir?
Türk toplumunun önündeki "Ahlak" tartışmaları da, böyle henüz tam somutlaşmamış biçimde sürmekte.
Örneğin magazin sayfalarında ve programlarında sunulan bir toplum kesiminde, erkekler ve kadınlar sanki sürekli eş değiştiriyor ve bunu da herkes bilip görüyor.
Dünkü SABAH'ın Aktüel Pazar'ında da, kendilerine "Swinger" denilen ve eşleri ile birlikte çapkınlık yapan birkaç yüz tane Türk'ün öyküsü haberleştirilmişti.
Acaba Türk toplumunun üst ahlak normları, "Töre Cinayetleri"ni mi, yoksa "Swinger"leri veya yaygın söylenişi ile "Televoleci konu mankenleri"ni mi yönlendiriyor?.
Laikliği bir yaşam tarzından öteye bir inanç sistemi gibi benimseyenler, kendi kesimlerinin hayat tarzı olarak algılanan bu yayınlara karşı, bir çeşit savunma olarak, "Ama başı örtülü kızlar da flört ediyor" diye cümleler kurmuyorlar mı?
Bu kavram ve kültür kargaşası arasında yine zina konusuna dönersek.
Liberal Demokrasi'yi ve Hukukun Üstünlüğü'nü en iyi özümsemiş olan isimlerin başında gelen Prof. Dr. Mustafa Erdoğan'ın Tercüman'daki yorumuna katılarak son sözümüzü söyleyelim:
- Taraflar talep etmedikçe hukukun kişiler arasındaki özel ilişkilere müdahale etmemesi gerektiğine ilişkin özgürlükçü ilke, sadece evli eşleri ilgilendiren bir olaya, onların rızası hilafına dışarıdan bir müdahalenin öngörülmesiyle bağdaşmaz. Zinanın kamu adına re'sen takip edilmesi bu ilkeye aykırı düşer.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Mevsimler değişmez, sadece döner dururlar   / 12-09-2004
 AK Parti için tek alternatif liberal demokrasidir   / 11-09-2004
 "İktidar buldumcuğu" olmanın sonu yoktur ki!   / 10-09-2004
 Verheugen'a teşekkür etmeliyiz   / 09-09-2004
 Çokeşlilik erkeklere göre zina değildir   / 08-09-2004
 İdeolojik kehanetlerin antidotu "zaman"dır   / 07-09-2004
 "Din felsefesi", inançlara derinlik katar!   / 06-09-2004
 Tarihi anlamak, ona kızmaktan daha akılcıdır   / 05-09-2004
 Yatak odaları da kamusal alana çekiliyor   / 04-09-2004
 Kadın köşe yazarları erkekleri ürküttü mü?   / 03-09-2004
MEHMET BARLAS
İnançlar da, ahlak da, hukuk da deprem...
SAVAŞ AY
Haşmet'in yüzükleri konsere bilet parası oldu!..
Medya...
REFİK DURBAŞ
Demokratik eğitim
Eğitim; kişinin yaşama etkin...
Sami Yen canavarı: 3-1
Sami Yen canavarı: 3-1
Kirita'nın füzesiyle sarsılan Cimbom, ikinci yarı Necati'nin iki...
Milli destek
Milli destek
Sarı-kırmızılı taraftarlar, milli takımda tartışma konusu olan Hakan...
Başbakan: Halkın derdini dert edindik
Bahçeli ve Yazıcıoğlu'nun da katıldığı Ertuğrul Gazi'yi anma...
Avrupa yakaladı: İşte çıplak gerçek
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Wernicke- Korsakof hastası...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.