Medya Çiftliği'nde hatır şikesi mi var?..

Sahne köy çobanı Engin Ardıç'ın kavalı kenara bırakıp okuduğu manilerle açılır. Ardıç Çoban bu manalı manilerinin okunu hedef tahtasına oturttuğu çiftlik ağası Hıncal Ağa'ya atmakta, onun esas kız ve oğlanı birbirinden ayırıp, sermaye gücüyle yeğenine baş göz etme tezgâhlarını kınamaktadır. "Hıncal Ağa kıyma yazık yiğit Cüno'ya İsteme Tuğçe kızı merhum abin oğluna Kuş yuvası bozan bile iflah olmuyor Yakışır mı sevda bozmak senin şanına..."
Sonra birden durur. Çünkü köyün delisi (ben oluyorum) aşağıdan türkü çığırarak gelmekte ve çatlak sesi Ardıç Çoban'ın ahengini bozmaktadır.

K. Delisi: Çift jandarma geliyor da kaymakam konağından / Fiske vursam kan damlar loo kırmızı yanağından...
Ardıç Çoban: Evlat yine içtin içtin çift görüyorsun herhal. Gelen çift değil tek jandarma. Hem öyle er, uzman çavuş filan da değil yüksek rütbeli Hacı Kemal komutan geliyor. Yav bu komutanın ne de uzun ismi var. Buradan tee be- şinci kata kadar.

Deli: Ne beşi ne altısı? Daha da yukarılara kadar yürür komtanımın namı. Dün de yanlışlıkla çavuş demiştim ona. Sonra her nedense ayıldım(!) Deli olmasaydım görürdüm günümü. 46'dan yırttım bu defalık. Hi ho hooo!..
Cop tirinam
Ardıç Çoban: Dur hele ona da bir mani düzeyim; "Ey köylüler esas duruş yapın bekleyin Komutan Hacı Kemal koptu geliyor Çalım satıp polim yapıp yanlış etmeyin Kısa künye topuk selam işe yarıyor!.."

Deli: Kes maniyi de mani olma izlememe. Bak komutan Kemal Bey yiğit Cüno'ya doğru cop sallayaraktan gitmekte.
Kamera çobanla delinin amorsundan ilerideki muhabbeti görür, sonra yakına geçer. Anlarız ki; çiftlik ağası komutan Kemal'in hüsnü niyetini kötüye kullanıp yanlış iddialarda bulunmuştur. Böylelikle Cüno damatlık yarışında devre dışı kalacaktır.

Komutan Hacı Kemal: Hiişşt genç!.. Sen sen, parlak olan. Gel hele bakayım. Adın neydi senin? Kimlerdendin sen?
Cüno: Siyenen Aşireti'ndenim komutanım. Hakkı Dede'nin torunuyum.
Komutan Kemal: İmlacı Hakkı Bey mi? Torunusun onun haa?..
Cüno: Hee!..
Komutan Kemal: Hakkında ihbar var. Askerden gelirken melbusat torbasını bölüğe bırakmamış, yanında getirmişsin.
Cüno: ??????

Komutan Kemal: Ayrıyeten içti- ğin sigaraların izmaritlerini kahve girişinin göbeene attığın, köy olimpiyatlarında traktör yarışını anlatan adamın yorumlarını beğendiğin yolunda iddialar da var!
Cüno: Vallah yalan komutan. Ben oraya gittim ama ta içerlere girmedim.
Komutan Kemal: Kıvırtma kıvırtma "TRT GAP programları çok güzel oluyor" deyip de Genel Müdür Demirci Şenol Efe lehine gizli propaganda yaptığını da mı inkar edersin? Tez düş önüme, karakola gidince araştırırız neler ettiğini.
Tacizin belgesi
O sırada Kırca Ali'li Muallim Bey Çalıkuşu Pakize öğretmenle birlikte bayrak töreninden gelmektedir. Olayı görüp müdahale eder.
Kırca Ali'li: Komutanım bu çocuk anasından doğduğunun 32. Gün'ünden beri benim öğrencim. Tertemiz bir çocuktur niye karakola çekiyorsun?
Komutan Kemal: Neler yapmış, neler etmiş müdür bey bir bilseniz.
Çalıkuşu Pakize: Mış' la Miş' le olmaz bu iş komutan bey. Var mı elinde delilin?
Komutan Kemal: Rüşvetin, tacizin, atılmış izmaritin belgesi mi olur hocam?
Muallim Bey: Boş ver boş işleri komutanım. Gel bizim bahçaya varalım, sen "Huma kuşu yüskeklerden ses verir" diye kısa bir uzun hava oku, ben de Çökertme türküsünü.

Çoban: (Koşarak yanlarına gelip) Ben de bir mani düzdüm onu okuyayım sulh olsun; "Altay'dan bir yiğit gelmiş Fatih Pehlivan Aklı fikri adam etmek milleti derdi pek yaman Muhtar ile takışıktır barışır Çerçilerde dövüşmesin yeter ki aman!.."
Zaloğlu gibi
Muallim Ali: Aboooo!.. Nereden çıktı şimdi bu?
Çoban: Nereden çıkacak, herkes biliyor. Şu o ileriki yayla köyünden gelmiş. Kuvvatlı yaman bir pelvanmış. 7 köye meydan okuyor...
Ahaliden lafa karışanlar olur:
Erol Taş (Şakir Bey): O kadar delikanlıysa gelsin bizim kadroya girsin. Baksın bakalım mesaisinden, izin giderinden, maaşından nasıl keser, masraf listesini nasıl reddederim.
Meraklı Komşu (O. Bayülgen): Nasıl yapacaksın ki yasal olmayan bir şeyi?

E.T Şakir: Yasal olmaz mı hiç? Tanıyorum bunları ben. Kırkpınar'a giderken taksi tuttuk, plakaları da şöyle şöyle dedikleri araçlardan biri itfaiye öbürü hafriyat kamyonu çıkmış da işi kapatmışlar!

Hakkı Dede: Demeeee!..
E.T Şakir: Dedim bileee!.. Ayrıca Memiş Hoca'ya fal baktırıp Zeyno'nun (Ayşe Arman) yakında evleneceğini, gurbet elde bir kız çocuğuna kavuşacağı müjdesi vermiş güya. Hisleriyle oynamış Zeyno kızın.
Sulh yolu açık
Komutan Kamal: Bırakın şimdi çoluk çocuğu. Allah hayırlısını versin. Sağ salim versin bebeği de kızı erkeği fark etmez. Biz şimdi bu Cüno oğlanla güreştirelim o yabancı pehlivanı, yenerse alsın Tuğçe kızı...
Sağlıkçı Osman (Tamburacı): O nerden çıktı şimdi? Melbusat torbasından kız almaya atladın komutan bey. Bu işin içinde Hıncal Ağa'nın hatrı göynü olmaya?
Komutan: Şey işte!.. Eee dilim sürçtü. Neyse uzatmayın da şiirimi dinleyin. Bakın bu mermer taşı görüntümün altında nasıl bir sıcacık bir yürek var. Kalbim taş değil, sultanlara amade.
Hakkı Dede: Komutan Bey'in Sultan sevdası menşurdur. Eski görev yeri Bayburt Kal'asıydı. Sultan'ın Fatsalı Kadir Ağa'yla olan hiçbir filmini oynattırtmadıydı kıskançlıktan. Hatırat tüccarı Nebil Efendi'nin koleksiyonundan bir yudum görüntü kopyası alabilmek için deve kestiydi...
Komutan Kemal: Yok deveee!.. Fatih Ürek'in babası bile yapmadı o kadarını doğduğunda. Şimdi bunları bırakın da şiirimi diyneyin: "Ben bir küçük zenciyim bahtım yüzümden kara Zıt gitmeyin tek traktör sokturmam oto parka!..
Köy ahalisi: (Koro halinde) Haydaaaaaaaa!..