kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Reha Muhtar @ SABAH
 
Ağlayan baba
Erkekler kocaman bir çocuktur
Bush saldırıyı öğrendiği an ne yaptı?
Günün Sözü

Ağlayan baba

Evliliğinden beri, evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu..
Eşi babasını istemiyor, onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu..
Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu..
Yine böyle bir tartışma anında eşi bütün bağlarını kopardı ve "Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak.." diyerek rest çekti..
Eşini kaybetmeyi göze alamazdı.. Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendisini seven bir eşi ve bir de çocukları vardı..
Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında.. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı..
Hâlâ onu ölürcesine seviyordu.. Çeresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu..
Yıllar önce, avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını..
Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı..
Babasına lazım olan bütün malzemeleri hazırladıktan sonra, yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı..
Oğlu Can, "Baba ben de seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular..
Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı.. Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı.. Minik Can sürekli, "Baba nereye gidiyoruz?.." diye soruyor ama cevap alamıyordu.. Öte yandan nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa, gizli gizli gözyaşı döküyor, oğlu ve torununa belli etmemeye çalışıyordu..
Saatler süren yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar.. Epeydir buraya gelmemişti..
Baraka tipindeki dağ evi, artık çürümeye yüz tutmuştu, tavan akıyordu..
Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi.. Sonra diğer malzemeleri taşıdı ve en sonda babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi..
Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu.. Barakanın içinde fırtına vardı adeta.. Çaresizlik içinde babasını izledi.. Daha şimdiden üşümeye başlamıştı..
Yarın yine gelir, bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü.. Öyle üzgündü ki, dünya başına yıkılıyor gibiydi..
O bu duygular içindeyken, babası yüreğine bıçak saplanmış gibiydi.. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından bir barakaya terk ediliyordu..
Gururu incinmişti.. İçi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu..
Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu.. Anlamsızca, ama dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu..
Artık gitme zamanıydı.. Babasının yatağına eğildi yanaklarını ve ellerini defalarca öptü..
"Beni affet" der gibi sarıldı, kokladı.. Artık ikisi de kendine hakim olamıyor hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı..
Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve Can'ın elini tutup
hızla barakayı terk etti.. Arabaya bindiler..
Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı.."Neden dedemi o soğuk yerde bıraktın" diye hıçkırarak soruyordu.. Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu..
Can, "Baba sen yaşlandığında ben de seni buraya mı getirmek zorundayım?.." diye sorunca dünyası başına yıkıldı.. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi, geri çevirdi arabayı..
Barakaya ulaştığında, "Beni affet baba.." diyerek babasının boynuna sarıldı.. Baba oğul, sıkı sıkı sarılmış, çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı..
"Baba beni affet, sana bu muameleyi yaptığım için beni affet.." diye özür diliyordu..
Babası, hıçkıran oğluna döndü.. "Geri geleceğini biliyordum yavrum.." dedi,
- Ben babamı dağ başına atmadım ki, sen beni atasın.. Beni dağda bırakmayacağını biliyordum..
(Bu öykü, tetikçilerin hiçbir zaman okuyup, duygulanamayacakları ve bir şey öğrenemeyecekleri bir kaynak'tan webyazıları.com'dan alıntı..)

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hayat size bunları öğretti mi?..   / 09-09-2004
 Babam...   / 07-09-2004
 Ateş Hattı   / 06-09-2004
 Kulakları olmayan çocuk...   / 05-09-2004
 Annemin söyledikleri..   / 04-09-2004
 'Acı var mı acı?..'   / 02-09-2004
 Suç ve zina..   / 31-08-2004
 Çakar: Hagi psikopat (sıra dışı), Rıdvan, sen değilsin   / 30-08-2004
 Kim şampiyon olur?   / 29-08-2004
 Ömer Dilsiz: Özge'nin bütün servetini aldılar   / 28-08-2004
REHA MUHTAR
Ağlayan baba
Evliliğinden beri, evinde kalan babası...
ERDAL ŞAFAK
Hesap sormak
Türkiye 1978'e çok kötü girmişti. 1975'te...
AHMET HAKAN COŞKUN
"Mücahit" okura cevap
Sayın okurum! Göndermiş olduğun...
MEHMET BARLAS
Mevsimler değişmez, sadece döner dururlar
Yarın ilk ve...
ÖMER ÇELİK
Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (III)
Dünya düzeninin...
Kilidi Alex açtı: 4-1
Kilidi Alex açtı: 4-1
Ogün'ün kendi kalesine golüne Orhan yanıt verdi. Alex ve Nobre (2)...
Bitirim ikili: 2-0
Bitirim ikili: 2-0
Denizli kalecisi Souleymanou'nun 59'daki ikramını geri çevirmeyen...
Erdoğan: AB yolunda son 100 metreyi koşuyoruz
Siyaset, iş, medya, sanat ve spor dünyasının buluştuğu yemekli...
Sezer'in oğluna Köşk'te mutevazı düğün
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in oğlu Levent Sezer, Evren...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.