kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

Eylülle gelen

Ne güzel aydır Eylül ve ne de çok vukuatı vardır. Daha doğrusu ne kadar çok iz bırakan vaka Eylül ayında yaşanmıştır. Dün 11 Eylül saldırısının ve Allende'nin hunharca öldürülmesi nedeniyle tüm askeri darbelerin simgesi sayılan Şili darbesinin yıldönümüydü. Bugünse Türkiye'ye uzun vadede küçümsenmeyecek bedeller ödeten 12 Eylül darbesinin yıldönümü. Dünyada muhasebesi yapılmamış, sicili toplumca irdelenmemiş az sayıda darbeden biri. Dün Radikal gazetesinde Murat Çelikkan'ın Nokta dergisine atfen yazdığına bakılırsa o dönemde yaşamayanların artık hatırlamadığı bir olay.
Türkiye toplumsal belleği hayli zayıf bir ülke. Bunun nedenlerinden birisi okuma merakı eksikliğiyse bir diğeri de bu belleği yaşatacak mekanizma ve şahsiyetlerin yokluğu herhalde. Ya da Murat Belge'nin 12 Yıl Sonra 12 Eylül kitabında yazdığı gibi, toplumun suskunluğuyla bir şekilde suç ortağı olduğu bir dönemi hatırlamak istememesi. Belki de 12 Eylül öncesinde toplumun ve siyasetin kendi sorumsuzluklarının neden olduğu dehşet ortamından utanmasıdır hatırlamamaya yol açan dürtü. Kaldı ki bu ülkeden bir Ariel Dorfman ya da Jacobo Timmerman da çıkmamıştır.
Dramdaki duruluk
Siyasetçiler de meseleyi pek kurcalamamıştır aslında. Süleyman Demirel de mutlaka bu nedenle Kenan Evren'e "Biz kimden hesap sorduk ki" diyebilmiştir. Yıllarca mazlum olduğunu söyledikten sonra tabii. Bellek bu kadar zayıf, hesap sorması gerekenler niyetsiz ya da kusurlu olunca, toplumun çoğunluğunun bir sözcü diye benimseyeceği biri de çıkmayınca tarihi değerlendirmek de mümkün olmuyor.
Fahrenheit 9/11 filminin gücü de biraz buradan geliyor. "Tüm bunlar rüya mıydı?" sorusuyla başlayan hikaye, şaibeli bir seçimin pısırıklık ve kasıt dolu öyküsünü hatırlatıp, 11 Eylül saldırılarının görüntülerini hiç vermeden tarihin ilk kaydını yapıyor. Bir siyasi projenin röntgenini çekiyor, bir toplumun anatomisini çiziyor. Bunları yapıyor ki belleksizlik ve gücün etkisiyle yalanlarla anlatılan bir hikaye ileride gerçekmiş diye kabullenilmesin.
Michael Moore'un filmini etkili kılan şey çamur at izi kalsın kabilinden numaralarla geçiştirdiği bölümler değil. Zaten Moore'un dengeli yahut adil olmak gibi bir derdi yok. Heyecanlı ve öfkelendirici bir öyküyü sakin bir şekilde ve görüntülerin gücüyle anlatması filmin asıl gücü. Yaşanan şiddet ve sıradan bir ABD'li kadının dramındaki duruluk insanın içine işliyor.
Artık posası çıkmış bir zamanların sanayi şehirlerindeki yoksulluk ve buralarda yaşayanların askere yazılmaktan başka çıkışlarının kalmadığının anlatıldığı bölümler çarpıcı. Hele Başkan Bush'un imtiyazın içine doğmuş olmanın safdil küstahlığıyla dile getirdiği görüşlerle karşılaştırılınca daha da etkili oluyor.
Bu açıdan bakınca film ABD'nin iç politikasındaki değişime odaklanıyor gibi. Daha önceki filmi Benim Cici Silahım'da da ön plana çıkan bir tema bu filmin de odaklarından biri. Amerikan toplumu sürekli korkutularak hizaya getirilen ve iradesini yöneticilerine teslim eden bir toplum. Özgür insanların vatanı olmakla övünüp özgürlüklerinin vadedilen tehlikeler karşısında kırpılmasına direnmiyor. Tıpkı Soğuk Savaş'ın McCarthy dönemindeki gibi.
Bu korkuyu da kullanarak Bush, Amerika içinde baskıcı, özgürlükleri kısıtlayan, dinci bir muhafazakarlığın değerlerini dayatmaya çalışan ve refah devletini iflas ettiren bir düzeni kuruyor. Abraham Lincoln'ün demokrasi tanımı değişip, zenginlerin zenginler için zenginler tarafından yönetilmesine dönüşüyor. Dışpolitikadaki fütursuzluğu kadar bu nedenlerle de Bush'un seçilmemesi dünya için hayırlı olacaktır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Gereksiz sapmalar   / 09-09-2004
 Ahlak, ilkeler ve siyaset   / 05-09-2004
 Nükleer İran   / 02-09-2004
 Siyasi boşluk   / 29-08-2004
 Arap dünyasının krizi   / 26-08-2004
 Furların diyarındaki cehennem   / 22-08-2004
 Dökülen sırlar   / 19-08-2004
 Necef ve sonrası   / 15-08-2004
 Tekneyi sallamak   / 12-08-2004
 Notalardan taşanlar   / 08-08-2004
SOLİ ÖZEL
Eylülle gelen
Ne güzel aydır Eylül ve ne de çok vukuatı...
Kilidi Alex açtı: 4-1
Kilidi Alex açtı: 4-1
Ogün'ün kendi kalesine golüne Orhan yanıt verdi. Alex ve Nobre (2)...
Bitirim ikili: 2-0
Bitirim ikili: 2-0
Denizli kalecisi Souleymanou'nun 59'daki ikramını geri çevirmeyen...
Erdoğan: AB yolunda son 100 metreyi koşuyoruz
Erdoğan: AB yolunda son 100 metreyi koşuyoruz
Siyaset, iş, medya, sanat ve spor dünyasının buluştuğu yemekli...
SABAH muhabiri Tuğrul Irak'ta iki gün rehin kaldı
Irak'taki diplomasi muhabirimiz Zeynep Tuğrul, Telafer'de Amerikan...
ABD'li Yargıç, Altan'ı övdü
ABD'nin Baltimore Bölge Yargıcı Garbis, Yazar Ahmet Altan'ın 3 milyon...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.