kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (II)

Osetya olayları sonrası Rusya da, ABD'nin 11 Eylül olayları sonrasında yaptığı gibi teröre karşı "önleyici müdahale"de bulunacağını ilan etti.
Bu, herhangi bir terör saldırısına uğramadan, fiili ya da potansiyel terör unsuru görülen yerlere "saldırmayı" ve seçilen hedefleri "imha etmeyi" içeriyor.
Buna "adı konmamış savaş" da diyebiliriz.
Irak savaşı öncesinde bu doktrine "direnen" Rusya'nın, şimdi bu yöne kayması çok ciddi bir durumdur...
"Önleyici saldırı doktrini"ndeki en temel mantık kırılması şudur: Herhangi bir terör eyleminden yola çıkılarak sınırsız güç kullanma, deliller tam oluşmadan sadece istihbarat veya "şüphe" üzerine "saldırma" hakkını ilan etmektir.
Bunun anlamı tüm dünyanın savaş alanına dönmesidir.
Böylece savaş kavramı ciddi bir "mutasyon"a uğramakta ve devletlerarası olmaktan çıkarak eksenler arası bir boyuta taşınmaktadır.
Üstelik bu savaşın kuralı yoktur. Çünkü, "şüphe" tek başına delil seviyesine yükseltilmektedir.
Ayrıca güç kullanma kararı sadece "güçlünün güçlü olmasından" kaynaklanan bir karardır. Bu karar mekanizmasında "meşruiyet" kavramına yer yoktur.
Üstelik herhangi bir eylemi gerçekleştirenlerin etnik ya da dini kimliklerinden veya ait oldukları coğrafyadan yola çıkılarak bir halkın, dinin ya da medeniyetin topyekun hedef gösterilmesi mümkün olmaktadır.
Dolayısıyla bu süreç güçlü olmayı haklı olmanın tek ölçüsü haline getirmekte ve güçsüz olanların haklı olabilmesi olasılığını gündem dışına itmektedir.
İçerdiği tüm argümanlara ve stratejik yaklaşımlara rağmen bu doktrin "barbarlığa" en yakın oluşumlardan biri olarak ele alınmaya yakındır.

***

Batı ülkelerinden kalkan bir geminin fakir ülkelerden ya da kültürel olarak "öteki" coğrafyalardan birinin kıyılarına yaklaşarak birtakım tehlikeli "kimyasal atık"ları bıraktıkları çokça duyulan bir şeydir.
Başka bir toplumun yaşama biçiminin ürünü olan "zehir"lerin bedelinin bambaşka toplumlara ödetilmesi "insanlık" denen fikirden uzaklaşmanın en çarpıcı örneklerindendir.
Kimyasal atığın siyasi ve stratejik alandaki karşılığı "küresel terör"dür.
Küresel terörün sadece bir bahane olmadığını bu köşede yazdık. Bu kesin bir olgudur. Bunun bahane olarak kullanılması, içerdiği müstakil tehlikeyi hafifletmez ya da görmezden gelinmesine gerekçe oluşturamaz.
Fakat kökenleri ve teknikleri itibariyle bu terör "modern" bir olgudur, "genetiği" bakımından Doğu'ya değil Batı'ya aittir.
Şimdi çıkıp da sadece Doğu'ya "bu terörü temizle" demek, kendi kıyılarına habersizce kimyasal atık bırakılan bir ülkeyi çevreyi kirletmekle ve insanlığın ortak yaşam alanına "tecavüz" etmekle suçlamak kadar anlamsızdır.
Bu süreçte sıkışanlar ise hak ve özgürlük mücadelesi veren güçsüz halklardır.
Çünkü küreselleşme karşısında ulusdevletler bile belli krizler yaşarken, ulusdevletler kadar bile gücü olmayan bu halkların, hak ve özgürlük mücadelesi verirken "terör damgası"ndan uzak durmaları çok zor olmaktadır.
Geçmişte belli mücadeleler belli devletler tarafından himaye edilirken, şimdi "önleyici saldırı doktrini" ile önde gelen güçlü devletler tek bir cephe oluşturmuşlardır. Bu cephenin "küresel terör"e karşı ortak hareket etmesi insanlığın yararınadır. Fakat bu, "kuralları koyulmamış", "hukuku kodlanmamış" ve "kurumları oluşturulmamış" bir mücadele olduğu için teröre başvuranla, hak ve özgürlük mücadelesi veren birbirine karıştırılmaktadır.
Bu da güçsüz halkların mücadelelerinin terörün yedeğinde görülmesine yol açmaktadır. Ayrıca terörün bu halkların taleplerini yedeğine alma çabası da yepyeni bir boyuttur. Çünkü "yeni terör", fiziki gücü kadar "argümanlarıyla" da öne çıkmaktadır.
Bu durum, bir yandan uluslararası politikada gücün kuralsız kullanımının önüne geçilmesini sağlayacak yeni mekanizmalar oluşturmayı gerektirirken, öte yandan güçsüz halkların siyaset ve strateji algısı ile mücadele yöntemlerinin tümüyle gözden geçirilmesini gerektirmektedir.
ABD'den sonra Rusya'nın "önleyici güvenlik doktrini" saflarında yer tutması, dünya düzeninin eskiyle çok ilgisi olmayan bir aralığa girdiğinin çarpıcı göstergesidir.
Bu nedenlerle önümüzdeki yüzyıl, "yaşanacaklar" açısından "güçsüz halkların en uzun yüzyılı" olacaktır.
Buradan "hak ve özgürlük mücadelesi", "güçsüz olmanın haksız olma anlamına gelmediği" ve "hak ve özgürlük talep etmenin teröre destek vermekle damgalanamayacağı" iddiası adına kazanımlarla çıkılması için, daha dinamik yöntemler geliştirilmesi gerekmektedir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (I)   / 08-09-2004
 Meşru mücadele ve terör   / 06-09-2004
 Terörün zihinsel araçları   / 05-09-2004
 İyilik bir eylem olmalıdır   / 30-08-2004
 Örs ve çekicin ötesinde   / 29-08-2004
 İnsanlık bilinci olmadan düzen fikri yaşayamaz...   / 27-08-2004
 Hümanizmin kaderi   / 25-08-2004
 Dünyayı ne yönetiyor?   / 23-08-2004
 Kahve isyankârdır...   / 22-08-2004
 Tarafsız kalma!..   / 20-08-2004
ERDAL ŞAFAK
Kerkük ısınıyor
Türkiye'nin yeğen Barzani'ye yaptığı...
AHMET HAKAN COŞKUN
Aliya'ya özlem
Bosna'da, yani Avrupa'nın göbeğinde bir...
ÖMER ÇELİK
Güçsüz halkların en uzun yüzyılı (II)
Osetya olayları...
ÖMER LÜTFİ METE
Terör ve karşı terör stratejileri
Yükselen değer...
Devrime başkan onayı
Devrime başkan onayı
Federasyon Başkanı Bıçakçı, Dünya Kupası üçüncüsü kadrodan yalnız...
6 yıl daha varım
6 yıl daha varım
Çekler'e attığı 2 golle Hollanda'yı ayağa kaldıran Fenerli yıldız,...
Komiser 4 tehlike saydı
Komiser 4 tehlike saydı
İşkence: Sistematik olarak sürdüğü söylendi. Kontrol edeceğiz, doğru...
'Geride kalanlar bize emanet'
Kastamonu Küre'deki maden ocağında çıkan yangın nedeniyle hayatını...
Türkiye AB'ye festivalle giriyor
AB'nin 'başkenti' Brüksel, 15 Eylül'de başlayan "Hoş geldin Türkiye"...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.