| |
Maaşlar kesilemez
Emekli Sandığı'ndan eşinden aylık alan dul kadınların, ölen babaları adına SSK'dan aldıkları üç kuruşluk aylıkları kesilmeye çalışılıyor. Bir kısmınınki kesildi, ödenen paralar geri isteniyor. Ötekilerin de kesilmesi planlanıyor. Bu konuyu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben yazdım. Genel olarak muhtaç durumda olan dul kadınların üç kuruş gelirlerinin kesilmesinin hakkaniyete sığmadığını, müktesep haklar kuralına aykırı olduğunu, böyle bir tasarrufun Türkiye'nin gerçekleri ile bağdaşmadığını anlatmaya çalıştım. Yağmur gibi şikayet gelmeye başladı. İnsanlar gerçekten ve nereye başvuracaklarını bilemiyorlar. Hak sahiplerinin çoğu yaşlı ve yalnız kadınlar. Onurlarıyla yaşamış, çocuklarını büyütmüş, eşlerinden kalan paralarla kıt kanaat geçinip, babalarından aldıkları üç kuruşla da delikleri kapatmaya çalışan insanlar IMF, aylardır bütçede tasarrufa gidilmesini öneriyor. Tamam ama vicdanınıza bir sorun: Muhtaç insanların aldıkları aylıklardan tasarruf olur mu? Yani bu paralar "israf" mıdır ki, tasarruf ediliyor? Temel ihtiyaç, israf olabilir mi? Böyle bakılacak olursa, hükümet etmek çok kolay olurdu. Faiz yükü çok mu arttı, bütçe açık mı veriyor, o halde kesersin insanların lokmalarını, hafifletirsin bütçeyi Fakat bu çözüm değil. Gerçekten değil. Giderek yükselen hayat pahalılığı karşısında gelirlerinin arttırılmasını bekleyen insanların, gelirlerini düşürmek, dünyanın neresinde hangi sebeple çözüm olmuştur şimdiye kadar? İzmir'den bir vatandaş aradı. Biz babamızdan kalan 360 milyon lirayı iki kız kardeş paylaşıyoruz. Bu para devlet için küçük, bizim için ise büyüktür. Kesilmesi, bizi sıkıntıya sıkar, diyor. İstanbul'dan arayan bir vatandaş, ben babamdan aldığım para ile tüp gaz alıyorum ve kışın onunla ısınıyorum, diyor... Yine İstanbul'dan arayan bir vatandaş, Recep Tayyip Erdoğan'ın böyle bir uygulamaya geçit vereceğini aklımın ucundan bile geçirmem, diyor. Başbakan, önceki gün çarşıda gezerken, çevresindeki insanlara, zinayı suç sayalım derken, amacımız kadınları korumaktır, dedi. Varsayalım ki, bu doğru bir yaklaşım olsun. Peki, zinayı suç yapmakla kadınları korumaya çalışırken, ellerindeki üç kuruş maaşı keserek binlerce kadını daha da muhtaç hale sokmak neyin nesi? Nerede kaldı kadınları koruma anlayışı? Kişilerin bireysel ahlaki değerlerine kalmış bir konuya müdahale edilerek ortaya konulmaya çalışılan korumacılık, ekonomik alanda niçin gösterilemiyor? Yaşlı, muhtaç ve yasalarla kendilerine daha önce hak tanınmış kadınlara reva görülecek bu davranışın, izah edilebilecek hiçbir yanı yok. Bunun sosyal faturası da siyasal faturası da, vicdani bedeli de ağır olur. Ödenen bu SSK aylıkları, birbiri ardına yönetime gelen hükümetlerin müteselsil yükümlülüğü altındadır. Devletin devamlılığı ile de ilgilidir. Konu, öyle boyutta kapsamlıdır ki, sadece gözüyle bakılamaz. Sayın Başbakan, testi kırıldıktan sonra yapılacaklar hiçbir şey ifade etmez.
|