Ne yaptın Serhat
Ulusal Takım'da bu 3 gün içinde yaşanan değişimin arkasındaki güç medyadır. Bilimin ipine sarılan teknik direktör Ersun Yanal eleştirileri inanılmaz olgunlukla kabul etti. Yani; Şenol Güneş'in söylediği, "Gözümün içine ışık tutuyorsunuz" sözünü etmedi. Medyanın önüne tuttuğu ışığın değerini bilerek yürüdü. Yani geleceğin takımını sahaya sürdü. Öyleyse Yanal'ın değişimlerini bu kez övelim; 1- Zorunluluktan da olsa Hakan Şükür ve Hasan Şaş'ın yokluğu sonucu futbolumuzu yeniden yapılandırdı. En önemli nokta ise Hakan Şükür'süz oynamaktı. Bu arada Şükür'ün maçtan önce 45 dakika özel çalışmasının vermek istediği mesaj, "Gördünüz değil mi? İstenseydi oynardım" kurnazlığı vardı. Şükür'süz Ulusal Takım tek boyutlu oynamaktan çıktı, üç boyutlu oldu. 2- Yani; Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz ve Nihat Kahveci üçlüsü aynı anda ve yan yana oynadı. Bu üçlü elbette heyecan ve gerilimden etkilendiler. Ama Türk futboluna yeni bir felsefe getirdiler. O da hücumda yaratıcılıktı. 3- Orta sahada Emre Belözoğlu ve Okan Buruk'un ortasına Serkan Balcı'yı monte etmek en akıllı yorumdu. Tek sorun şuydu. Takımın patronu rolünü üstlenen Belözoğlu hem kaleden uzakta oynadı, hem de uzun toplarda ısrar etti ve ayağa oynamada hata yaptı. En olumlu değişim ise hücumdan dönüşlerde, taktik faullerde daha dikkatli olmasıydı. 4- En büyük değişim savunma anlayışında idi. İbrahim Toraman-Servet Çetin ikilisi adam paylaşımı ve ilk topa basmada inanılmaz fedakardı. İki kanatta oynayan Deniz Barış-Ümit Özat ise kademede mükemmele yakın oynadılar. 5- Evet, Rüştü Reçber eskisi gibi oluyor. Ama yine klasik güvensizlik hataları yaptı. En büyük hatası savunmanın sıkıştığı anlardaki geri pasları istememesiydi.
Antrenörlerin savaşı Maça ağırlığını koyan Otto Rehhagel'in futbol felsefesiydi. Alman antrenör Yunanistan'ı savunmada korkaklık sınırında tedbirli oynattı. Ersun Yanal da hücumda çılgınlık derecesinde risk aldı. Bir anlamda maç antrenörlerin savaşına döndü. İlk 45 dakikada organize hücum girişimlerimiz mükemmeldi ama gol vuruşlarında beceriksiz ve şansızdık. Özellikle Tekke-Karadeniz organizasyonunda Kahveci gol yapmalıydı. Bu hücumların dönüşünde iki kontratak yedik. Savunma pozisyon hatası yaptı ama Ümit Özat araya çok iyi girdi. İkinci 45 dakikada topa sahip olarak oynamaya başladık. Tekke'yi ileride bırakıp Belözoğlu-Karadeniz ikilisinin ortasına Kahveci'yi çektik. Olacak şey değil ama biz de savunma futbolunu ön plana aldık. Hatta Okan Buruk'u çıkarıp Hüseyin Cismir'i oyuna sokup savunmayı güçlendirdik. Sanki Türkiye'nin coach'ı Alman Rehhagel'di. Ama Yanal doğruyu yakaladı. Hamit Altıntop ve Serhat Akın'ı oyuna alıp Avrupa Şampiyonu'nu yenmek istedi. İki kontratak yakaladık, hele son anda Serhat Akın sağdan bindirme yapan Serkan Balcı'nın önüne topu bıraksa harika bir gece yaşayacaktık. Ne yaptın Serhat kardeş! MESAJ; 80 yıl sonra da olsa Türk-Yunan dostluğu imzalandı. Ulusal marşımız saygıyla dinlendi. Bu sporun zaferidir!
|