Rusya'nın gerisine düşmek...
TBMM'nin salı günü olağanüstü toplantısının açılışıyla birlikte gündeminde iki önemli konu var. Birincisi, birçok Batı Avrupa ülkesinden de modern hükümler taşıyan, hatta bazı ülkelerin temel alması öngörülen, ancak zina tartışmasıyla gölgelenen Türk Ceza Kanunu (TCK)... AKP'nin TCK Tasarısı'na eklenecek bir maddeyle zinaya ceza verilmesi ile ilgili konuda çıkış yolu arıyor. "Devletin yatak odasında ne işi var?" eleştirilerine de AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un yanıtı aynen şöyle oluyor: "TCK'nın bir başka maddesinde eşin istem dışı cinsel ilişkisi, yani tecavüzü söz konusu olursa şikayet halinde cezalandırılacağı belirtiliyor. Devlet bu maddede de yatak odasına mı giriyor?" AKP'nin bu konuda kafasının ne kadar karışık olduğu açıkça görülüyor. Zina ile ilgili çıkış yolu ararken, suçun oluşumu ve tanımında çelişkiye düşüyor. TCK'da zina suçu ile ilgili olarak AKP meseleyi tamamen Meclis'e bırakmış durumda. Öyle gözüküyor ki, tartışmayı sürdürüp, TCK'ya daha fazla gölge düşürme taraftarı da değil. TCK'nın olağanüstü toplantı döneminde çıkmasının ardından, ele alınmak istenen bir diğer kanun, milletvekillerinin son anda akademik kariyerleri ile ilgili madde ekledikleri ekonomik kararları içeren geniş kapsamlı değişikliklerle ilgili. AKP milletvekillerinin Genel Kurul'da son anda ekledikleri bu maddeyi Cumhurbaşkanı Sezer'in vetosu doğrultusunda kanun metninden çıkarıp, yasalaştırmak istiyor. Buna neden ise yeni yıl bütçesinin hazırlanırken yapılan bazı düzenlemelerin de bu kapsamlı tasarının içinde yer almış olması. Dolayısıyla, kanunu çıkararak 2005 bütçesini hazırlama kararlılığında.
Kamu Yönetim Yasası AKP hükümeti, 22 maddesi Sezer'in vetosuna uğrayan Kamu Yönetiminin Temel İlkeler ve Yeniden Yapılandırılması Hakkındaki Kanun'u da ekim ayında Meclis'ten geçirme niyetinde. Sezer'in, "tekil devlet" modeline aykırı bulduğu, federatif devlet yapısına gidişin önünü açacağı, idari vesayeti zayıflatacağı görüşüyle geri çevirdiği kanunla ilgili hazırlıklar başlamış. Aktarıldığına göre, Sezer'in de görüşleri doğrultusunda il idaresiyle ile ilgili maddeler metinden ayıklanacak. Hükümetin bu maddeyi metne koymadaki amacı, ilçelerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin bir başka kanun maddesinde benzer bir durumun bulunmasından kaynaklanmış. Yani, ilçelerde böyle bir uygulama söz konusu ise aynısını iller için de uygulayalım düşüncesinden hareket edilmiş. Bunun bir federatif devlet yapısına dönüşme kaygısı gözetilmemiş. Sonuç olarak Sezer'in veto gerekçesinde oldukça geniş yer verdiği bu madde yeni tasarıda metinde yer almayacak.
Türban maddesi Türbanın serbest kalmasını sağlayacağı kaygısına yol açan madde de yeniden düzenleniyor. Hükümetin etkin yetkilisi, Sezer'in vetosundaki bazı gerekçelerin, geleceğe dönük kaygılar dolayısıyla haklı olabileceğini kabul ediyor. Bununla birlikte bazı çekincelerinin de "aşırı" olduğunu vurguluyor ve şu soruyu yöneltiyor: "Kamu yönetiminde farklılaştırma istesek, bunu şu anki kanunlarla ve yönetimle yapma şansımız yok mu?" Kamu yönetimi reformunun bir gereklilik olduğu, Türkiye'nin bugünkü yapısı ile yönetilmesinin gittikçe zorlaştığı kabul gören gerçek. CHP'nin seçim bildirgesinde de kamu reformuna ihtiyaç duyulduğu açıkça kayda geçiriliyor. Bununla birlikte ulus devletlerde, en zor değişimin, değişime direniş olduğu gerçeğinin de göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Rusya'nın gerisinde Hükümetin de elinde bulunan "kamuda ülkelerin nasıl yönetildiğine ilişkin" uluslararası araştırmaya göre, Türkiye Rusya'nın gerisinde geliyor. Hatta, kamu yönetimi kötü yürütülen ülkelerin arasında yer alıyor. Kamu ile işi olan hemen herkesin yakınması da ortada duruyor. Bu gerçek göz önüne alınarak, AB uyum yasalarında da olduğu gibi kamu reformu da CHP ile uzlaşarak gerçekleştirilmeli. Üzerinde uzlaşma sağlanmadan çıkan reform niteliğindeki yasaların, daha sonra yaz boz tahtasına döndüğü gerçeği de görülmeli. AKP bunun için "ben yaptım oldu veya biz getirdik olacak" anlayışını, AB yasalarında olduğu gibi bir kenara bırakmalı.
|