| |
Sayın Başbakan!
Bu yazıyı bizzat sizin dikkatinize yazıyorum, çünkü siz bakanların da üstündesiniz. Hem idari hem de politik sorumluluk anlamında Her ne kadar, sizi Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiş değilsem de bu yazıyı yazma hakkını yine de kendimde görüyorum. SSK mali bir bataklıktır. 80 milyon liralık ilaca 300 milyon lira ödetilerek soyulup soğana çevrilmiştir. Hak sahipleri öldüğü halde yakınlarına ödenen maaş sayısı 400 binleri bulmaktadır. Bunların hepsi gerçek. Fakat 2003 yılındaki son yasal değişikliğin meydana getireceği muazzam sansasyona dikkatinizi çekmek isterim. İdare; hem ölen eşinden hem de ölen babasından dul aylığı alan binlerce kadını ve onlarla yaşayan binlerce yetimi, mağdur etmeye hazırlanıyor. Somut konuşalım: 60 yaşında bir kadın, ölen eşinden dolayı Emekli Sandığı'ndan aylık alıyor olsun. Aynı zamanda da, ölen babasının bağlı bulunduğu SSK'dan belirli bir aylık alıyor olsun... Böyle bir kadının, bu iki maaşı bir araya getirip geçimini temin etmekten başka şansı yoktur. Ve bu şans kendisine yasalarla verilmiştir. Yani hukuken müktesep haktır. Şimdi deniyor ki, bu maaşlardan birinden vazgeçeceksin!.. Sosyal güvenlik kurumlarını bir çatı altında toplamaya çalışırken, hak sahiplerini mağdur etmenin bir izahı olabilir mi? Dikkat ediniz, yasalarla hakedilmiş bir gelirin düşürülmesinden söz ediyoruz, lüks bir harcamadan vazgeçilmesinden değil... Dul kadınlanın elde ettikleri gelir, ancak asgari gelir düzeyidir, ele güne muhtaç olmamalarını sağlayan bir imkandır sadece ve ancak uçuruma yuvarlanmamak için tutunulmuş kırık bir daldır. Recep Tayyip Erdoğan, bu dalı keserek mi bütçeyi rahatlatacaktır? Son tutanağı elinden alınmış bir dul kadına, faiz dışı fazlayı anlatabilir misiniz sayın Başbakan? Türkiye'de bu kısıtlı olanaklarla karınca kaderince yaşayan binlerce kadın var. Kocalarının hatıralarıyla mazbut bir yaşam sürdüren binlerce kadının, muhtaç hale geldikleri için yeniden evlenmek zorunda kalabileceğini falan düşünün... Ele güne avuç açacaklarını düşünün... Çünkü, yaşamak için ister istemez bir çözüm düşüneceklerdir. Sizin, sosyal anlayışınız ve değer yargılarınız buna izin verir mi? Daha ziyade kıymet verdiğiniz dilden anlatacak olursak, "dul kadınların ve onların yetimlerinin geçimiyle oynamak" sanırım ne İslami ne de insani vicdana sığar. Sırf üç kuruşluk SSK maaşları kesildiği için, birçok dul kadının, nafaka sıkıntısı sebebiyle kendisine sakladığı mahremiyetini yeniden bir yabancıya açmak zorunda kalabileceğini düşünün, (evlenmek şeklinde) olsa bile!.. Dul ve yetimlerin çorba parasını kesmenin, onların kişiliklerinde yaratacağı ruhsal yıkımı düşünün... Politik istikbalinize değil, vicdanınıza sesleniyorum. Belediye aşevlerinin önündeki kuyrukları uzatacak bu değişikliğe sizin gönlünüz razı oluyor mu? Kaldı ki, iktidara, böyle bir vaadle talip olduğunuzu da anımsamıyorum. Lütfen talimat verin ve yakından takip edin. Bolu tüneline veya Adapazarı barajına hazinenin aktardığı milyonlarca dolar ile... Dul ve yetimlerden kesilip kasada kalacak parayı mukayese ettirin... Bunun vicdani ve sosyal hesabını size bırakıyorum. Teşekkür ederim.
|