Avea baskısı!
Şikayetçiyim. Avea Genel Müdürü Cahit Paksoy bana manevi baskı yapıyor! Hemen her gün aradığı yetmiyormuş gibi, geçen gün gazeteye geldi ve kolumdan tuttuğu gibi Bilişim Fuarı'na götürdü. 1.200 metrekarelik bir alana yayılmış Avea standını gezdirirken, başarıyla süren yükselme grafiğini vurguluyor ve bir yandan da rutinleşen şikayetini dile getiriyordu. "Yaptığınız her konuşmayı, her yeniliği okuyuculara duyuruyoruz" açıklamam onu kesmedi tabii. Tek bir noktaya kilitlenmiş "Aboneleri en ucuz biz konuşturuyoruz. Karşılaştırın ve sonuçları okuyucu ile paylaşın, lütfen" demeye devam ediyordu. Bunu nasıl yapacağız? Turkcell'in 20.9 milyon, Telsim'in 6 milyon, Avea'nın ise 5 milyon abonesi var. Her GSM operatörü, aboneleri için onlarca ve birbirinden farklı tarife geliştirmiş durumda. İşin içinden çıkmak zor. Abonelerin konuşma sıklığı, alışkanlıkları ve gelir düzeyleri farklı. Kimi aynı GSM şirketine ait numaralarla daha sık konuşuyor. Kimi daha çok, sabit hatta sonlanan arama yapıyor. Kimi karısını, kimi sevgilisini daha fazla arıyor. Kimi ise çocuğunu. Kimi abone telefonu sadece aranmak için taşıyor. Kimi ise sadece arıyor. GSM şirketleri neredeyse cep telefonunu sağ cebinde taşıyanlara farklı, sol cebinde taşıyanlara farklı bir tarife uygulayacak! Yani tek bir karşılaştırma yapmak, elma ile armutu toplamak ile eşdeğerde... Gerekçelerim, Paksoy'u ikna etmeye yetmiyor. Baktım kurtuluş yok, o an aklıma gelen teklifi yaptım: "Tamam. Kendi faturam üzerinden bir karşılaştırma yapacağım. Turkcell faturamı size gönderece- ğim. Ücretlendirme süreleri ve arama noktaları aynı kalmak üzere bir de siz tarifelendirin. Telsim'e de aynı teklifi yapacağım. Hatta bununla yetinmeyip, Turkcell'e başvurup, 'acaba sizin bir başka tarifelendirme sistemini seçmiş olsaydım, ödeyeceğim miktar farklı olur muydu' diye soracağım. Çıkan sonuçları da köşemden yayınlayacağım." Paksoy'un gözleri parladı "Bravo" dedi ama "Sonuçları yayınlamazsan, ilan verir, seni halka şikayet ederim" demeyi de ihmal etmedi. Paksoy'a inat Turkcell standına gittim. "Hadi gazeteye geri götüreyim, neredesin" diye aradığında ise keyifle "Turkcell standında kahve içiyorum. Beş dakika izin" diyerek damarına bastım. Tek umudum önerimi unutmasıydı. Ama yanılmışım. Ertesi sabah gönderdiği kurye gazetenin kapısında GSM faturamı almak için bekliyordu. Anlayacağınız Türkiye'nin en büyük reklam verenlerini kızdırabilecek bir çalışmayı yakında sizinle paylaşacağım. Tanrı beni korusun!
|