kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İrfan'ı oynarken çok şımardım
Çok şımardım

Tatlı hayat dizisinin 'İrfan'ı Celal Kadri Kınoğlu, geç yakaladığı şöhreti anlattı. Tatlı Hayat dizisindeki "İrfan" karakteriyle şöhreti yakalayan Celal Kadri Kınoğlu, 20 yıldır tiyatro oyuncusu. Kınoğlu "Haluk Bilginer'le oynadığım için mutluluktan geberiyorum!" diyor

***

İrfan'ı oynarken çok şımardım

Pek çok tiyatro oyununda rol almasına rağmen "Tatlı Hayat" dizisindeki "İrfan" karakteriyle ünlenen Celal Kadri Kınoğlu, alıştığımız şöhretlerden çok farklı. Popüler kültürü sevmeyen Kınoğlu'yla oyunculuğunu, geç gelen şöhreti ve yazarlığını konuştuk.

* 20 yıldır tiyatrocu olmanıza rağmen İrfan rolüyle tanındınız. Bu sizi şaşırttı mı?
Şaşırmadım. İnsanın üzerindeki yeni etkileri anlayabileceği ve onların üzerinden eski hayatına devam edebileceği bir bilinç, bir yaş var. Sanıyorum şöhretin kendisinden fazla, insana geleceği yaş önemli. Televizyonda yaptığımız iş çok renkli, çok canlı ama tiyatroya nazaran çok daha dar. Yansımasının bu kadar büyük olması ise beni benim hakkında değil, Türkiye hakkında düşündürür. Şöhret bence, aklı başında bir aktörün kendini şişirmesini değil Türkiye'de nelerin ne kadar alkışlanıyor olduğuna dair bir fikir sahibi olmasını sağlamalı.

* Şöhretin televizyonda oynadığınız bir karakterle gelmesi bir oyuncu olarak isyan etmenize neden olmuyor mu?
İsyan edecek olsam ne diye başlayayım? Zaten o isyan benim hayatımda 10-15 senedir vardı. Televizyonu hiç kabul etmedim. Bakın ne enteresan, hala da seyircisi olmadığım bir şey. "Bu aşağılık şey nasıl bu kadar etkiler insanları, bütün değerler kayıp mı oldu" tepkileri giderek azalıyor. Ben buna inanamıyorum.

* Bu tepkilerin azalması sizi üzüyor mu peki?
Umurumda değil aslında. Çünkü inanamamanın da bir son kullanma tarihi var. Bunlara duyduğum öfke geçmişte kaldı artık benim için. Şimdi düşünüyorum ve diyorum ki, böyleymiş. İnsanların sunulan şeyin karşısındaki pozisyonu bu. En kolay geleni otomatikman seçiyor.

* Televizyona ve popüler kültüre karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Tatlı Hayat'ta, bu kadar karşı olduğunuz bir hayatın içinde olmak pahasına sizi etkileyen ne oldu?
Zekice yazılmış bir senaryonun çok iyi bir adaptasyonu olması, oyuncu kadrosu ve bana sunulan işin toplam olarak bende uyandırdığı duygu. Bir de çok alttan; akrabalarımın, arkadaşlarımın, öğrencilerimin "Bir kere yap, bizim için yap" ısrarlarının yarattığı tepemdeki o hayalet. "Eee hadi" dedim, yapayım da kurtulayım. Aynı kişiler "Şimdi ne yapacaksın?" diye sormaya başladılar (gülüyor).

* Hayatınızı sorgulayarak yaşıyor gibisiniz...
İnsanın hayatını projelerle, işlerle doldurması değil; hayatını bir eser olarak düşünmesi, onun üzerinde çalışması, onu prova etmesi gerekiyor. Bunun için de sanattan yardım almak lazım. Televizyondaki reyting programları buna yardım etmez. Benim mutsuzluluğumu anlamama yetmez. O zaman ben büyük yazarlar isterim; Dostoyevski, Tenesse Williams, Slyvia Plath, Virginia Wolf isterim. Ben ne yapayım popstar'ı, ben Beethoven'ı duymak isterim.

* Bir komedi dizisinde oynuyorsunuz. Tiyatroda da komedi sık oynadığınız bir tür müydü?
Tiyatroda drama ağırlıklı bir aktördüm, daha ziyade facialar oynadım (gülüyor). Komedi de oldu tabii arada. Komediyi çok severim, tadını çıkarta çıkarta, rol müsaitse abarta abarta oynarım. Şımarmak... İrfan bana onu sağladı.

* Şımardınız yani?
Tabii canım çok şımardım. Haluk Bilginer'le oynadığım için mutluluktan geberiyorum mesela.

TELEVİZYON KORKUTUCU
* İrfan niye bu kadar sevildi sizce?
İnanarak, gerçekten rol yapmadan, çok masum ve samimi şekilde içtenlikle oynuyorum. Bu bir etkidir. Böyle oynandığında her rol gerçek olur. Gerçek etkiler. O gerçeğin birazcık çatlak olması, birazcık değişik olması, masum hali insanlara etkileyici geldi. Sır masumiyettedir.

* Televizyonda bir oyuncu seyircinin üstünde çok büyük etkiler bırakabiliyor, değil mi?
Evet, o zaman insan televizyondan korkuyor. Tiyatroya gelen insan, izlediğinin bir oyun olduğunu biliyor. Fakat biz televizyonda ne yapıyoruz onu bilmiyorum. Ama çok safiyane, çok enteresan tepkiler de aldım. Birkaçını hiç unutamıyorum. Mesela bir adam bir gün beni seyrederken gülmekten çek-yattan düşmüş. Böyle bir gülmeyi gözümde canlandırdığımda hakikaten mutlu oluyorum. Çünkü gülmek iki insan arasındaki en kısa mesafedir, derler. Aynı şeye gülen insanlar tam olarak aynı yerdedir.

* Picus Dergisi'nde de yazıyorsunuz. Hobi mi, merak mı?
Bunu, beni çok yakından tanıyan arkadaşlarım ortaya çıkardı. Kendimi bildim bileli birtakım defterlere ne düşündüğümü bilmek için, hatırlamak için bir şeyler yazıyorum.

* Yazmak dışında başka hobileriniz var mı?
Gerçek anlamda bir okuryazarım. Film çok severim, müziği çok çok severim. Şimdi elimde saksafonla zaman buldukça çalışıyorum. Her şey çekti de pop çekmedi beni... Popüler olanı, modayı kaçırdım ben. Herhalde kafamdaki tarihler ya da filmler o sırada başka yer ve zamanı gösterdiği için treni kaçırdım.

Eylem Bilgiç

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Phaselis sanat etkinliği
 Genç bilim kadınlarına destek
 Her şeye rağmen yaşamak güzel
 Bizim de yeraltı müzisyenlerimiz var
 En iyi 20 Kaleiçi adresi
 Miniklerin gizli bahçeleri değişiyor
 Sonbahar-kış modası eski sandıklarda saklı
 Makyaj Çantası
 Evlilik dışı çocuk yapabilirim
 Kentten bunalanlara Demirköy terapisi
 Camide namaz, cem evinde semah
 The Rasmus sizi bekliyor
 Yaz ortasında kültür satmak
 Sabiha Gökçen'in hasreti bitiyor
 Aladağlar'da doğayla buluşma
 Ajanslara güvenilmiyor
 İstanbul'dan Paris'e uzanan hanedanlık
 Her şey erkeğin kapasitesi kadar
 Kızılların varlığı tehlike altında
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Fotoğraflar iyi ama sen yoksun
Bildiğim kadarıyla...
AYŞEGÜL ALDİNÇ
Selülit problematiği
Selülit dediğin Şekerdir yediğin...
Ne zaman 'Gülben' desem köpeğim havlamaya başlıyor
Ne zaman 'Gülben' desem köpeğim havlamaya başlıyor
Savaş Ay'ın bu haftaki 'güzel'i Seren Serengil... Savaş Abi'sine...
İnternet kafede antrenman yapıyorlar
İnternet kafede antrenman yapıyorlar
Bilgisayar oyunlarının 'elektronik spor' olduğunu biliyor muydunuz?...
Yeni filmlerin hazırlıkları bitmek üzere
Yönetmenler 2005'te sinemaseverlerle buluşturacakları projelerini...
Yeşil devle sevgilisi
Yeşil dev dönüyor. İlk filmin sonunda, herkes onun tüm masallardaki...
Ağustos mehtabının keyfi Sunset'te çıkar
Yılın en güzel mehtabını bugün ve yarın yaşıyoruz. İstanbul'da mehtabın en...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.