kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Muharrem Sarikaya @ SABAH
 

17 Aralık sendromu

Ekonomiden siyasete, üst düzey bürokrat atamalarına kadar her şey aralık ayındaki AB Zirvesi'ne endekslenmiş durumda.
Başkente, tam anlamıyla 17 Aralık sendromu hakim...
AB Zirvesi'nden, Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerine, hükümetin beklediği gibi, en geç Mart 2005'te başlanması yönünde bir kararın çıkıp çıkmayacağını kimse bugünden kestiremiyor.
Zaten, 17 Aralık'ı bekleyenleri de fazla ilgilendirmiyor.
Sadece, AB zirvesinden beklentinin ötesinde bir karar çıkması halinde, bunun sorumluluğu üzerine yıkılmış "günah keçisi" olmak istemiyor.
AB Zirvesi'nden nasıl bir karar çıkacağına ilişkin Dışişleri Bakanlığı'ndaki beklentiye gelince..
Dışişleri, 6 Ekim'e, AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'na odaklanmış durumda.
Üç ihtimalli bir denklem ortaya konuyor:
1- Müzakerelerin başlaması için yakın bir tarih verilmesi ve bununla birlikte izlemenin yapılması.
2- Hem AB'yi, hem de Türkiye'yi rahatlatan orta yol bulunması.
3- AB Dönem Başkanı Hollanda'nın Uluslararası İlişkiler Danışma Konseyi'nin de önceki gün vurguladığı gibi, "Türkiye'ye bir dizi hedefin dayatılması ve bunun sonucunda müzakerelerin başlatılması..."
Ankara, son senaryoyu kabul edilemeyecek en kötü senaryo olarak nitelendiriyor.
Dışişleri Bakanlığı, 14 Eylül'de açılması planlanan Meclis'ten Türk Ceza Kanunu'nun da çıkması ile birlikte yapılması gereken başka bir ödevin bulunmadığının altını özellikle çiziyor.
Dolayısıyla, AB'nin tam üyelik müzakerelerini başlatmak için koyduğu Kopenhag kriterlerinin tam olarak yerine getirilmesi dışında başka bir ödevin kalmadığı anımsatılıyor.

"Zorla döndüremeyiz"

Buna ilave yeni hedefler getirmenin, "Maç yapılırken kural koymak" olacağı vurgulanıyor.
Son dönemde AB içinden geldiği belirtilen, "Kadın-erkek eşitliği" ve "Köye dönüş" konusunda adım atılması gerektiği yönündeki haberlere de itibar edilmiyor.
Buna neden; kadın-erkek eşitliğine ilişkin düzenlemenin Meclis'in açılışı ile birlikte çıkarılması planlanan Türk Ceza Kanunu ile getirilecek olması.
Köye dönüş konusunda ise Ankara "bu kriter olamaz" görüşünü dile getirirken, yapacağını yaptığı inancında.
Üst düzey bir diplomat, bu konuda şunları söyledi:
"350 bin kişi daha önce köylerinden bir şekilde uzaklaştırılmış. Bunun 100 bini, 70 bin Euro para harcanarak döndürüldü. Şehre yerleşmiş, okulun, hastanenin yanında ev tutmuş ve bir iş bulmuş adamı, 'haydi gel seni köyüne götüreceğiz' diyemezsiniz..."
Vurgu yaptığı bir konu daha var. Aktardığına göre, uluslararası veriler, "köyünden edilmiş kişilerin yüzde 25'inin geri dönmesini büyük başarı" kabul ediyor.
Bütün bunlara ve ekonomik tavizlere rağmen, AB Zirvesi'nden beklenenin ötesinde bir karar çıkarsa ne olur?
Olabilecek senaryo şöyle özetleniyor: "Demokratikleşme adımlarından vazgeçecek değil ya... AB ile siyasi, ekonomik ilişkiler ile Kıbrıs ve Gümrük Birliği meselesi biter. Türkiye kendisine yeni bir yol çizer..."

Verheugen geliyor

Bütün bunlar, Rusya Devlet Başkanı Putin 'in resmi ziyaretinin hemen ardından, 6 Eylül'de Ankara'ya gelecek olan AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen 'e de aktarılacak.
Hemen öncesinde de, 4-5 Eylül'de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül , her yıl düzenli yapılan ve "Gymnich Toplantıları" olarak isimlendirilen, AB dışişleri bakanlarının Amsterdam yakınlarındaki toplantısına katılacak.
Eylülün ilk yarısında da Dışişleri Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliği'nden bir heyet görüşmelerde bulunmak üzere Brüksel'e gidecek.
3 Ekim'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , "Yılın Avrupalısı" ödülünü Almanya Başbakanı Schröder 'in elinden alacak.
Ankara'daki gerçekçi beklentiye gelince: "Öyle bir formül bulunur ki; Türkiye'ye soğuk olan AB ülkeleri kendi halkını, müzakerenin belirli şartlarla başlayacağına ikna eder, biz de bunların şart değil, olması gereken izleme süreci olduğunu anlatırız..."
Özetle Dışişleri Bakanlığı, "ihtiyatlı iyimserlik içinde" , 6 Ekim'deki İlerleme Raporu'nu görmek istiyor.
Siyaset ise 17 Aralık'a kilitlenmiş bekliyor...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Telefon dinlemeye yeni düzen   / 25-08-2004
 Şener: Babam da benzer kazada öldü   / 13-08-2004
 El Zerkavi'den gelen mesaj   / 11-08-2004
 Merkezde umutsuz arayışlar   / 10-08-2004
 AB'ye petrol baskısı   / 08-08-2004
 Mutfakta biri mi var?   / 06-08-2004
 Kadrolaşma virajındaki kaza   / 04-08-2004
 Kuruşun hesabını yapanlar   / 30-07-2004
 Denizle barışmak   / 28-07-2004
 Demokratik aile örgütü   / 27-07-2004
ERDAL ŞAFAK
Cin çarpmasına dikkat
Ankara'da kime "Ne var ne yok"...
MUHARREM SARIKAYA
17 Aralık sendromu
Ekonomiden siyasete, üst düzey...
YAVUZ DONAT
Sıcağı, sıcağına
Allah rahmet eylesin, eski bakanlardan...
Ege'nin sesi tarihin tanığı
Türkiye'nin en eski, en köklü gazetesi Yeni Asır 110. yaşını tüm...
Elif için ilk adım atıldı
Daha doğmadan çağın vebası AIDS'le tanışan Elif'i dün kendisine iki...
Yanıyoruz yardım edin, su gönderin
Yanıyoruz yardım edin, su gönderin
Antalya'da orman yangınını söndürme çalışmaları sırasında birden ters...
Camideki 4 bin kişinin üstüne havan saldırısı
Camideki 4 bin kişinin üstüne havan saldırısı
Şii lider Es Sadr'ın milislerinin, Necef'teki Hz. Ali Türbesi'ni ele...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.