kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Şans, kader, kısmet

Dış ticaret açığının kaygı verici oranlara yükselmesi ile gerilenlerin yeni bunalım beklentisi piyasaların altını oyabilecek bir canavara dönüşebilir mi?
Şartların canavar üretecek kadar bozulup bozulmadığı, piyasa depremi yaşamaya müstahak hale gelip gelmediğimiz önemli değil. Önemli olan, bizi ne yöne sürükleyeceğini asla kestiremeyeceğimiz 'görünmez' etkenin dileği.
Hayat bu.. Bazen hiç gerekmez iken piyasalar allak bullak olur.. Bazen de kaçınılmaz olduğu halde bir şeyler imdada yetişir.. Kimileri buna kısmet, kimileri gavurcası ile şans, kimileri de keramet veya ilahi yardım diyebilir.

***

Napolyon'a atfedilen bir söylence hemen her iş ve oluşa katılan 'görünmez' etkenle ilgili bir darb-ı mesel sayılır:
İmparatora genç bir teğmeni överler:
- Efendim bu topçu teğmen müthiş yetenekli bir asker.. Şöyle iyi, böyle mükemmel, (Napolyon'un gençliğindeki gibi) hasılı dört dörtlük bir subay..
İmparator'un cevabı, aslında büyük zaferler ve büyük yenilgilerle feleğin bin bir çemberinden geçmiş 'büyük adam'ın bilge yanını özetler:
- Boş verin yeteneklerini, şanslı biri mi, onu söyleyin..
Bir kavram olarak 'şans'a yüklenen bu anlam onu 'Tanrı' yapmakla eş.. İsteyen 'şans, kader, kısmet' desin, isteyen 'Tanrı'nın elidir' desin, özde vurgulanan aynı 'görünmez' etkendir..
O görünmez etken Taffarel'e göre UEFA finalinde Henri'nin iki metreden kafa vuruşuna yaylanan 'Tanrı'nın eli'dir..
Yalnız; böyle bakmak dinle değil, kişinin ruh hali ile ilgili..
Nitekim Hıristiyan Taffarel böyle söylerken o zamanlar cuma namazı kaçırmayan bizim İmparator Fatih Terim ise Napolyon'dan büyük konuşmuş, 'futbolda şans yoktur, onu siz yaratırsınız' şeklindeki ifadesi ile bir bakıma 'Tanrı'yı insan yaratır' demişti. (Sonra da ikinci Galatasaray macerasında 'kötü şans' onu tüketmişti..)
Esasen bu muamma hayatın ta kendisi.. İnsanoğlu dünyaya geleli beri çözülmedi, bundan sonra da çözülmeyecek; iman ve inkar hep var olacak..
'Görünmez' etken böyle dilemiş.. Ekonominin gidişi ile ilgili şüphesi olanlar da, olmayanlar da aslında içten içe hissediyorlar ki asıl belirleyen güç 'görünmez' etkendir.. Bu böyle olduğu için ekonomik bunalımları komplo teorileriyle açıklamak da makul görünebiliyor, kısmetsizliğe yormak da.. En Ortodoks piyasa mümini bile ekonomide her şeye bilimsel açıklama getiremiyor..
Onun için şu an makro ekonomik verilerin olumlu görünüşüne karşılık piyasalarda sağlıklı bir canlanma hissedilmemesi esrarını (?!) koruyor..
Dış ticaret açığı bu oranlara yükseldiğinde hep devalüasyon yaşamış bir ülke şimdi neden aynı uygulamaya gitmiyor?
Sadece sahillerimizi dolduran gezginci sayısındaki patlama mı bütün yaraları kapatacak?
Bir gerçek var ki, Erdoğan'dan devrim bekleyen sevenleri artık eskisi kadar iyimser değiller ama umutsuzluk da yaşamıyorlar. İnatçı bir güvenle işlerin kötüye gitmeyeceğine inanıyorlar.
Hem de Erdoğan'ın önceki iktidarlara çok ters bir ekonomik çizgi izleyemeyeceğini artık anladıkları halde..
Hasılı Erdoğan-severler düne kadarki iktidarlara 'Türkiye'yi IMF'ye sattılar' diye küfrederken şimdi aynı sarmala girenleri kınamıyorlar bile!
Neden? Sadece Erdoğan'ın kısmetine mi güveniyorlar?
Elbette hayır! 'Ötekilerden ne gördük, batacaksak varsın Erdoğan'la batalım' diyorlar ki, işin püf noktası da burada.
Ötekilerden çok farklı olmadığı halde niçin Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oy oranına yaklaşabilen bir siyasi oluşum yok?
İşin sırrı, 'halka yakın duruş' bakımından Erdoğan'ın hala rakipsiz görünmesidir. Bu öyle bir sır ki, kaçınılmaz bir ekonomik bunalımı bile durdurabilir..

***

Merhum Necip Fazıl'ın hikmetine çarpıldığı eski bir söylenti var:
Osmanlı'nın son demleri.. Büyük zaferle sonuçlanan bir savaş aslında bozgunla başlamış.. Birlikler müthiş telaş içinde geri çekiliyor..
Derken bir çalılığın arkasında doğal 'büyük hacet'i ile meşgul olan subay, kaçan askerlerin kendisini görmemesi için 'ileri' diye birkaç kez bağırıyor.. Dönüş o dönüş! Askerler taktik icabı geri çekildiklerini, hücum zamanının geldiğini düşünerek tekrar düşmana yöneliyorlar.. Böyle bir hamle ile kocaman zafer gerçekleşiyor..
Olayların içindeki 'görünmeyen' etken dilerse basit bir 'hacet'ten büyük bir zafer bile doğabilir..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bakü ile ortak türkü   / 23-08-2004
 Raylara inat lastikli tabut   / 20-08-2004
 Kara başörtü ile AK bikini   / 19-08-2004
 Pisliği sabun etmek   / 17-08-2004
 Varlıkları yokluklarından beter   / 16-08-2004
 PKK ne yapacağını biliyor, ya siz?   / 13-08-2004
 Taziyenin püskülleri   / 12-08-2004
 AB'den sonsuz keşişleme   / 10-08-2004
 Çanakkale ve Milliyet'sizlik özlemi   / 09-08-2004
 El bombası ile atom   / 06-08-2004
ÖMER LÜTFİ METE
Şans, kader, kısmet
Dış ticaret açığının kaygı verici...
UMUR TALU
Kudretin adaleti
Mesele yine "arızi" olarak...
YAVUZ DONAT
Derin hesaplaşma
Pazartesi saat 11.30... TBMM Dış...
Mağdur mu, zanlı mı?
Mazı Dağı'nda meydana gelen kurşunlama olayı esrarını koruyor. Olayda...
Kaderine ölüm ilanıyla isyan
Nazan Arda 4'ünde yetim kaldı. 43'ünde meme kanseri oldu. İnadını 12...
Savaş tarihi karartıyor
Savaş tarihi karartıyor
Saygın haber dergisi Newsweek üç büyük dinin kitaplarında ve...
Çocuklar eğitimde kadınlar yönetimde
Çocuklar eğitimde kadınlar yönetimde
Düzce, Diyarbakır, Kocaeli, Mardin ve İstanbul başta olmak üzere 15...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.