Hayatın İçinde
Amanın bu ne kalabalık...AKM (Atatürk Kültür Merkezi), AKM olalı böyle izdiham görmüş müdür? Yarım saatte bir Hezarfen Havaalanı'na otobüs kalkıyor. Pasaport kuyruğu gibi bekle bekle sıra gelmiyor. İ.E.T.T. vermiş hizmeti de(!) üst üste, havasız, çadırlar, çantalar kucakta bir saat yol... Siz düşünün yanii. Şoförün Karadeniz türküleri de cabası. Türkü'n Coke yolcusu kalmasııın! Heyecanlıyız tabii. Çok patırtı koptu, e babalar da sahne alacak. Bakalım Müzik Kasabası ne ayak. Yaklaştık... Hah! Buyrun alternatif sahne; "Türk, festivale festival demez, kapıda köfteci baba olmayınca." Biberler, soğanlar kıyılmış, ekmek ısınmakta...
KİMSE BENİ ARAMADI
Karşılama komitesi, biraz karşılayamadı. Sabah sabah afyonları patlamamış herhalde. "Sağdaki girişe yürüyün, hani şu tente var ya..." Şu tenteye tam kavuşmuşken bilir kişi "Yooo, yo yooo siz taaa arkadaki tente var ya oraya şeetçeksiniz..." Şu tenteden, taaa arkadaki tenteye sürülürken barış, müzik ve eğlence ruhumuzu kaybetmiyoruz. Yarım saatte girelim, başka ihsan istemem. Kargo var Kar-go. Bak Koray'ın bir saç atışını kaçırayım Çıngar'n Coke yaratmaz mıyım. O kadar sıkı güvenlik önlemlerinde beni aramadılar. Kaynadık galiba. Spreyli, şişede deodorant yasak. Dışarısı parfümeriye döndü. Ama haklılar. Günlerdir yasaklar, lazımlar listeleri açıklanıyor. "Ölürüm de pembe bileklik takmam!" dedi yandaki maçomtrak adam. "Yahu nolur ki, gün metroseksüelin günü takıl yaa!" "Ben totoş muyum?" "Haydaaa..."
ZENCEFİL'DEN MANAVA...
Ve Müzik Kasabası'na girdim Vay bee, iyi iş!.. 300 dönümlük alana kurulmuş kasaba budur!.. Miyop gözümle tabelaları kesiyorum. WC, kamp alanı, yiyecek... detay için broşüre bakalım bari. Rasta, tarot, lunapark, Kamikaze, alışveriş, internet, saç bakım, Mc Donald's (olleyy). Önce Kargo konseri. "Aşkın anahtarııı şairin elinde, suçun anahtarııı şa-i-riinn..." diye çığırırken Koray... En kıskandığım kadın Öykü Serter. "Kalbimin anahtarı Koray'ın elinde yani." Kargo'yu takiben yapacak şey gani. Hadi tıkınmaya, aç festivalci dolanamaz. Ot merkezli vejetaryenlerin mutfağı Zencefil'den tutun da manava kadar yok yok... Şen Manav'da abi sıcaktan karpuza abanmış "Rak neyin anlamam yeğenim, karpuzum suludur ama..."
FAL'N KAHVE TAVAN YAPTI
Big Mac mönü işimizi görür. Ne yapsak? Müzik Kasaba'sı Çarşısı'na baksak. Ooo tam Beyoğlu vaziyeti yaratılmış. CD, tişört, takı, şapka, kemer... Atlas Pasajı kıvamı ıvır zıvır. Aaa o da ne? Duy da inanma. Çarşı'da mini kafe kurulmuş (ki kafesiz biz bir hiçiz). Türk kahvesi hüpletene, tarot ya da kahve falı gümletiyorlar. Fal olayı yakaladı mı, es geçemeyenlerdenim. Dee yanımdaki abi görülecek manzaraydı. Hasbelkader düşmüş, "E baktırayım barii" demiş. Ahsen Abla bakıyor, abi sararıyor. Bitti abim bitti. Bozulmuş falcıya, çok bilmiş çünkü. Bu da bu model. Az sonra fal'n kahve tavan yaptı. Amma meraklıymışız be usta? (diyene bak). Bu arada Athena süperdi. İki günde güneşin  altında atlet yanığı sahibi oldum ya. Athena Gökhan benden beter. Kendisine sempatim büyük, öperim. Bu arada şapkayı unutanlara tek derste eşarptan bere yapma öğretilir. 'Çadır kızlardan' kaptım. Şimdi eşarbı dört ucundan ayrı ayrı düğümleyeceksin. Ortası da boş kalacak. Bitti gitti. Beresiz çıkmayın abi! Aaa Mercan Dede yani Arkın Allen imza verecekmiş. E alalıımm. Ya çok tatlı adam yaa. Üstelik benim kartıma Ayşe Dost'a yazıp, kalp bile çizdi. Bu arada ömrümde içmediğim kadar diet cola içiyorum. Öğğ geldi gelecek, namussuz pek lezzetli soğuk soğuk. Elidor saç bakım merkezi kurmuş. Yıkama, fön, geçici boya, saça nazar boncuğu takma falan. Elidor festivalin en favori merkeziydi. Yahuu biz de nasiplensek. Ne gezeer Pembe Elidor Kadın'ın elinde bin sayfa liste. Masaj haberi çabuk yayılır. Dove tırında masaj koltukları varmış. Anketi dolduran masajı kapıyor. Anketör ne sorsa cevabım "Dove" (yalan). Vücut losyonu, deodorant, şampuan... Masaja giden her yol mubahtır. Riski göze alamayız! Dove Kadın birşeyler anlatıyor... Motora bağlamış; kremler, ciltler, nemin önemi... Menfaatçi kısmı bön bön bakıyor. Tabii canım nem çok mühim hadise. Ohh koltuğa gel şekerim. Tırrr tırrr...
HER TARZ VARDI
Reggae müzik bizi bozar. Grammy ödüllü Sly& Robbie Taxigang'i tebrik ederiz ayrı... Ve fakat Rock'n Coke'da kimlik sorunu vardı. Tamam eğlendik, çocuklar gibi şendik falan fıstık ama festivalin belli bir kimliği, tarzı yoktu. Dolgu topuklu ablalar, keten gömlekli abiler, arabeskçiler, hippiler, veletler, afro kafalar, purocular, türbanlılar... Haa 'Amacımız geniş kitlelere seslenmektir' derlerse. Tıss susarız icabında. O zaman Mix'n Coke Festivali daha uygun düşer hani. Akşamüstü bir ara çay bahçesi havası esti. Çimlerde teyzeler, torunlarıyla şekli. Top oynadılar, kolalarını içtiler.
BENCE EN İYİSİ MFÖ'YDÜ
Alternatif sahne yedi bin kişilikmiş. Underground müzik performansları vardı. Şu underground muhabbetinin de son dönemlerde tadı kaçtı. Müziğe değil kopmaya, uçmaya geliyor millet. Sıkı bir ter kokusu, üstü saten gömlekli, saç yana taralı bir sarkıntıdan "Eyleniyon mu?" gelince, "Yok anam ben uzuyom" deyip tüydüm. Milletin elinde votkalar, zıppada zıp. Bura da Tech'n votka. Festivalin en iyi performansı bana göre Mazhar Fuat Özkan'dı. Ne kadar seyirci varsa hepsinin sahne önüne yığıldığı nerdeyse tek konserdi. Babalar çok iyiler yaa. Hele Mazhar Alanson'un hayran olduğu Iggy Pop'un taklidini yapması süperdi. Ardından efsane Iggy sahne aldı. Adı üstünde efsane büyükbaba işte. Ama günün sonunda herkesin ortak fikri "M.F.Ö. en iyisiydi, süpperrrdi!.." İ.E.T.T. otobüsleriyle dönerken; yorgun, yanık omuzlu, leş gibi beden... Arkadan sesler "Demir Demirkan, Mor ve Ötesi olacaktı yaa!", "Rasmus için İzmir'den geldim beenn...", "Abi bak, DJ'lik'te geçişler çok önemli..."
AYŞE ÖZYILMAZEL
|
