kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İlker Sarier @ SABAH
Fax:
0212 354 34 69
 
Üç altın heykel
T.K. Sendromu
Redaksiyon

Üç altın heykel

İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günler, bayramlarda ilginç armağanlar göndererek birbirlerine zeka gösterilerinde bulunmaktan hoşlanırlardı.
Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en ünlü heykeltraşını huzuruna çağırdı. Birer karış yüksekliğinde, birbirinin tıpatıp aynısı altından üç insan heykeli yapmasını istedi.
Üç heykel de birbirinden farklı olacaktı aslında ama bu farkı sadece ikisi bilecekti. Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülkenin hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konulmuştu.
Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar mektubunda:
"Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir ama içlerinden biri diğerlerinden daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver."
Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel de Gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler. Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu.
Sonunda, hükümdarın fazla isyankar olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı. Başka çaresi kalmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi. Sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi. Teli, birinci heykelin kulağından soktu, tel ağızdan çıktı.
İkinci heykele de aynısını yaptı, tel bu kez diğer kulaktan çıktı.
Üçüncü heykele de tel kulaktan girdi ama hiçbir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabileceği kadar bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu.
Hükümdar, heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabını yazdı:
"Kulağından gireni ağzından çıkaran insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulaktan çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yıllardır bugünü beklemekteydim   / 19-08-2004
 Çeşme kimindir?   / 17-08-2004
 Beş Ders   / 15-08-2004
 Tıkır tıkır gitmiyor   / 14-08-2004
 Tabuttan kalkarım Sayın Baydemir!   / 12-08-2004
 Devlet simitçisi   / 10-08-2004
 Bir iyilik yap   / 08-08-2004
 Bir eşşeklik ettik işte!   / 06-08-2004
 Üç altın heykel   / 05-08-2004
 Kaset olayının toplumsal ruhu   / 04-08-2004
İLKER SARIER
Çakıcı detarjan mı?
Gazetecilik bir yönüyle de...
ALİ SAYDAM
Roche 5 ay önce sürüden kopmuş
Tekrarlamakta yarar var.
Hiç tavsiye etmem
Sarıyer'de aşırı hız yapan basketbolcu Hasan Özkan otomobilinin...
Variller bomba gibi patladı
İstanbul İkitelli Organize Sanayi Sitesi'nde bulunan İdeal...
IMKB
E: 19,286 D:% 0.51
DOLAR
S: 1,477,000 D:% 0.54
EURO
S: 1,816,000 D:% 0.06
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.