kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Saydam @ SABAH
 
Vardır elbet bir bildikleri...
Bir taşla dört kuş!
Bana yazıklar olsun!
Karalar bağlamaya gerek yok!
Hem duygusal hem satıcı
Ben anne olamıyorum

Bana yazıklar olsun!

Tamer Ağabey'imin arkasında değilim! Vallahi değilim! Billahi değilim! Bunu niye böyle söylüyorum anlatayım...
Geçen haftaki Karadağlı yazısından sonra dört mesaj aldım. 4 kişi mesaj göndermeye cesaret etmişse, en az 400 kişi aynı şekilde düşünmüş demektir. Örneğin, Çiğdem Çinici hanım, "Yazıklar olsun size" demiş, "Dün gazeteyi elime aldığımda inanın utandım. Sizin ar damarınız çatlamış.
Bir gün muhakkak yaptığınızın yanlış olduğunu anlayacaksınız!" Yaptığım şeyin yanlış olduğunu çoktan anladım Çiğdem hanım. Mühendis Erman Temel Bey'in gönderdiği e-posta o kadar zehir zıkkım değil, ama o da beni ayıplamış, Karadağ'ın rezilliğine ortak oldum diye...
Sedef Orman kardeşim de mesaj yollamış. "Arkadaşlarla iddiaya girdik" diyor. "Ciddi misin, dalga mı geçiyorsun?" Allahtan Sedef, yazdıklarımın şaka olduğunu savunmuş iddiada. Tersi olsaydı, harakiri vakti geldi diye düşünecektim... Engin Noyan kardeşimin henüz hidayete ermediği, iletişimle uğraştığı günlerdi. Aklına taktığı bir fikir vardı Engin'in: İşi tersinden anlatmak. Örneğin, "Geri zekalıysanız bu ürünü almayın!" şeklinde bir kampanya yapmak gibi. Biz de karşı çıkardık: "Oğlum böyle numaraları bizim halkımız yemez. O ürünü alma, diyoruz zanneder! Gerçekten de almaz." Engin bir türlü kabullenmek istemez, yine de risk büyük olduğu için sesini çıkarmazdı. Engin'in ne kadar haksız olduğunu geçen hafta bir kez daha anladım. Yazı baştan sona Karadağlı'yı över gibi yazılmış, ama içten içe yermekten başka bir şey yapmıyordu. İşte zurnanın zırt dediği yer de burasıydı. Şu "içten içe" meselesi bizim milletle pek buluşmuyordu. Anglo Sakson kültüründen yetişmelerin 'Double take' dedikleri, divan edebiyatımızın ise 'cinas' diye karşıladığı, 'överken dövme tekniğini' bir daha kullanırsam elim kırılsın.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Karadağlı peşimi bırakmıyor   / 15-08-2004
 Vardır elbet bir bildikleri...   / 08-08-2004
 Ben de Tamer Ağabeyimin arkasındayım!   / 01-08-2004
 Japonlar bu durumda intihar ediyorlar!   / 25-07-2004
 Ben de seni seviyorum İlhan Ağabey   / 18-07-2004
 Ya bileceksin, ya da güveneceksin...   / 11-07-2004
 İyi ki varsın sevgili dostum   / 04-07-2004
 Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla!   / 27-06-2004
 Durduk yerde kriz yaratmaya ne gerek var?   / 20-06-2004
 İstanbul mafyanın başkenti mi, uluslararası cazibe merkezi mi?   / 13-06-2004
İLKER SARIER
Çakıcı detarjan mı?
Gazetecilik bir yönüyle de...
ALİ SAYDAM
Roche 5 ay önce sürüden kopmuş
Tekrarlamakta yarar var.
Hiç tavsiye etmem
Sarıyer'de aşırı hız yapan basketbolcu Hasan Özkan otomobilinin...
Variller bomba gibi patladı
İstanbul İkitelli Organize Sanayi Sitesi'nde bulunan İdeal...
IMKB
E: 19,286 D:% 0.51
DOLAR
S: 1,477,000 D:% 0.54
EURO
S: 1,816,000 D:% 0.06
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.