kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Sorunları çözmek mi, uyutmak mı daha doğrudur?
Kim bıraktı bunu?
Bill Gates ve Volkswagen atışması

Sorunları çözmek mi, uyutmak mı daha doğrudur?

Kavga sahnelerinde, kötü adamlar dövmek için saldırınca, "Erkekseniz birer birer gelin" demez mi film kahramanı?
Bizim durumumuz da bunun gibi şimdi.
Bütün tatsızlıklar veya aksaklıklar, bir anda ve bir arada saldırdı gündemimize.
Hızlı trenin, ölümlü bir kaza sonucu "Acele Tren" olduğunu anladık.
Tam bunun sorumlularını ararken, ulusal onurumuzun öğesi haline gelen milli atletimiz Süreyya'nın adı doping skandalına karıştı.
Derken İstanbul'daki çarpık yapılanmanın sonuçları, son yağmurla bir kez daha vurdu kentlileri.
Bu sırada "Yargıtay-MİT-Çakıcı" arasındaki ilişkiler de ses bantları ile, ayyuka çıkarak kamuoyu vicdanını sızlatmaya devam ediyordu.
Acaba toplum ve devlet, aynı anda birden fazla sorunu algılayıp, bunların üzerine gidecek ve çözüm üretecek kadar gelişmiş mi?
Bütün mesele bu.
Ne yazık ki şimdiye kadar böyle olmadı bu.
Hep tek konulu gündemlere takıldık. En son gündeme gelen konular, eskilerini "Kriz Stoku"na itti.
Yanlış yerleşmeler, her yağmurda hatırlandı.
Devlet görevlilerinin karanlık ilişkileri, ancak kazalar olduğu zaman akla geldi.
Kazalar olmadan, altyapıdaki aksaklıkların üzerine gidilmedi.
Sorumlu arandığı zaman, o andaki yöneticiler genellikle "Yarım yüzyılın hesabını bizden mi soruyorsunuz" diye suçu geçmişe attılar.
Hukuksuzluğun acısını en fazla çekmiş kişiler, eğer o anda yönetimdeyseler, açığa çıkan hukuksuzlukları "Devletin rutin dışı işleri olur" diye savundular.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve partilileri, kendilerini hep, "Biz eskilerden farklıyız" diye sunuyorlar.
Onlara temelden ve ideolojik açıdan karşı olanlar ise, "Bunların farkı eşlerinin başörtülü olması" diye hafife alıyor bu iddiayı.
Şimdi bu karşıtların ağzını kapatmak ve AK Parti iktidarının gerçekten eski iktidarlardan farklı olduğunu kanıtlamak için, emsalsiz bir fırsat doğmuş durumda.
Örneğin artık örtülmesi mümkün olmayan ve hem Yargıtay'ı, hem MİT'i şaibelere bulayan skandalın üzerine gerçekten gidilip, kamuoyunu tatmin edecek bir berraklığa varılabilecek mi?
Yoksa geçmişteki gibi toplum "Olur böyle şeyler" demek alışkanlığını sürdürerek, işin uyutulmasını tevekkülle mi izleyecek?
Açıkçası, Hızlı Tren Faciası'nda AK Parti iktidarı, geçmiş iktidarlardan farklı davranmadı. Sorumlu arayışlarını, muhalefetin ve karşıt görüşlerin, "Siyasi rant arayışı olarak" niteledi.
Yakın geçmişteki problemli konular toplumu ve siyaseti gerdiği zaman da, AK Parti iktidarı, çözümü değil, gündemden kaçmayı denemişti. Üniversite Reformu veya Kamu Yönetimi Reformu bunlara örnek olarak verilebilir.
Ama aynı iktidarın kararlılık ve direnç içinde Kıbrıs Sorunu'nun nasıl üzerine gittiğini de hatırlıyoruz.
Gerçekten toplumdaki "Yargıya ve Devlet'e güven" duygusunu sarsan son gelişmelerin üzerine kararlılıkla gidilebilirse, "Derin Devlet" benzeri mitosların da sona ermesi sağlanabilir.
Yani AK Parti'nin gerçek sınavı başlamaktadır.
Gündemden kaçıp, yeni krizlerin eskilerini unutturmasını beklemenin sonu yoktur.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Sorunları çözmek mi, uyutmak mı daha doğrudur?   / 20-08-2004
 Dalan çıtayı yükseltti, Topbaş'tan rekor bekliyoruz   / 19-08-2004
 Hindistan'da Muson'u bekler gibiydik   / 18-08-2004
 Demek yabancılar Türkiye'nin yarınına güveniyor   / 17-08-2004
 Herkes eşittir, bazıları daha fazla eşittir...   / 16-08-2004
 Eylülde Türkiye beste yarışmasını konuşacak...   / 15-08-2004
 Eleştiriye karşı umursamazlık, siyasi bir hastalıktır   / 14-08-2004
 Tren olmasaydı siyasi tarih durgunlaşırdı   / 13-08-2004
 Emre Aköz "yetkili ağız" bulmuş sonunda   / 12-08-2004
 "Ah bir Paris'e gitsem" diyen yazarın hikayesi...   / 11-08-2004
ERDAL ŞAFAK
PKK'nın infaz listeleri
PKK/Kadek saflarında kıyamet...
YAVUZ DONAT
Derin sessizlik
Yüksek yargıdaki son durumu "dört...
Altyapı dayanmadı
Bodrum'un en sosyetik beach'i Türkbükü Maki Otel'den yayılan kokular...
'Tanrı Dağları' bu kez affetmedi
Geçen yıl ayak parmakları donduğu için tırmanışını erteleyen Hakan...
Hastane mikrobuna 350 milyarlık dava
Hastane mikrobuna 350 milyarlık dava
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un yeğeni Pelin Coşkun, kapalı...
Genelkurmay'ın flamingo jesti
Genelkurmay'ın flamingo jesti
Hava Kuvvetleri Komutanlığı, İzmir Kuş Cenneti'ndeki 221 çeşit kuş...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.