kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Siyam ikizlerinin kaderi

Türkiye ve Fransa, adeta tek yumurta ikizleri gibi. Hatta daha da ileri gidip, siyam ikizlerine bile benzetebiliriz. İdari yapıları aynı, kaygıları aynı (bölücülük, laiklik) , kamusal alan tanımları aynı, kutsal değerleri aynı (devletin bölünmez bütünlüğü, üniter yapısı), anayasaları büyük ölçüde aynı, bürokrasileri aynı...
Bu "tasa ortaklığı" şaşırtıcı değil. Çünkü Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinin ilk dinamoları olan Jön Türkler, Fransız değer yargılarıyla koşullandılar.
Üstelik Fransa'da bulundukları yıllar, ırmağın yatağının değiştiği döneme denk geldi: Ulus devlet sürecinin tamamlandığı, Fransa'da 1908'de Kilise'nin kamusal alandan çekilmesiyle noktalanacak laiklik tartışmalarının alıp yürüdüğü, Pozitivist düşüncenin ağırlığını hissettirdiği yıllar.
Hani şu merkeziyetçi, otoriter düzen öngören, bireyi toplum içinde eriten, "İnsanların hakları değil, topluma görevleri vardır" diyen düşünce akımı.
2'nci Abdülhamit'ten sonra Jön Türkler'le birlikte bu düşünceler, bu anlayış da İstanbul'a geldi. İttihat-Terakki yönetimini biçimlendirdi, Meclis-i Mebusan'a hakim oldu, oradaki milletvekilleriyle ilk TBMM'ye geçti, 1924 Anayasası'na girdi, eğitim sistemiyle tüm kuşakların kafalarına kazındı, 1961 ve 1982 Anayasaları'nda egemenliğini korudu.
Farklı düşünen yok muydu? Olmaz mı; alın size o dönemden bir tartışma...

Sabahattin'den bugüne

Prens Sabahattin, Jön Türkler'in en liberal grubunun lideriydi. Annesi 2'nci Abdülhamit'in kızkardeşi Seniha Sultan'dı. Sabahattin, Osmanlı'da ademi merkeziyetçilik (yetkinin yerel yönetimlere devri) fikrini ilk ortaya atan ve teorisini geliştiren kişiydi. Şöyle diyordu:
"Yönetim zaaflığının asıl nedeni, kamucu yapıda yatıyor. Kurtuluş adem-i merkeziyetçilikle mümkün olabilir. Adem-i merkeziyet, vergi veren, kanlarını vatan uğruna feda eden ahalinin, vergilerin nereye harcandığını öğrenmelerine imkan verecek teftiş hakkı demektir. Bu sistemde vergilerin toplanması, belediye hizmetleri ve adli hizmetler yerel kurumlarca yerine getirilecek, kişisel ve yerel girişimcilik desteklenecektir."
Sabahattin'in bu görüşleri 4-9 Şubat 1902'de Paris'te toplanan 1'inci Jön Türk Kongresi'nde tartışıldı. Karşısında merkeziyetçi Ahmet Rıza Bey grubu vardı.
Sabahattin'in "Sorun siyasal değil toplumsal; çözüm için önce toplum yapısının dönüştürülmesi gerekir" görüşlerine Ahmet Rıza "Sorun toplumsal değil siyasaldır; çözüm de yukarıdan gerçekleşecek rejim değişikliğidir" teziyle karşı çıktı ve çoğunluğu yanına çekti.

Sadece kişiler değişti

Kamu Yönetimi Reformu'yla ilgili Sezer'in veto gerekçelerine, CHP'nin itirazlarına bakın, 1902 Jön Türk Kongresi'ndeki kavganın, Ahmet Rıza Bey'in izlerini bulacaksınız.
Reformu hazırlayan Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer'in açıklamalarına bakın, Prens Sabahattin'den serpintilerle karşılaşacaksınız.
Yerel yönetim reformu trenine Avrupa'da son binen yolculardan Fransa'da da benzer tartışmalar bizi aratmayacak kadar uzun sürdü.
"Devlet elden gidiyor", "Bölünmez bütünlüğümüz ve üniter yapımız tehlikede" çığlıklarının bol bol atıldığı bu dönem, geçen yıl "Fransız devlet yönetiminin yerinden yönetim (desantralizasyon) ilkesine dayandığını" hükme bağlayan anayasa değişikliğiyle noktalandı.
Yani siyam ikizlerinden biri kurtuldu. Darısı ikincisinin başına...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Su uyumaz ve unutmaz   / 18-08-2004
 Türkiye fotoğrafı   / 17-08-2004
 Farklı bir konuk   / 16-08-2004
 ABD planı yürüyor   / 15-08-2004
 Ares ve Hades   / 14-08-2004
 Uyarı işe yarar mı?   / 13-08-2004
 Önce 50 dolar, sonra 100   / 12-08-2004
 Sınırın hemen ötesinden   / 11-08-2004
 Başkan'ın tavrı   / 10-08-2004
 Siyam ikizlerinin kaderi   / 09-08-2004
REHA MUHTAR
Kadının çirkini olur mu?..
ABD'de yapılan bir araştırma...
MEHMET BARLAS
Dalan çıtayı yükseltti, Topbaş'tan rekor...
ALİ KIRCA
Danssız cazibe
(Ya da bir olimpiyat hatırası...)Tam...
REFİK DURBAŞ
Çocuktan al haberi...
Çukurova Üniversitesi Eğitim...
SAVAŞ AY
İsa'yı çarmıha Yeniçeriler germişmiş!
(Budapeşte)...
EMRE AKÖZ
Küçük bir 'sel' sosyolojisi
İstanbul'daki sel...
Kendinize gelin
Kendinize gelin
Denizli'de Belarus ile karşılaşan ay-yıldızlı takım etkili olduğu ilk...
Haydi kalk ayağa Süreyya
Haydi kalk ayağa Süreyya
Kenteris ve Thanou'ya Atina izni verilmedi. Süreyya'nın dosyasında da...
Ağabey MİT'çiye sitem ediyor: Bana kolpa yapıldı
Telefon dinleme kayıtlarına göre, Yargıtay'dan çıkacak kararı önceden...
Bilgili: İmza benim değil
Beşiktaş Spor Kulübü eski Başkanı Serdar Bilgili, Çakıcı'nın...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.