|
 |
 |
 |
|
| Deprem denince tir tir titriyorum
|
|
AKP İstanbul İl Başkanı Müezzinoğlu, Pazartesi Sohbeti'nde Balçiçek Pamir'e İstanbul'u ve en önemli sorununu anlattı.
Topbaş başarısız olursa çıkar önce ben söylerim
Peki çözmek için bir şeyler yapılıyor mu?.
O bir Avcılarlı. "O da ne demek?" demeyin. AK Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Müzzinoğlu'na göre Avcılarlı olmak İstanbullu olmaktan çok farklı. "İlk defa Avcılar'a geldiğim zaman buranın nüfusu 22 bindi. Ben Avcılarla birlikte büyüdüm, geliştim ve zengin oldum. O yüzden bütün her şeyim Avcılardadır, hala burada oturuyorum, tatil dışında buranın dışına pek çıkmam" Müezzinoğlu 1955 Batı Trakya-Gümülcine doğumlu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç hastalıklar Bölümü mezunu. 15 yıl dahiliye uzmanı olarak çalışan Mehmet Müezzinoğlu'nun Avcılar'da girmediği ev kalmamış. Önceleri Doktor Mehmet Akansu'nun yanında çalıştığı için halk onu "Küçük Mehmet" diye çağırırmış. Yıllar geçtikçe bu lakap yerini "Doktor"a bırakmış. Siyasete nasıl mı bulaşmış? Müezzinoğlu Tayyip Erdoğan ile İmam Hatip Lisesi'den yakın arkadaş. Politikaya profesyonel girişi ise 1992 yılında Refah Partisi'yle. "Siyaseti sevmiyormuşsunuz peki niye buradasınız?" diye soruyorum, gülerek beylik bir cevap veriyor "Ama bu ülkeyi ve bu milleti çok seviyorum. Sorumluluk almam gereken yerde alırım" Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile İstanbul'u konuştuk.
İSTANBUL'UN AVUKATI
* Bir partinin İstanbul İl Başkanı olmak niye bu kadar önemli?
Vallahi özet olarak ben tek bir cümle söylüyorum, İstanbul'da İl Başkanı olmak, on milyon İstanbullunun avukatlığıdır. Eğer ben İstanbulluların haklarını iyi savunabilirsem ancak manevi hazzı ve sorumluluğun getirdiği mutluluğu tadabilirim.
* İktidarı İstanbul'da temsil etmek nasıl bir duygu?
Tabii güzel bir duygu. Aynı zamanda büyük kolaylık. İstediğiniz zaman, bir sıkıntı olduğunda hangi konuyla ilgiliyse o bakana ulaşabiliyorsunuz. Hatta gerekliyse başbakana bile hemen ulaşmak mümkün.
* Yani bürokrasi sizin cephede hızlı ilerliyor.
Aslında hayır. Türkiye'nin bana göre en büyük problemi bürokrasidir. Öyle bir sistem var ki işleri anormal yavaşlatıyor. AK Parti bunu mutlaka çözmeli. Eğer çözemez ise, AK Parti'nin başarısızlığında temel sebep yine bürokratik yapı olacaktır.
* Peki çözmek için bir şeyler yapılıyor mu?
Başbakan da hükümet ve partideki arkadaşlarımız da bunun farkında ama Türkiye'de herhangi bir değişimi hemen yapabilmek mümkün değil. Aslında bu millet bize ne istediysek verdi. Arkadaşlara diyorum ki "Borçluyuz millete". O peşin olarak biz ne istiyorsak "al" dedi biz de artık onun isteklerini cevaplandırmalıyız.
* Tamam, ben de ne yapıyorsunuz onu merak ediyorum.
Bürokrasiyi düzeltmek yapısal değişiklik yapmadığınız zaman çok zor. Yani size bir örnek vereyim. Hastaneme 10 kişilik bir diyaliz merkezi açmak istedim. Ruhsat için inanır mısınız, 2 ay uğraştım. Ben il başkanı olarak bu kadar süre uğraştım bir de vatandaşı düşünsenize. Yirmi yedi kişi fiilen buraya geldi kontrol için. Arabaları yok gelemiyorlar "araba gönderelim" diyoruz "sizin arabanıza binemeyiz" diyorlar. Böyle bir mantıkla bir buçuk ay uğraştık.
ÜÇ İMZA PROJESİ ŞART
* Sonra?
Hadise Sağlık Bakanlığı'na gitti. Orada masa başında oturan bir arkadaş dedi ki doktor odasıyla hasta bekleme odasının yer değiştirmesi lazım. Yer değiştirmesi lazım cümlesini söylediği zaman bizim için iş sıfırdan başlıyor.
* O iki odanın yer değiştirmesi çok mu önemli?
Hayır, işgüzarlık. İşte bürokratik yapı bu. O kararı veren görevliye kadar tam 38 görevli imza atmış rapora. Devletin kendi kendine de bir yükü ve saygısızlığı var. Bu kişileri yok mu farz etmemiz gerekiyor yani?
* Sonuç ne oldu?
Ne olacak iki odanın yerini değiştirdik. Düşünün ki ben İl Başkanı'yım. MKYK üyesiyim. Bu tip sorunları sadece özel işlerde değil kuşkusuz siyasette de yaşıyoruz. Başbakan bile yaşıyor bunları. Öyle bir sektör kurmuşuz ki çok basit olabilecek bir hadise dönüp dolaşıp yirmi tane imzaya gidiyor.
* Siz İl Başkanı olarak işlerinizi nasıl çözüyorsunuz?
Müsteşarı arıyoruz, özel kalemi arattırıyoruz. Ama bu durum beni rahatsız ediyor. Benim dosyalarıma öncelik veriliyor ama ben biliyorum ki eğer benimkilere öncelik verildiyse bir yerde başka dosyalar birikmiş bekliyor. Türkiye'ye sadece 3 imza olayını getirmemiz gerek. Bir raporda 38 imza olunca yanlış çıktığında hesabı da sorulamıyor çünkü muhatap bulamıyorsunuz.
GÜCÜ PAYLAŞMAM
* "İstanbul'un avukatıyım" dediniz. Sizce Büyükşehir Belediyesi önemli sorunlara el attı mı?
İl Başkanı olarak Kadir Topbaş'ın yaptığı hazırlıkları ve çalışmaları bildiğim için başarılı olacağına inanıyorum. Çok iyi alt yapı hazırlıkları oturtuldu. Zaten dört ay gibi kısa bir sürede ne yapılabilir ki? Bir çok ilçemizde gerek deprem gerekse gecekonduya yönelik kentsel dönüşüm projeleri büyük anlamda tamamlanmak üzere. Şunu hazırladık, bunu hazırladık demenin yeterli olmayacağını biliyorum ama birinci yılın sonunda bu hazırlıkların örneklerini İstanbul'a sunmak zorundayız bunun da bilincindeyim.
* Seçim öncesinde "Her adaya eşit mesafedeyim, ama kim iktidar olursa olsun, onun gücünü de, sorumluluğunu da paylaşacağız" demiştiniz.
Hayır gücü paylaşmaktan yana değilim. Koltuğa oturan kendi gücünü kendi sağlar. Bu benim sorumluluğumda değildir. Büyükşehir Belediye Başkanımızın o makamın gücünü ve yetkisini kullanması hem en tabi hakkıdır hem de sorumluluğudur. Siyaseten projelerde İstanbulluya söz verdiklerimizin yerine getirilmesinde düşündüğümü söylerim. Yani İstanbul'un öncelikli sorunu deprem derken müdahale etmiyorum, bir gerçeği ortaya koyuyorum.
3 KASIM'I YAŞATIRLAR
* İl Başkanı olarak bir denetim hakkınız var mı?
Ben sorunları söylüyorum. Birinci sorun deprem, ikincisi ulaşım üçüncüsü İstanbul'u eşi benzeri olmayan bir şehir olarak dünyaya sunmak. O bunu nasıl çözecekse nasıl planlayacaksa planlar. Ama bana diyebilmeli ki önümüzdeki beş yıl gibi süreçte İstanbul'un yüzde elli daha güvenli hale getireceğim. Bununla ilgili ne yaptığı ne ettiği, kiminle yaptığı, kime yaptırdığı beni ilgilendirmiyor. Yeter ki hukuki ve ahlaki yapsın. İhaleyi bile bilmemeliyim. Halkın AK Partili belediyelerden çok büyük beklentileri var. Bugün reel olarak gördükleri karşısında tatmin olmadığının da farkındayım.
* Peki, İstanbul'un avukatıyım dediğiniz için soruyorum. İstanbul'un sizin saydığınız üç önemli sorunuyla ilgili elle tutulur neler yapıldı?
Böyle sorarsanız, hiçbir şey yapmadık derim ama bir çok şeyi hazırladık. Bir yılın sonunda elle tutulan sonuçları vermeye başlayacağız. Ancak çarklar dönmeye başlayacak.
* Çarklar ya dönmezse?
O zaman çıkar derim ki bu İstanbul Belediyesi ve başkanı Kadir Topbaş başarılı değil. Bunu hemen ilkönce ben açıklarım. Zaten en büyük denetimci halktır. Eğer biz bize olan güven, bağlanan umut ve hayalleri gerçekleştiremezsek bir 3 Kasım da bize yaşatırlar. Bu çok açık.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
