kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Özgür insanlarla özgür bir hasbıhal

Özgürlük çağında insanın en büyük sorunu yine özgürlük. Elbette buna başka başka isimler veriliyor.
Sık sık en genel deyişle "geçim" oluyor, "iş" oluyor...
Yahut bu tür dertleri olmayanlar açısından çeşitli kaçış imkanları yahut imkansızlıklarıyla ifade ediliyor.
Temel haklar ve özgürlüklere dair yaygın bir farkındalık, yasal çerçeveler oluşur, yerleşirken, gündelik hayat bireyin çeşitli tutsaklıklarıyla, rehinelikleriyle, boyun eğmeleriyle, koşullara teslimiyetiyle geçiyor.
"Özgürlük" adına, suni teneffüs, azıcık soluklanma, kimi nefes boruları, biraz oksijen!

***

Aile bağları, aşiret kuralları, cemaat hiyerarşileri, iş organizasyonu, işin gerekleri, işin hiyerarşisi, eğitim-öğretim süreçleri, emir-komuta zincirleri, ekonominin sözde serbest ve fırsatlara açık işleyişi.
Gündelik hayatın örgütlenmesine baktığınızda, muhtemelen konumunuza göre tam da içinden baktığınızda, takımlardan bölüklere, alaylara kadar, irili ufaklı bir yığın talimat, talep, beklenti, görev, sorumluluk, sorumsuz ve sorusuz itaat birliği, bütünlüğünde yaşıyorsunuz.
Özgürlük gecelere... Özgürlük haftalık izinlere... Özgürlük sayılı günlerin tatillerine, TV ekranına, bir filmin, bir kitabın sürüklemesine sığınma çabasında.
Emir-talimat veren için de, alan için de, hayatın çoğu, belirlenmişlik, "kendi özgür iradesi"nin akıp gittiği anlardan çok, üst iradelerin çitlerine sıkılmışlıkla geçiyor.
Özgürlük; içsel, içinden gelen, kendi hayatına ve kendi yaşam çevresine dair özgür kararlar verebilme yetisinden çok, "satın alınabilir" bir mal gibi piyasada dolaşıyor.
Özgürlük adına birtakım simgeler, birtakım hayat anları, dakika dakika, santim santim satın alınabiliyor ancak.

***

Pek az insanın kendisi olabildiği, kendisinin ne olduğunun ve ne olabileceğinin farkına varabildiği, ama yanılsamalar, alışkanlıklar, "işin gereği, ailenin yapısı, hayatın gerçeği" gibi maskeler ardında "hayat" sandığı bir ömür geçiyor.
Satın alınabilen, alınamayan mallar, mülkler, hizmetler, statüler, görünümler, aldatıcı biçimde özgürlük açlığını bastıran temel gıdalar sanılıyor.
"Kendisi olamayan" insanlar, önlerine sunulan modeller, maketler, mankenler, yaşam formülleri, mutluluk reçetelerine uyarak, öykünerek, taklit, özdeşleşme, hayranlık marifetiyle "başka biri, başka bir şey" olabilmenin peşinde veya düşünde özgürlük tanımlıyorlar.
Elbette tek mesele, neyi isteyip istememek değil.
Tek mesele, bunun farkında olup olmamak da değil.
Zincirler manevi ve maddi.
Daha doğduğu andan itibaren, aidiyetler, imkanlar ve imkansızlıklar, "insanı o insan yapan" unsurlar olarak kendi manevi, maddi koşulları ile sardıkları gibi, kimlik, yaşam, onur, gurur yahut yılgınlık kaynağı olabildikleri gibi, çerçeveleri de çiziyor.
Dayatmalar doğallık, belirlenmişlikler normal, imkansızlıklar hayatın gerçeği zannedilmeden, topluluk ve toplum dizginlenemiyor.
Büyük bir özgürlük pazarı kuruluyor adeta.
İçini, ruhunu teslim ederek takasa giriyorsun.
Nice zorunluluğa boyun eğerek, bu dünyada veya ahrette huzur, güvenlik, garanti arıyorsun.
Önünde okyanuslar dururken, açılmak varken; boğulmamak, batmamak için, limandan çıkamıyor, palamarları çözemiyor, genellikle uzaktan kumandalarla, bir gölette, hatta havuzda yüzdürülüp gezdirilmeyi benimsiyorsun.
Sürüde koyun olmak, çoban olmak, köpek olmak ile sürünün peşindeki kurt olmak arasında sıkışıp kalıyor özgürlük.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Keşke şöyle bir fırlatabilseydik...   / 30-07-2004
 Yorgun bedenleri koparan yaz dökümü   / 29-07-2004
 Öğrenci seçme, ayıklama, süpürme, azınlık üretme   / 28-07-2004
 Bir şamaroğlanı olarak muhabir   / 27-07-2004
 Nükleer sıkışma   / 26-07-2004
 Demiryolu kalmalı, Bakan gitmeli!   / 25-07-2004
 Raylardaki ölüm tuzağının hesabı verilmeli   / 23-07-2004
 Demokratikleşme derken sadede gelinir   / 22-07-2004
 Bilgi çağında vicdani bilginin kaybı   / 21-07-2004
 Özgür insanlarla özgür bir hasbıhal   / 20-07-2004
SAVAŞ AY
Bir kazanın anatomisi
Tercan yakınında meydana gelip 26...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Sıcak haftanın içinden!
Hafta boyunca gözüme takılan,...
REFİK DURBAŞ
Şiir, baş belası mıdır?
Şiir ilk göz ağrısı, bu yüzden...
UMUR TALU
Okumadan, yazmadan yüzde 90 okur-yazar!
Yetersiz,...
ÖMER ÇELİK
Bir stratejik değer olarak okur yazarlık
Bir toplumun...
Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var
Dünyanın "Amerikalı Evliya Çelebi" olarak tanıdığı profesör John...
Kerry konuştu, Bush uyudu
Başkan Bush, rakibi John Kerry'nin izlenme rekoru kıran konuşmasını...
Hangisi gerçek?
Hangisi gerçek?
GSGM Genel Müdürü Atalay: "G.Saray bu statta maç yaparsa, sorumluluk...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.