kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Kızıl Sultan' sözü haksızlık
'Kızıl Sultan' sözü haksızlık
Yerimizi seçmeliyiz
Sohbet arkadaşım Hitler!

'Kızıl Sultan' sözü haksızlık


Ertuğrul Osman, dedesi Abdülhamit'e Kızıl Sultan denmesinden rahatsız: 33 yıllık döneminde birçok kişiyi sürgüne gönderdi ama hiç ölüm fermanı imzalamadı.

Geçen hafta Türk pasaportu alan Osmanlı hanedanının en kıdemli üyesi ve Sultan Abdülhamit'in torunu Ertuğrul Osman, yaşadığı New York'tan Türk dış politikasını ve bölge coğrafyasını yakından izliyor. 92 yaşındaki Osmanlı ve eşi Zeynep Tarzı, Manhattan'daki dairelerinde Amerikan iç siyasetinden Türk diplomasisine kadar günlük gelişmeleri birer tarihçi titizliğiyle izliyorlar. Osman Efendi "yalnız izleyici olarak" diyor ama parmak ısırtan analizleri ve yüzyılları kapsayan o "kurumsal" Osmanlı hafızasına imrenmemek mümkün değil.

AH O TARİH...
Çift, zaman zaman tatlı bir üslupla "Canım ben sana katılmıyorum" diyerek günlük olaylara farklı yaklaşsalar da, dünya meselelerine bakışları uyumlu. Günlük gelişmeleri tartışmaktan keyif duyuyorlar. Her ikisi de Irak savaşına karşıydı, Türkiye'nin savaşa girmemesini "büyük akıllılık" olarak nitelendirdi. İsrail'in Ortadoğu'da dengeleri altüst eden en önemli faktör olduğunu düşünüyorlar. Ertuğrul Osman, uzun zamandır Irak'ın bölünme tehdidi altında olduğunu ve Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulabileceğini söylüyor. Ama en ilginç sözleri, tarihe geniş bir açıyla baktığında ağzından çıkanlar... Ertuğrul Osman, Türkiye'nin global olarak daha aktif bir rol oynayabilmesi için öncelikle Osmanlı ve kendi İslam geleneğiyle barışması gerektiğini düşünüyor. Ama daha da önemlisi, bir kulübe üye olması: "Biriyle birleşmeye mecburuz. Osmanlı fazlasıyla tek başınaydı. Her imparatorluğun doğal bir yükseliş ve çöküş dönemi var. Ama Osmanlı'nın yıkılışı herhangi bir bloğa ait olmadığı için hızlandı. Dünya hızla bloklara bölünüyor. Türkiye ya İslam bloğu ya da Avrupa'ya girmek zorunda."

İTTİHAT VE TERAKKİ YAPTI
Peki hangisi? Geçmişteki sohbetlerimizden Osman Efendi'nin, tüm batılı yaşam tarzı ve Avrupalı eğitimine rağmen aslında Türkiye'yi "İslam blokunda lider" olarak görmek istediğini biliyorum. Kendisinden en az bir kuşak küçük bir "cumhuriyet çocuğu" olan eşi Zeynep Tarzı ise, daha Avrupa'cı. Ama ikisi de bugünkü konjonktürde Türkiye'nin öncelikte Avrupa'nın kapısını çalması gerektiğine katılıyor. Peki ya Avrupa olmazsa? Türkiye İslam aleminin liderliğine mi soyunmalı? "İslam dünyasının başına geçersek fevkalade olur" diyor Osman Efendi ve ekliyor: "Bunu da ancak bu hükümet yapabilir. Türkiye İslam dünyasının başına geçebilir. Ama İsrail'le 1948'den beri süren meselemiz buna engel. O yüzden şu anda Avrupa'ya mecburuz."

"BÜYÜKBABAM ÇOK KARALANDI"
Osman, Osmanlı'nın yeniden canlanması hayaliyle yaşamıyor, ama Osmanlı ve Osmanlı sultanlarının hakkını vermekten yana. Özellikle de dedesi Abdülhamit'in cumhuriyet tarihinde "istibdat" ve "baskı"yla anılmasından rahatsız. "Büyükbabam kadar karalanmış biri yoktur herhalde" diyor küçüklüğünden hatırladığı efsanevi sultanla ilgili. "Kızıl Sultan olarak Ermeniler tarafından binlerce kişiyi öldürmekle suçlandı. Oysa 33 yıllık iktidarında, yanlız iki ölüm fermanı imzaladı. O da ilk tahta geldiğinde. Birilerini cezalandırmak istediğinde Avrupa'ya ya da sancaklara sürgüne gönderirdi. Çoğunlukla sürgüne giderken büyükelçi ünvanıyla giderdi ya da vali veya bürokrat yapılırdı." Osman, Abdülhamit'in "istibdat devri" damgasının daha sonra iktidara gelen İttihat ve Terakki ve Ermeni sorunu nedeniyle Sultan'a kızan dış dünya tarafından vurulduğunu düşünüyor. "Ermeni meselesi çıktığında büyükbabam büyük ölçüde Ermeniler'i korumaya çalıştı. Ermeniler çok ileri gidince onlara asıl saldıranlar da Kürtler oldu. Yine de birçok bölgede Ermeniler'i korumak için birlik gönderdi. Ermeni gruplar daha sonra kendisine suıkast düzenleyince bile tavrı değişmedi. Suikastçıları sonunda affetti. Ama yine de Avrupa'nın kışkırtmasıyla bu damgayı yedi."


DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Büyük yarış başlıyor
 Türk erkekleri giyimde tutucu
 Yargı, 'Esin yaşasın' dedi
 Kalp ameliyatında hatalı 'stent' tehlikesi
 Kanada yerine ölüme gittiler
 Çakıcı için bir dosya daha
 Enkaz mağduru Yaprakçı taburcu
 Neşter Soruşturması tamamlandı
 Eken için 'iade-i itibar' dilekçesi
 Urla'da 5 genç kız denizde boğuldu
SAVAŞ AY
İsrail'den sevgilerle!..
İsrail ve Yahudiler...
ÖMER LÜTFİ METE
AB'liler neden yatırıma gelmiyor?
Paris dönüşü sırasında...
REFİK DURBAŞ
Okuduğunu anlamak...
Yazılanların anlaşılması yazarın...
AHMET HAKAN COŞKUN
Arınç'a dair…
Hakkında yazdığım üç eleştiri yazısının...
ÖMER ÇELİK
Hangi Avrupa?
Paris'in Türkiye'nin AB üyeliği...
Son yüzyılın büyük tren kazaları
Dünyada 1981'den bu yana meydana gelen büyük tren kazaları şöyle:...
'Bunlar darbe sesleri'
Filistin lideri Arafat, ikinci kez geri adım attı. Güvenlik yetkisini...
Buyur buradan yak
Buyur buradan yak
Bıçakçı, Mehmet Ali Yılmaz'a karşı 109'a 83 üstünlük sağladı. Ama...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.