kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Selale Kadak @ SABAH
 

Açılamayan müzeler, hatalı restorasyonlar...

TURİZMİ ŞAHA KALDIRMAK MI?

Turizm sektörünün Arkeoloji Müzesi'ne olan ihtiyacının elzem olduğunu kültür bakanları bilmezse ne olur? Sizce bir arpa boyu yol kat eder miyiz? Düşünsenize, müzenin en önemli
bölümlerinin kapalı olduğundan 9 yıl içinde görev yapan 9 kültür bakanının haberi yokmuş.
Gazetelerde konu günlerdir işleniyor. 9 yılda 9 kez değişen kültür bakanlarına, Truva hazinelerinin yer aldığı Arkeoloji Müzesi'nin neden kapalı olduğunu sormuşlar. Hepsi de ağız birliği etmişcesine, "Benim önüme böyle bir konu gelmedi" demiş. Bunu duyunca ilk düşündüğüm şey, "Eyvah! Kültür Bakanlarımız demek ki Arkeoloji Müzesi'ni görmemiş bile!" oldu. Timurçin Savaş, Ercan Karakaş, İsmail Cem, Köksal Toptan, Agah Oktay Güner, İsmail Kahraman, İstemihan Talay, Suat Çağlayan ve Hüseyin Çelik... Şaka bir yana eminim içlerinden bazıları Arkeoloji Müzesi'ni görmüştür. Daha doğrusu umarım.
Ne zaman kültür ve sanattan söz edilecek olsa ilk konuşulan Arkeoloji Müzesi'nin kapalı
bölümleri oluyor ama en yetkili isimler konudan haberi dahi yok. Kendini müzeciliğe adayan Oya Eczacıbaşı'yla ne zaman bir araya gelsek, ağzımızdan çıkan ilk cümle, 'Hala açılmamış! Bekçi yokmuş!" oluyor. Konuyu gündeme getirecek yazılar da fayda etmiyor bazen.
Kaş yapayım derken...
Bu girişin bir sebebi var. Eurovision'un muhteşem gecesinde Türkiye tanıtımı yapılırken, sonlara doğru İshak Paşa Sarayı'nın görüntüleri ekrana yansıdı. Hani şu Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğu Beyazıt'ta kartal yuvasını andıran saray. Tarihiyle ilgilenenler bilir. İnşaası tam 99 yıl sürerek 1784 yılında bitirilmiş. Gidenler bilir, bu güzelim saray ne yazık ki restorasyona yenildi. Tıpkı önceki gün Merkez Haber Ajansı'ndan Hüseyin Kaçar'ın, "Tarihi Diyarbakır Surları restorasyona yenildi" haberinde bildirdiği gibi. Turizmi şaha kaldıracak zengin tarihimizi ya kapalı kapılar ardında saklıyoruz, ya da düzeltip, koruyacağız diye yanlış restorasyonlarla feci bir şekilde sunuyoruz. İshak Paşa Sarayı'nı restore edilmiş haliyle geçen yıl gördüm. İçim acımıştı. Yanlış restorasyona nasıl kurban gittiğine ilişkin hikayeyi ise yeni öğrendim.
Bilene teslim etmediler
Cengiz Kabaoğlu'nu Magic Life'ın patronu Cem Kınay'ın Kapadokya'da yok olmak üzere olan tarihi bir mahalleyi hayata döndürecek Kayakapı projesini gezerken tanıdım.
Türkiye'de eski eserlerin restorasyonunu yapma yeterliliğine sahip bir avuç insandan biri. Bugüne kadar 99 proje gerçekleştirmiş ve bunların 66'sı eski eserlerden oluşmuş. Fener Balat'ta sokakların restorasyonu, tamiri işini yapanlar arasında yer almış. Türk mimarisinin en güzel örneklerinden sayılan ve Türkistan, Selçuklu, Osmanlı mimari özelliklerini birleştiren İshak Paşa Sarayı'nı yıkılmaktan kurtarmak isteyen Kültür Bakanlığı vaktiyle restorasyon ve projelendirme çalışmasını Kabaoğlu'nun şirketi Kaba'ya vermiş. Proje bitince, ihale açan bakanlık, bir in- şaat şirketine yapım işini vermiş. Ancak ortaya çıkan sonuç büyük hayal kırıklığı. Cengiz Kabaoğlu, "İhale sisteminin yanlışlığından hep.
Teknik açıdan yeterli olana değil, en ucuz yapana veriyorlardı. Oysa yurtdışında tarihi eserlerde ucuzluk değil, teknik yeterlilik esastır. Vahim bir onarım hatası yaptılar. Bir çok yerde taşları söküp yenileme yaptılar. Oysa gerek yoktu, malzeme orada duruyordu, sağlamlaştırmaları gerekirdi. Üstelik kullandıkları taş da uygun değil. Çimento kullanılmamalıydı. Şikayette bulunduk. Yapılanlar yanlıştır diye rapor yazdık. Soruşturma oldu, ama hiçbir şey çıkmadı" diyor.
Kabaoğlu'na göre, hala İshak Paşa Sarayı restorasyonu yapılarak kurtarılabilir. Çünkü en azından ellerinde bütün taşların bilgisi, çizimi, ölçümü var.
Ne yazık değil mi? Bu ülkenin en çok gelir getirecek kapılarından biri kültür turizmi. Ama yapılan yanlışların önü arkası kesilmiyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Evet özür diledim!   / 16-06-2004
 Ülsever, paşalardan nasıl özür diledi?   / 15-06-2004
 En sıkı pazarlıkçı Metin Kalkavan   / 11-06-2004
 Pire'de özlenen buluşma   / 09-06-2004
 Berlusconi hedef gösteriyor Confindustria izinden gidiyor   / 04-06-2004
 800 milyon dolar garanti peki İstanbul neyi bekliyor?   / 02-06-2004
 Korktukları hep başlarına geliyor   / 28-05-2004
 Ruslar Antalya'ya, başkent sanacak kadar tutkunmuş   / 27-05-2004
 Açılamayan müzeler, hatalı restorasyonlar...   / 21-05-2004
 Bana sadece üniversiteyi sorun demişti ama...   / 20-05-2004
YAVUZ SEMERCİ
TMSF ile yapılan protokoller çöpe...
İLKER SARIER
Kaç Türkiye varmış?
Gazete haberlerine bakarsanız,...
ŞELALE KADAK
Hantal PTT, nasıl hiperaktif olup 50 trilyon kâr...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Borsa kazandırmalı ki, kazansın
Sermaye piyasasının...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Kerkük'ten İsrail'e bir yol var
Yeniden gündeme gelen...
Kayıp avukatın sırrı Söylemezler'de saklı
İşadamlarından haraç istedikleri ileri sürülen Söylemez Kardeşler,...
Üstün Hoca artık yok
Türkiye'ye uzun yaşamanın sırlarını öğreten Üstün Korugan, enfeksiyon...
IMKB
E: 16,753 D:% -0.19
DOLAR
S: 1,490,000 D:% -0.13
EURO
S: 1,800,000 D:% -0.11
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.