kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Beyrut'un "cennet" yüzü
Beyrut'un "cennet" yüzü


Beyrut, yıkıntılarının üzerinde adeta yeniden doğuyor. "Gerilim ve Savaş" her an kapıda hissedilse de Beyrut'ta hayat devam ediyor. Hem de sıkı bir biçimde
Maviyle yeşilin raksettiği, gökyüzünün alabildiğine uzak ve geniş olduğu... Bir zamanlar "Beyrut Cehennemi" diye ünü, aşrı-ı alaya çıkan kentin, "cennet" yüzünü anlatmak istiyorum size... Sayfanın tepesine yerleşen başlık az biraz düşünerek atılmıştır! Bana göre "cehennem" in yaşandığı her yerde "cennet" de vardır! Beyrutlular için "cennet"in ne kadar derin bir anlamı olduğunu nasıl izah etmeli? Evet evet, aslında yirmi yıla yakın bir süre ki; Kanın ve ateşin durmadığı, komşuların birbirini tavuk boğazlar gibi kestiği... İnsanın insana güvenmediği, tank sesleriyle uyanıp, bomba sesleriyle uykuya dalındığı Lübnan ya da Beyrut için "cennet"i, şöyle sıralamak da mümkün mesela:
Ohhh.. Bugün hiç ölü ya da yaralı yok, ne hoş Yemek yiyebiliyor, biraz gülebiliyor, ağlamayı kesebiliyor, çocukları okula gönderebiliyoruz! Kör bir kurşuna isabet olmadan bir yudum su içebiliyoruz, ne güzel!

Okuyanlar ve bilenler vardır; biz "Doğu"nun alev alev yanması karşısında "Bir çift söz" etmeye niyetli her kesimden, her görüşten, gazeteci, siyasetçi, bilimadamı ve edebiyatçı... "Doğu Konferansı Girişimi" adıyla geçen hafta "Beyrut"u mesken eyledik: dönüp geldik ülkemize ve sıcağı sıcağına, önce "cehenennemi", yani bölgede dönen entrikaları, siyasi dolapları ve geçmişten bugüne uzanıp da kalbimizi sıkça üşüten durumları anlatmaya çalıştık. Ama dostlar dedi ki; "Dinlediğin, ağladığın senin olsun! Bize biraz da Beyrut'ta pembe gözlükler takarak gördüğün yerleri, yediklerini içtiklerini, turizmini ve Lübnan insanlarını anlat... İş başa düştü...

Şimdi, son sözü baştan söylemeli! Lübnan'ı, dünyanın en zengin adamlarından biri yönetiyor! Refik Hariri.. 4,3 milyar dolar servetiyle ilk yüze giren Hariri'nin zenginliğinin Beyrut'a ne yararı var diye sorabilirsiniz! O başka ama demek ki Beyrut, dünyaya "büyük bir zengin" armağan edecek potansiyele sahip! Beyrut'ta hayat ve hareketlilik, hiç de tahmin edildiği gibi cılız değil. Beyrut yıkılsa da bombalansa da, harap ve bitap düşse de her koşulda ve zamanda ihtişamını koruyabiliyor! İşte bu yüzdendir ki savaşsız, kansız ve sakin zamanlarına denk düştüğümüz Beyrut'un sokaklarına, insanlarına, lüks mekanlarına, iş hayatına, denizine, turizmine, yani bir kenti kent yapan pek çok özelliğine "kısmen" tanık olan ve gözleyen bizler...

Doğrusu hakkında onca "efsane"işittiğimiz kenti tanımaktan pek keyif aldık. Dünyanın büyük müteahhitlik firmalarıyla işbirliği yapan Lübnan kurmayları, koca kenti imar ediyor şimdi. Her sokakta hummalı bir çalışma var, her yıkılan binanın üstünde görkemli bir yapı yükseliyor... "Gerilim ve Savaş" her an kapıyı çalabilecek olsa da Beyrut'ta hayat devam ediyor... Hem de sıkı bir biçimde! Özellikle Hristiyan mahallelerinde... Beyrut'ta en özel lokantayı da en şık ve lüks gece kulübünü de bulmak mümkün. Ve en görkemli beş ya da altı yıldızlı otelleri. Turfanda Amerikan filmlerinin vizyona girdiği sinema salonları, dev konser salonları ve çılgınca dans edilen, yedisi için de yetmişi için de hizmette kusur etmeyen gece kulüpleri...

En leziz yemekleriyle ünlü Lübnan mutfağı, Şehitler Meydanı'nı çevreleyen onlarca restoran ya da barda bir şölene dönüşüyor! Bana göre dünyanın en ucuz kentlerinden biri Beyrut! Gani gani mezeler, oturur oturmaz önünüze konan garnitürler ve binbir çeşit Lübnan yemekleri; Şahın şahı humustan, Lübnan kebabına, patlıcan türevli yemeklerden, etin her türlü kıvamda soslandırılmış servisine kadar...

Lübnan'ın sembolik isimlerinden Velid Canpolat'a göre şehir eski ihtişamına artık kavuşamayacak olsa da, yeni yapı "Dubai"ye benzetilse de, çok kısa zamanda, harap olmuş bir kentten bu tür bir estetik yaratılması mucize bence... Arnavut kaldırımlı sokaklar, tek tip ama "özel gayretler" gösterilerek mimarisi çizilen yapılar, her şeye karşın çok şirin duruyor. Her köşebaşında rastlayabileceğiniz son derece güleryüzlü ve zarif gençler bir yaşama enerjisi veriyorlar. Modayı takip eden, dekolteden kaçınmayan, bakımlı ve bazen "muhteşem" genç kızlarsa Beyrut'u, Doğu'nun "bir başka"sı yapıyor..

***


Beyrut'ta son günümüz.. Birkaç saat sonra kenti terkedeceğiz. Özel otobüsümüzle, Bekaa Vadisi üzerinden Suriye sınırına ve sonra Amman'a ulaşacağız. Şehir çıkışında, "çayların şirketten" olmadığı bir mola veriyoruz. Birkaç arkadaş Mc Donads'ı gözümüze kestirip kahve içmeye giriyoruz Kahvelerimiz geliyor, ilk yudumu alıyoruz ki, güleryüzlü, gülen gözlü genç bir kadın "Türkiye'den misiniz?" diye soruyor. Cevabı veriyoruz ki, başlıyor anlatmaya...

Daha doğrusu, Agos'un Genel Yayın Müdürü Hırant Dink'e dil dökmeye... Adı Silva, Dedesinin dedesi, 1915 techirinde Maraş'tan yola koyulup Beyrut'a varanlardan. Dördüncü kuşaktan Anadolulu yani "Evde hala Türkçe konuşulur zaman zaman" diyor. Çok mutlu olduğunu söylüyor, hem bize rastladığı, hem de Hırant'la Ermenice muhabbet ettiği için..
-Hoşçakal Silva!
-Size de güle güle... Benden selam söyleyin Anadolu'ya...
Lübna'nın yetiştirdiği büyük düşünürlerden Halil Cibran'ın dizeleriyle bitirelim mi yazıyı...
"Ey dost, senin yaşamın diğer adalardan ve topraklardan ayrılmış bir adadır.. Limanlarından kaç gemi yelken açarsa açsın, başka iklimlere, kaç gemi varırsa varsın limanlarına, sen yine yalnızlığın ıstırabıyla inleyen ve mutluluğu özleyen ıssız bir ada olarak bir başına kalacaksın. En yakın dostuna bile meçhulsün, onların ilgi dolu sevgisinden ve anlayışından çok uzaklardasın."
DİĞER GURME HABERLERİ
 Osmanlı Kudüs'teki kahveyi kontrol ediyordu
 Bodrum'da tatil başkadır
 Eğlence kışın da sürecek
 Çikolata yapabilirsiniz
 Çatalsız bir dünyaya doğru
 Ege mutfağında dört mevsim
 Zenginler havyarla yaşamaz
 Önümüzde şarap arkamızda boğalar
 Küçük vitamin deposu
 Başbakan yemek öncesi künefe yer
 Yiyeceklerin genlerini ellemeyin!
 Kalecik Karası efsanesi sönüyor
 Dünyaya yemek yaptı
 İstanbul'daki küçük "Urfa"
 Bin yılın özeti meze: Lakerda
 İki bin yıllık şehrin Alman aşçısı
 Ödüllü genç aşçı
 Şimdi kuzu zamanı
 Şimdi sofralarda kuşkonmaz zamanı
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
    Röportaj
  » Gurme
    İyi Yaşa
Fransız Sokağı'na görkemli açılış
Fransız Sokağı'na görkemli açılış
Beyoğlu'ndaki Fransız Sokağı projesi 1 Temmuz'da hayata geçiyor.
Radyoterapi yanıklarına krem
Radyoterapi yanıklarına krem
Kanser hastalarına uygulanan radyoterapi nedeniyle oluşan yanıkları...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.