kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Esra Ceyhan @ SABAH
 

Alışveriş...

Islak saçlarımın sıcak rüzgarlarla karışacağı, tenimin yanık, ayağımın açık olacağı bu günleri iple çektim. Bu kış geçmek, bitmek, gitmek bilmedi, bilemedi neredeyse... Hem hala da havalar, 'yanıyorum', dedirtecek denli sıcak değil, hırkasızsanız ısırmaya devam ediyor ama, buna da şükür. Ben her sene tam bu zamanlarda, 'yaşasın yaz geldi' heyecanıyla sürüsüne bereket alışveriş hatası yapıyorum. Sizlere hepsini yazacağım. İtiraflarımı ardı arkasına okuyacaksınız... İki gün evvel, zar zor da olsa birkaç saati kendime ve dolaplarıma ayırdım. Gerçeklerle yüzleşmeli, içinde bulunduğum durumu doğru tespit etmeliydim. Bir müfettiş edasıyla başladım giysilerimi karıştırmaya... Hiç kullanılmamış, üzerinde etiketi olan, askısıyla bütünleşmiş onca kıyafet buldum. Sanki bunları ben almamışım gibi epey de şaşırdım... İşin sırrına vakıf olmak için de, beden numarasının yazılı olduğu etiketlere baktım. Durumu da hemen çaktım tabiatıyla... Şöyle bir gerzeklik yapmışım son bir kaç yıldır. Bugün yarın ha zayıflarım, kendimi de baskı altına alırım, maksadı hasıl ederim niyetiyle, 38 ve üstü iken gidip 36 beden pantolon, etek ve elbiseler almışım. Onlar öylece sabırla durmuşlar, beklemişler, beklemişler.... Ne yaptım? Çok umutsuz olanları, asla içine giremeyeceğimi düşündüklerimle, gözüme renk ve kesim olarak manasız gelen parçaları aynı torbada topladım. Geçtim ikinci tura... Başladım, üzerime tam oturacak olsa bile, artık giymekten sıkıldığım, bıktığım, alt, üst ya da elbiseleri avlamaya. Bunları da birinci turdan elde edilen ganimetlere ekledim, ihtiyacı olanlara iletmek üzere... Mevsimi gelmiş, susamışım ya denize... Aklıma bikinilerim düştü. Açtım çekmeceyi, bir de ne göreyim! Bu sene bikini almama, hatta bikini modellerine bakmayı düşünmeme bile gerek yok. Üzülsem mi sevinsem mi şaşırdım kaldım. Hem hiçbirinin lastiği erimemiş, kumaşı yıpranmamış. Capcanlı, rengarenk, yepyeni bana bakıyorlar. Bu uzun bakışma çekmecenin kapanıp, bu yaz başka bikini alınmayacak kararının verilmesiyle son buldu. Geçtim ayakkabı dolabının karşısına, farklı zamanlarda alınmış ama birbirini renk ve model olarak aşağı yukarı tekrarlayan, yazın kahramanı parmak arası terlikler, asla vazgeçmediğim stiletto'lar ve spor pabuçlarla burun buruna geldim. Artık ayakkabı konusunda da kendime dur demenin zamanının geldiğini çok iyi anladım. Bugüne kadar ayakkabı konusunda duraksız çılgınca ilerlemişim meğerse... Yıllar evvel bir dergide görmüştüm. Benden bin beter, ünlü bir yabancı sanatçı (adını hatırlamıyorum), polaroid çekilmiş fotoğraflarını ayakkabı kutularının üzerine yapıştırmıştı. İyi akıl dedim. Ayakkabıların fotoğrafını çekecek kadar abartmadım ama, üstlerine minik etiketler yapıştırıp renk ve modellerini yazdım, oldu bitti. Hem giyeceğim zaman deli gibi aramaktan kurtuluyorum, hem de bir bakışta neyim var neyim yok anlıyorum. Alışverişte de çizgiyi aşmamış oluyorum... En büyük hatamın çanta merakım olduğunu söyleyebilirim. Siz siz olun benim gibi yapmayın. Ya zaten şunun şurasında üç-dört ay... Sepetler, hasırlar, viniller, renkliler envai çeşidi de olsun demeyin şu çantaların. Vaktiyle aldıklarımı koyacak yer bulamıyorum, bazılarının hatırası var, bazıları da çok güzel, kalsın, diyorum, yerim daraldıkça daralıyor. Ve son olarak kozmetikler... Bir kere sırf rengi hoşunuza gitti diye, yazın, bu modaymış diye çok makyaj malzemesi almayın. Ojeler katılaşıyor, rujların kokuları farklılaşıyor, kısaca hepsinin kullanma süresi var. Sonunda çöpe atmak zorunda kalıyoruz. Şimdi benim gibi yapın, geçen yıldan kalan güneş ürünleriniz varsa, son kullanım tarihine bakın. Geçmişse atın. En gerekli ve koruyucu ürünleri de bir uzman tavsiyesiyle öğrenin, öyle satın alın. Hatasız alışverişler...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Taşı toprağı kabus şehir İSTANBUL   / 22-05-2004
 Taşı toprağı kabus şehir! İstanbul   / 22-05-2004
HAKAN & UTKU
Kitabi diyaloglar
- İyi günler. - İyi günler...
GÜLSE BİRSEL
Üç kadından biri Ajda!
Biraz abartıyor muyuz nedir? Dün...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Piliçli patates...
ESRA CEYHAN
Alışveriş...
Islak saçlarımın sıcak rüzgarlarla...
REFİK DURBAŞ
Bir Osmanlı aydını...
Günlük yayınlanan ilk gazetemiz...
Şifalı su ile gelen sağlık
Şifalı su ile gelen sağlık
Daha çok kas-iskelet sistemi hastalıkları nedeniyle tercih edilen...
Acı çikolata tansiyon dostu
Acı çikolata tansiyon dostu
Çikolatayı küçük-büyük hemen herkes sever. O halde bir müjde verelim.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.