kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 
Kemale ermiş bir çocuk adam!..
Emin Demirel ve ölüm arabaları

Kemale ermiş bir çocuk adam!..

Devletin çok önemli bir kurumunda 30 yıl görev yapmıştı. Emekli olduktan sonra da yine hareketli, sorumluluğu yüksek bir işe sarıldı dört elle. Çünkü on yıllar boyunca alıştığı hareketli, gergin çoğu kez de tehlikeli yaşantı, onu adrenalin bağımlısı kılmıştı. Emeklilikten anladığı; kucakta torun hoplatmak, çiçek böcek peşine düşmek, tertipleriyle lokallerde buluşup geçmişi yad ederek kilometre doldurmak değildi elbet. Gücü kuvveti, formu morali yerinde, tıkır tıkırdı şükür ki.
Gururu da büyük
Bir insanın yaşamı boyunca belki en çok bir-iki kere yaşayabileceği belalı haller, bazen bir haftada üçer beşer gelmişti başına yıllar boyu. Görevi gereği girdiği pek çok riskli, gaddar ve hoyrat olay
dan
kimi zaman ölüme kıl kala dönmüş, kimi zaman da ruhen ve bedenen örselenerek çıkmıştı. Bütün bunları bir kez bile kendi adına değil, hep insanımızın güveni, mutluluğu, memleketin sağlık selameti adına yapıyor olmanın gururunu da çok defa yaşadığına şükrederdi.
Kim bunlar?..
Yeni işinde ise, çoğunu "dışarıdan" tanıdığı, gözlediği, tahlil ettiği insanların arasındaydı artık. Ama içeride olana iklimin çok farklı yansıdığı bir coğrafyaya geldiğini çok geçmeden anladı. Yeni girdiği bu dünyanın insanları onun hücrelerine kadar işleyen çelik disiplin, ketumluk ve ağırlık kimyasından çok farklı, bohem, çelebi, frapan, nev-i şahsına münhasır insanlardı.

Beton büst mü?..

Onları yakından tanırken de, kendisini tanıtırken de kaçınılmaz çelişkiler, darılıp kırılmalar, küsüp barışmalar, yadırgamalar oldu. Sonra kendi gözleriyle gördü anladı ki; o gargara, farfara, esnek, gayri ciddi gördüğü. Bazılarının kılık kıyafetine, saçına küpesine bıyık altından gülüp geçtiği o "meslek erbabı", iş sırasında akıllara seza biçimde canhıraş, özverili, yaratıcı, üretici görev canavarlarına dönüşüyor. Sevindi bunu anladığında. Daha tolere edici, daha sıcak davranışlara savruldu o "beton duruş". Son zamanlarda ya
kınlarına "Valla ben çok müsamahakâr bir adam oldum" deyişi bundan mülhemdi...
Önce epey korktum!..
Ve aynı binada, onunla aynı havayı teneffüs eden o kadrolar da anladı ki; o abus, sert, o tavizsiz, bağışlamasız duran büstün ardında sıcacık bir çocuk adam var...
İşte o çocuk yürekli adamdan bir telefon geldi geçen gece. Evimde oturmuş, televizyonda oynayan bir yabancı filme dalmış gitmişken adını okudum çalan cep telefonumun üstünde. Ve ürperdim o an.

***


Hayırdır inşallah!..
Bu vakitlerde ondan telefon geldiğinde hayra alamet şeyler olmazdı genellikle. Ya bir halt etmiştim ve tatlı sert fırçasını yiyecektim ya da bir yerlerde önemli bir şeyler olmuştu ve bana haber ekmeği olarak dönecekti.
- Hayırdır abi buyur?.. - Savaş... Savaş müsait misin kardeş?..
Sesinde böylesi bir titremeyi, böylesi bir hüznü ilk kez duyuyordum. Endişem daha da arttı. Yalan yok gazeteden birine bir şey oldu zannedip taşikardi oldum.
- Abim hayırdır? Ne oldu çatlatma beni söyle.
- Savaş İstiklal Caddesi'ndeyim ben kardeş. Yakın bir arkadaşımla bir mekândan çıkıp yürüyorum İstiklal Caddesi'nde.
- Eee abi? - Ya kardeş bir de ne göreyim yürürken? Üç tane aslan gibi çevik kuvvet polisi önümde yürüyor.
- Hep yürür abi. Onlar orada devriye. Ring yapıyorlar.
- Biliyorum be kardeş. Ama bunlardan biri çok farklıydı çook!..
- Abi kafayı kıracam ha! Söylesene ne oldu, neydi o fark seni böyle ağlamaklı eden?
- Savaş sen anlarsın bu tabloyu bilirim. O çevik kuvvet polisinin elleri arkadaydı ve elinde bir kırmızı gül tutuyordu polis delikanlı.
- ??!!.. - Ben de yanına yanaştım, sesledim ona. 'Evlat hayırlı görevler. Bir şey soracağım sana; elinde taşıdığın bu kırmızı gül nedir?" dedim. Yüzü gülümsedi polisin. Bir o kırmızı güle, bir suratıma bakıp; "Karıma götüreceğim efendim" dedi. "Onları zaten çok ihmal ediyoruz. Şu ilerideki çiçekçiden 3-5 kuruş verip aldım bu gülü. Götürüp eşime vereyim ki, biraz olsun bağışlatayım kendimi..."
Vay bee!..
Onun çıplak gözle görüp çok etkilendiği bu olaya aynı derecede duygulanmam mümkün olamadı ama abartılı bir şekilde "Vay bee!" çekiverdim. O ise daha da bir hüzün-sevinç karışığı yaptı sesini. Dedi ki: - Ben 30 yıllık meslek hayatımda ilk kez böylesi bir manzara gördüm ve çok etkilendim be Savaş Kardeş. Sen gönül adamısın ya, açıp seninle paylaşmak geldi içimden, haydi hoşçakal...
Büyümek mi asla!..
Telefon kapandıktan sonra düştü jetonum. Bir süre öylece, yalı kazığı gibi dikilip kalakaldım ayakta. Sonra da dü- şündüm ki, herkesle paylaşmalıyım bu konuşmayı. Ve şunu sormalıyım sizlere. Bu kabil duygulardan yoksun muyuz, yoksa böyle kütük gibi görünsek de dip duygularımız itibariyle böylesi hissiyatların saklı over dozu muyuz?.. Siz... Siz ne dersiniz? Yoksa hepimizin içinde böylesi bir türlü büyümeyen; haşarı, afacan ama ille de duygu topiği bir çocuk mu gizli ne? Peki böylesi bir çocukluk içimizde yatıyorsa eğer, büyümeeek, büyümek, kemale ermek niye?..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hava şehitlerini anmaya beş kala!..   / 10-05-2004
 Anamızın yüzünü unutmak mümkün mü?...   / 09-05-2004
 Can sıkan günlerde ilaç tadı tavsiyeler   / 08-05-2004
 Asılmayıp da beslenenler üzerine...   / 07-05-2004
 Erman Toroğlu "o gemi" yi anlattı!..   / 06-05-2004
 Deniz Gezmiş yaşasaydı ya da "Hoşça Kal Yarın"!..   / 05-05-2004
 Başbakan eşi demeye bin şahit ister!...   / 04-05-2004
 Fenerbahçe'ye seyirciden "Teşvik primi!.."   / 03-05-2004
 Kemale ermiş bir çocuk adam!..   / 02-05-2004
 Vali Bey yakında Tarlabaşı'na da inecekmiş!..   / 01-05-2004
ERGUN BABAHAN
Pierre Van Hooijdonk
Van Hooijdonk, bir oyuncunun bir...
ERDAL ŞAFAK
Gereksiz faturalar
AK Parti iktidarının üstündeki çelik...
AHMET HAKAN COŞKUN
Hop dedik!
Tamam, imam-hatip konusunda bağnaz değiliz.
MANSUR FORUTAN
Korkarım bugün Kanaryam'ı yazacağım
On beşinci...
MEHMET BARLAS
İkinci bahar, herhalde "Sonbahar" olmalı!..
Sonunda ben...
ALİ KIRCA
Başkalarının (!) bayramı...
Aslında bir Galatasaraylı ya...
ÖMER LÜTFİ METE
Hürriyet türü örnek yasak
Hürriyet'in dünkü 'AKP'li...
REFİK DURBAŞ
Bilime yabancı dil engeli
YILDA iki kez yapılan...
SAVAŞ AY
Ahmet Çakar'ın dönüşü ve Fenerbahçe
"Fenerbahçe'nin...
HINCAL ULUÇ
Karagöz'ü bilir misiniz?..
"Biz hastalandık mı, Hıncal...
Hedef Avrupa Finali
Hedef Avrupa Finali
Yeni hedefini üç sene içinde Şampiyonlar Ligi'nde final oynayacak...
Hesabımız var
Hesabımız var
"G.Saray sezonun en iyi futbolunu bize karşı oynadı. Onları...
CHP: YÖK tasarısını sakın getirmeyin
CHP: YÖK tasarısını sakın getirmeyin
CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç hükümete 'YÖK tasarısını getirerek...
'Bilgili öğrenci gelmiyor'
'Bilgili öğrenci gelmiyor'
Meslek lisesi öğretmenleri de eğitimin kalitesinin düşüklüğünden...
Leyla 'buzdolabından' takdirle çıktı
Leyla 'buzdolabından' takdirle çıktı
'Küçük bir kız çocuğu, önünde mendil sattığı Beylikdüzü McDonald's'ın...
Yargının zirvesi çatladı
Yargının zirvesi çatladı
Danıştay'ın kuruluş yıldönümünde, yargının gündemindeki dört konuyla...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.