kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Muharrem Sarikaya @ SABAH
 

Avrupa Birliği yolunda lokomotif Almanya...

Almanya AB'ye üye olmasını istediği ülkeler için bugüne kadar doğrudan ve net oynadı. Bu kez de Türkiye için aynı davranışı gösteriyor.
Daha önce Yunanistan'ın Türkiye'nin üyeliğine taş koyduğu sırada da Almanya'nın tavrı netti.
O dönemde Türkiye'nin adaylığı ile ilgili sürecin başlamasının olanaksızlığını baştan dile getirmiş ve tutumunu ortaya koymuştu.
Onun için "Yunanistan'ın sırtını dayadığı ülke" olmuştu.
Bugün ise durum tersine dönmüş gözüküyor.
Dün Almanya Başbakanı Schröder'in ve bir gün öncesinde de Cumhurbaşkanı Rau'nun açıklamaları bunu teyit ediyor.
Her ikisi de AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi verme konusunda gerekçe öne süremeyeceğini kayda geçiriliyor.
Nitekim Schröder'in dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı ortak açıklamasındaki şu sözleri de bunu gösteriyor:
"40 yıl boyunca rengi ne olursa olsun, Alman hükümetleri Türkiye'nin 1963 Anlaşması ile ortaya konulan kriterleri yerine getirmesini istedi. Biz böyle bir politika yürüttüysek ve Türkiye bu ön koşulları yerine getirdiyse başka bir davranışta bulunmak doğru olmaz. Artık bunun güvenilirlikle ilgisi kalmaz."
Daha önce 10 kadar ülkenin AB'ye girmesine lokomotiflik yapan Almanya, bu kez de Türkiye için aynı görevi üstleniyor.
İngiltere'nin öteden beri Türkiye'ye pozitif tutumu dikkate alındığında, Almanya'nın bu tutumunu AB'nin diğer güçlü ülkesi Fransa'ya yansıtması da kaçınılmaz olacak.
Özellikle de haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçim sonucuna göre Fransa'dan da farklı mesajların gelmesi olası.
Veya engel koyucu bir tavır sergilememesi beklenebilir.
AB Adalet Divanı kararlarına rağmen,
AB dışişleri bakanlarının Kıbrıs Türk kesiminde izolasyonların kalkacağına yönelik açıklaması da bunun bir sinyali.
Türkiler ve İKÖ
Kıbrıs'taki referandum sonrasında Batı Avrupa ve ABD'den, Türkiye ve Kıbrıs Türk kesimini destekleyen güçlü mesajlar gelmesine karşılık, "dost ve kardeş" olduklarını her aşamada dile getiren ülkelerin sessizliğini koruması dikkat çekiyor.
Nitekim, Dışişleri Bakanlığı'na dün davet edilip Kıbrıs'taki referandum sonuçları hakkında bilgilendirilen İslam Konferansı Örgütü üyesi büyükelçileriyle görüşme sonrasında bir tepki gelmiyor.
Sadece İKÖ değil, her aşamada, "Ana yurdunuz burası" söylemini ağzından düşürmeyen Orta Asya Türk Cumhuriyetleri de sessizlik içine giriyor. Bir tek açıklama dahi yapılmıyor.
Mayıs ajandası
Bütün bunlara rağmen, Batı Avrupa ve ABD'den destek gelmiş olsa da Ankara'da hükümet, henüz her şeyin tam olarak rayına oturduğu inancında değil.
AB ile müzakerelere başlayabilmek için öncelikli olarak Kopenhag kriterleri çerçevesinde Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi gerekiyor.
İktidar partisi milletvekillerinin imzasına açılan 10 maddelik Anayasa teklifi de AB Genel Sekreterliği ve Dışişleri Bakanlığı'nın önerileri doğrultusunda hazırlanmış bulunuyor.
DGM'lerin kaldırılması, YÖK'teki askeri üyenin çıkarılması gibi bazı maddeler ise AB ile müzakerelerin başlayabilmesi için olmazsa olmaz koşul olarak görülüyor.
Diplomatik ve siyasi arenada yakalanan rüzgarın tersine dönmemesi için de Anayasa değişikliğinin AB'nin haziran ayındaki ara zirvesi öncesinde tamamlanması gerekiyor.
İş, Anayasa değişikliği ile de bitmiyor. AB'nin dile getirdiği uygulamadaki sıkıntıların kalkması için de Anayasa değişikliğine uygun yasal düzenlemelerin yapılması zorunluluğu bulunuyor.
Bütün bu sürece bakıldığında Türkiye'nin önünde 3 aylık bir maraton bulunuyor.
Bu sürede diplomatik ve siyasi adımlar doğru ve hızlı atılmadığı takdirde, Türkiye müzakere tarihi almış olsa bile, sonrasında KKTC'nin de başını ağrıtacak gelişmelerle karşılaşması kaçınılmaz olacak.
Bu nedenle, ulusal davanın doğru sonuçlanması için, AB'nin Sosyalist Enternasyonal üyesi iktidarları ile yakın ilişkisi bulunan CHP'ye de büyük iş düşüyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 "Kostas, istersen gitmem"   / 09-05-2004
 Kardak'tan, Gümülcine'ye   / 07-05-2004
 Aş, iş talebi arasında demokratikleşme   / 05-05-2004
 Jelatinsiz, kurdelesiz, paket   / 04-05-2004
 Baykal: DGM'nin kalkmasına hayır diyemem...   / 02-05-2004
 DEP'lilere Yargıtay formülü   / 30-04-2004
 Avrupa Birliği yolunda lokomotif Almanya...   / 28-04-2004
 Önce ambargo, sonra devlet   / 27-04-2004
 Yine bir adım önde olacak   / 25-04-2004
 Başkentin cılız umut ışığı   / 23-04-2004
MEHMET TEZKAN
Allah'ın sopası var mı?
Bilirsiniz... 'Allah'ın sopası...
EMRE AKÖZ
Şampiyonluğa niye sevindim?
İnsan tuttuğu takımın...
UMUR TALU
Aşağılamanın merkezi gözünüzden kaçmasın
Irak'ta...
İtalya'yı Türkiye'ye getireceğiz
İtalya Başbakanı Berlusconi'nin kurduğu Mavililer Kulübü İstanbul'da...
Ayrılıkçılarla masaya oturacak mı?
Rusya yanlısı Çeçenistan Devlet Başkanı Ahmed Kadirov'un "zafer...
Hedef Avrupa Finali
Hedef Avrupa Finali
Yeni hedefini üç sene içinde Şampiyonlar Ligi'nde final oynayacak...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.