kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Kendi kaderine niyet... Kader, kısmet!

Bu yazı Kıbrıs'ta "iki toplum"un, pardon, "iki toplumun seçmen yeterliliğine sahip üyeleri"nin "evet-hayır skoru" belli olmadan yazıldı.
Olabilecek en demokratik şekilde, iki halk "kendi kaderlerini tayin" ediyordu; "birbirlerinin kaderi"ni de.
Hatta, başka kaderleri de.
Kaderci misinizdir, değil misiniz, bilemem.
Kadere inanır mısınız... ya da kaderin tayinine?
"Kendi kaderini tayin" birkaç yönlü bir kavram.
Biri, ulus-devletlerin doğuşuyla yerleşmeye başlayan, sömürgeciliğin çözülmesiyle kurallaşan, uluslararası oyun kuralları arasına giren, "ulusların" yahut "halkların kendi kaderini tayin hakkı."
Bir diğeri, liberalizmin bağrında yeşeren ve "herkes kendi kaderini etkileme hakkına sahiptir"de özetlenen temel bireysel hak ve özgürlükler yelpazesi.
Fiili ekonomik, sosyal kısıtlamalarla, imkansızlıklar yüzünden ne kadar gerçektir, o bir yana; özünde "yetişkin hakkı".
Bir üçüncüsü, psikolojinin, sosyal-psikolojinin, bireyin temel dürtülerine gönderme yapan lehçesi:
"Kendi hayatının asli aktörü olabilmek, dış etki ve müdahalelerden bağımsız olarak kendi hayatının niteliğine dair tercihte bulunabilmek ve karar alabilmek."
Tabii, "kapasite" sorunu!
O yüzden, üçüncüye yapışık dördüncü bağlam, "akli yeterliliği olmayanlar".
En demokratik, birey haklarının en oturmuş olduğu ülkelerde bile "kenarda" tutulan, akli yeterliliği olmadığı için, imzadan mirasa, evlilikten seçme hakkına kadar dışlananların, tabii cezai ehliyeti bile bulunmayanların "hakları"na ilişkin:
"Kendi kaderini tayin, zihinsel özürlülerin, kendi hayatlarına dair tercih yapabilme, başkalarıyla aynı hak ve sorumluluklara sahip olma ve kendileri adına konuşabilme, kendilerini savunabilme hakkıdır."
Bu tanımdan kalkarak, onların da hak kullanabilecekleri ortamın yaratılması, eğitim imkanlarının sağlanması gibi talep ve girişimler mevcut.


***


Bunları, "maksat, malumat olsun" veya "ansiklopedik takılalım" diye aktarmadım.
İster ulus, ister halk, ister birey olsun, sözü çok edilen ve kurallaşan, yasalaşan, evrenselleşen "kendi kaderini tayin"in temeli, "müdahalesiz özgürlük hissiyatı"dır.
Hak, özgürlüğün tesisinin, kullanılmasının ve korunmasının silahıdır, aracısıdır.
Birlikte, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ve uluslararası hukuk omurgasını oluşturdukları varsayılır.
Lakin, seçimlerle, referandumlarla, BM kararlarıyla, yerel ve uluslararası hukukla fiiliyata geçtiği varsayılan "kendi kaderini tayin", genellikle, asıl kaderin başka koşullarda, bir takım güçlerce tayiniyle "kadersiz" kalır.
Elbette tüm "kendi kaderini tayin" mevzuatının varolması, olmamasından çok iyidir. Tarihe, bu açıdan müteşekkiriz!
Ama, kendi kaderimizi aldatmayalım. İnananlara göre zaten çok daha üst düzeyde tayin edilen kaderin dışında...
İster inanın, isten inanmayın; "yeryüzü tanrıları" kimsenin kaderini pek kendi eline terk etmez!
Ne evrensel, ne bölgesel, ne ulusal, ne yerel, ne bireysel.
Ne sosyal, ekonomik açılardan... Ne de kendini geliştirme gibi haklar bakımından.
Her düzey ve her ortamda, "güç ve güçlüler", yetişkin olma çabasındaki bireylere, halklara, uluslara, çocuk yahut "kaderini tayin edemeyecek geri zekalı" muamelesi yapar, rahat bırakmazlar.
Kendi kaderinizi tayin eder gibi olursunuz ve sonra kaderinizin başka yere tayini çıkar!
O yüzden, "kendi kaderini tayin",
kendinin ötesindeki "kader"le mücadele ve onu tayin edebilme çabasıdır aslında!
Havayı iyice değiştirmeden, soluk alamazsınız!
Mis gibi narenciye kokulu, Akdeniz dokulu Kıbrıs'ta da.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Çuvaldız!   / 03-05-2004
 Serbest piyasa işkencecileri   / 02-05-2004
 Yokuşun başında yatan sırlar   / 30-04-2004
 Kahredici biçimde, istila içimize siniyor!   / 29-04-2004
 Oradan, buradan, yüzümüzün iki yanından   / 28-04-2004
 Reddedenleri reddetme hakkı   / 27-04-2004
 Sevenleri ayırmayın!   / 26-04-2004
 Kendi kaderine niyet... Kader, kısmet!   / 25-04-2004
 Kuş bakışı, baş dönmesi, kabuk çatlaması   / 23-04-2004
 Vatansa eğer, yavru olabilir mi?   / 22-04-2004
MEHMET TEZKAN
Treni kaçırtanlara kim hesap soracak?
Bürokraside yaygın...
EMRE AKÖZ
Nurcuların diyet muhabbeti
Bundan 20 gün kadar önce...
MUHARREM SARIKAYA
Jelatinsiz, kurdelesiz, paket
1982 Anayasası bugün...
UMUR TALU
Cesur gazeteciler... Hamile işkenceciler
Biz de...
Beni öldürün ama ne olur soymayın
İsmi Dhia el-Şvari... El Mehdi Ordusu mensubu. Saddam döneminde de...
Hayvan gibi tecavüz ediyorlar
İsmi Nur... Ebu Garip hapisanesinde ABD'lilerin tecavüzüne uğradığını...
Herkes kendi yolunda
Herkes kendi yolunda
Divan Başkanı Nasır'ın girişimiyle yapılan toplantıda "Güçlü bir mali...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.