Karga ve Luce!

Size bir hikaye anlatacağım: Günlerden bir gün, karga kendi yürüyüşünü beğenmez olmuş. Güzel yürümek istemiş. Bakmış ki, en güzel yürüyen serçe. Onu her gün taklit etmeye başlamış. Ama bir türlü olmamış. Bu başarısızlık sonrasında karga kendi kendine söylenmiş, "Ben yine kendi halime döneyim, eskisi gibi yürüyeyim."
Peki, bu hikayenin sonu nasıl derseniz, aynen Mircea Lucescu gibi derim.
Önce hikayenin sonu: Karga, eskiye dönmüş ama eski yürüyüşünü de unuttuğu için bir garip yürümeye başlamış. Şu an kuşlar arasında en çirkin yürüyen hayvan kargadır!..
Size bir masal anlattım ama Lucescu gerçeğinin ta kendisi gibi. Şöyle bir düşünelim:
Beşiktaş'ın 100. yılı bir masal gibi yaşandı. Herşey rüya gibiydi. Mircea Lucescu, savunma futbolunu ön plana çıkarıp kendi ilkeleriyle yarattığı Beşiktaş'ı Türkiye ve Avrupa'da zaferlere taşıdı. Sonra öyle bir ilk yarı yaşandı ki; herkes Beşiktaş'a saygı duyuyordu. Bu yılın da şampiyonuydu, gelecek yılında.
Ne zaman ki;
Lucescu, başta Hıncal Usta'nın, "Beşiktaş korkak futbol oynuyor..." eleştirisinden etkilenip, kendi ilkelerine ihanet edip, Beşiktaş'ı üç forvete döndürdü, o sonun başlangıcı oldu. Oysa, Beşiktaş hücum oynayıp çok gol attığı için şampiyon olmadı. Az gol yediği için şampiyon oldu. Dikkat!...(Her ne kadar Lucescu "Hayır eleştirisinden etkilenmedim" dese de Hıncal Usta, Lucescu'nun kafasını öyle karıştırdı ki!...)
Ne zaman ki!...
Beşiktaş yazarları ile biraraya gelip, gerçekleri tartışmak yerine kendini haklı çıkaracak (Öyle iltifatlar işitti ki, yanlışını bile kabul etmedi) bir ortam yarattı ve gerçekleri göremedi.
Ne zaman ki!
Hakem hatalarını, taktik yanlışların önüne ta- şıdı, tüm sempatisini yitirdi.
Yanisi şu: Lucescu, "Karga hikayesi gibi" kendi gibi olmayıp, başkası gibi olmaya çalıştı, rezil oldu. Tekrar kendisi gibi olmak istedi, rezil kere rezil oldu. (Beşiktaş yönetimi, 5 yıllık anlaşma önerdiği Lucescu'yu sezon sonunda kapının önüne koyuyor!..)
Beşiktaş'ta yaşanan tablo şu:
Başkan Bilgili'nin, Konya maçının devre arasında Haşmet Bedii Kürüm, Muzaffer Nasıroğlu ve Deniz Atalay ile mini bir toplantı yapması, sonra da sahaya inip menajer Sinan Engin'e talimat vermesi bir paniğin belgesidir.
Beşiktaş taraftarı, sayın başkan Serdar Bilgili'ye protestoya hazırlanıyor. Bu şu demek: "Eylül ayında olağanüstü kongre."
Haaa... Beşiktaş'ı yönetenler ne diyordu: "Vergilendirilmiş şampiyonluk kutsaldır..." Devlete vergisini vermekle övünen Beşiktaş İkinci Başkanı sayın Hüsnü Güreli, kendi futbolcularının alacaklarını aylardır niye vermiyor? Şu an futbolcusuna 5 kuruş vermeyen yöneticiler başarısızlığın üzerini örtmek için gelecekte, "Büyük Beşiktaş yaratıyoruz" diyerek transfer haberleri uçuruyorlar. Tek amaç öfkeli Beşiktaş taraftarını sakinleştirmek.
Son söz: Başkan Bilgili'nin tek doğrusu federasyona olan güvensizligi. MHK'nın Kuşadası Hakem Semineri'nde Beşiktaş'ın şampiyon yapılmayacağı kararı alındı. O gün bu görüşe komplo teorisi diyenlere şunu derim;
1- Trabzonspor hakem hatası ile bir puan bile kaybetmedi.. (Başkan Ulusoy bir gün Trabzonspor'a başkan olacak diye mi?)
2- Elazığspor küme düştü.. (Amaç; DYP Başkanı Mehmet Ağar'ın popülerliği mi?..)
3- Adana düştü, İstanbulspor ise mucizevi bir şekilde kurtuluyor. (Şu Uzan meselesi mi?...)