kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Vatansa eğer, yavru olabilir mi?

Buradan çok fazla konuşuldu. Çok fazla karışıldı. "Hayır" konuşanlar ile "Evet" karışanların çoğu, onca çelişki ve çatışmaları içinde sanki hep ortak paydada buluştu:
"Kıbrıs bizim"miş gibi.
Sanki, tüm ayrım, "bizim" olan bir toprak hakkında ne karar verilmesi gerektiğine dairdi.

***


Oysa, Kıbrıs "bizim" değil.
Elbette, tarih, etnisite, hem burada, hem Yunanistan'da...
Hem kimi Kıbrıslı Rum'da, hem kimi Kıbrıslı Türk'te, Kıbrıs'ın "anavatanlar"a ait olduğu hissini, fikrini ve eylemini beslemiştir, besler ama...
Elbette, garantör, müdahil gibi isimlerle, Türkiye ve Yunanistan "iki tarafın hamisi" sayılmış...
Elbette, 1974 sonrası fiili bir ayrım ortaya çıkmıştır...
Elbette çözümler bile Türkiye ve Yunanistan ekseninde aranmıştır ama...
Kıbrıs, 1960'ta bağımsızlığını kazandığından bu yana, "başka kimsenin" değil, Kıbrıslılarındır.
Bugüne kadar yürümemiş, yürütülmemiş olsa da.
Kim bilir, belki yarın yine yürümeyecek olsa bile.
Kıbrıs, 44 yıl önce, İngiltere'den bağımsızlığını kazanmış iki toplumlu, iki etnisiteli bir ülkedir.
Bağımsız devlet yolculuğuna, nasıl iki toplumlu bir uzlaşma ideali üstünde, tabii ki zorlamalarla başlamış ve o yolculuk kanlı, çatışmalı ve uzlaşmaz biçimlerde yarım kalmışsa...
Bugün yine öyle bir yol ayrımındadır.

***


Bugüne kadarki mesele sadece Kıbrıslı Rumlar ve Türkler'in "birbirlerine karşı nefreti" olsaydı, bu yol ayrımında yine umut beslemek belki de aşırı saflık sayılırdı.
Ancak, bu nefret, güvensizlik, endişe, ihtiras, korku karışımı çatışma zemini, aynı zamanda Yunanistan, Türkiye ve özellikle Soğuk Savaş'ta ABD-İngiltere ve Sovyetler Birliği tarafından da yaratıldı, kışkırtıldı.
Kıbrıs, kağıt üstünde "iki toplumlu bağımsız devlet" olarak tasarlandıktan sonra, iki toplumun içindeki nefret kaynakları, orayı asla bağımsız istemeyenler tarafından azdırıldı.
60'tan 74'e geliş, Türkiye'nin dondurulduğu 80'e varış, sadece Yunanistan ve Türkiye'nin korkuları ile ihtiraslarınca değil, ABD ve Sovyetler'in karşılıklı oyunlarıyla, Yunanistan, Kıbrıs ve Türkiye'de 13 yılda birbiri ardına dizilen üç askeri darbeyle de çizildi.
Kıbrıs iki toplumlu bağımsız bir devlet olduğu için değil, iki toplumun birbirine düşmanlığını azdıran bir "bağımlılık" tarihiyle.

***


Tabii ki, koşulların, dönemlerin, kuşakların, duyguların değişmesi bile, bundan sonra sorun olmayacağının garantisi değildir.
Tabii ki, tarihin öyle, düşmanca, art niyetli ve kanlı yaşanması da, geleceğin aynen öyle olacağının teminatı değildir.
Sadece önyargılılar değil, tarihi yaşayanlar da, her iki tarafta, her dört tarafta, korkularını, endişelerini ve düşmanlıklarını korur. Geçmişten referans alır, sonuna kadar haksız da olmaz.
Buna karşılık, geleceği umut etmek isteyenler, "geleceği denemek isteyenler" de, bu korku ve nefretlerden kopmanın mümkün olabileceğini düşünmekte, hayalse, hayal etmekte haklıdır.

***


Birtakım anket denemelerinde bana da, "Evet mi, hayır mı?" diye soruldu.
İkisini de söylemedim. Elbette, her daim her türlü açıdan tartışılabilir, ancak o karar Kıbrıslılarındır. İki tarafta da.
Çünkü, ne Yunanistan'ın, ne Türkiye'nin toprağıdır; çünkü, "Kıbrıs, bizim değil", Kıbrıslı Türklerin ve Rumların, Kıbrıslılarındır.
Kimsenin verip vermemeye kendini yetkili saydığı bir "yavru vatanlar adası" değil, acısını, yuvasını, umudunu ve hayallerini, doğumdan ölüme orada bulmuş, büyütmüş yahut yitirmiş olanların vatanıdır.
Yavru değil, vatandır!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bir 'bilgi edinme hakkı' ön girişimi   / 21-04-2004
 Milyonlarca dolar vererek kınıyoruz!   / 20-04-2004
 Kullanırsan, iyidir   / 19-04-2004
 Kokuşmuş modernliğin modernizasyonu   / 18-04-2004
 Bu durum tuhaf bir durum değil midir?   / 16-04-2004
 Önce tepki verir, sonra çevreme bakarım!   / 15-04-2004
 İnsanın haykırası gelmez mi hiç!   / 14-04-2004
 Gücün yalanı, yalanın gücü   / 13-04-2004
 Basın hürdür ya siz?   / 12-04-2004
 Ağa'nın özel devrimi, derin sırları   / 11-04-2004
MEHMET TEZKAN
İmamlara 'siyaset yapın' çağrısı !
Emin Çölaşan'ın ...
EMRE AKÖZ
Üniversitelinin talebi
Türk Sanayici ve İşadamları...
UMUR TALU
Vatansa eğer, yavru olabilir mi?
Buradan çok fazla...
Aldatılıyorum
AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Verheugen, Kıbrıs raporu...
Kimsenin haddine düşmedi
KKTC lideri Rauf Denktaş'ın dünkü basın toplantısında eleştiri...
Penaltı mı? Sakın ha!
Penaltı mı? Sakın ha!
Cruzeiro'da oynarken Rio derbisinde Mineiro maçında penaltı kaçırınca...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.