kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hayat üzerine ipuçları
Hayat üzerine ipuçları

Zeki Demirkubuz, Dostoyevski ve Camus'ya hayranlığını bir kez daha sergilediği "Bekleme Odası"nda başrolü de yine kendisi üstlenmiş
Her yönetmenin bir dünyası var, her filmin bir dünyası var. Ne denli farklı olsalar da bu dünyalara özenle yaklaşmaya ve onları anlamaya çalışmalıyız. Bir Demirkubuz filmine bir "Neredesin Firuze" gibi yaklaşılamayacağı açık. Ama neden ikisini de sevmeyelim, çok farklı kriterlerle de olsa, neden iki tür filmi de bağrımıza basmayalım? Demirkubuz'un kimilerince küçümsenen son filmi "Bekleme Odası" bence yönetmenin filmografisine cuk oturuyor. Onun iki temel esin kaynağı olan iki büyük yazara, Dostoyevski ve Camus'ye olan hayranlığını bir kez daha gösterdiği gibi, belki daha da önemlisi, bizzat kendisi üzerine sayısız ipucu veriyor.

Demirkubuz'a ilgi duyanlar için ne müthiş okumalar içeriyor bu film!... Fyodor Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"sını uyarlamaya çalışan bir yönetmenin öyküsü bu... Ama öte yandan Demirkubuz, zaten "Yazgı"yla yaptığı bir şeyi yapıyor, egzistansiyalizm felsefesinin babalarından Albert Camus'nün "Yabancı" romanını sanki bir kez daha gözden geçiriyor. Böylece, tıpkı "Yabancı" nın kahramanı gibi, çevresine, toplumuna ve bu arada kadınlara duyarsızlaşmış, iletişimi son derece zayıf düşmüş bir insanın öyküsünü izliyoruz.

Hayatındaki iki kadını da ilgisizliğiyle, meraksızlığıyla perişan edip kaçırtan Ahmet, aradığı baş oyuncuyu da evini soyan bir hırsızda bulmaya kalkıyor. Ama hırsız gencin sanki önceden çizilmiş kader çizgisi ona bu fırsatı verecek gibi gözükmüyor. Dev bir klasiği uyarlama sancıları çeken yönetmen Ahmet'te sanırım Zeki'den sayısız izdüşüm var. Öyle olmasa yönetmen başrolü bizzat kendisi yüklenir miydi? Filmdeki yönetmenin ağzından "Sinema dinsel bir meseledir" diyen Demirkubuz, sanki Dostoyevski mistisizmiyle buluştuğu noktayı bize açıyor.

Ahmet'in bürosunun üzerinde duran yazarın resminin altında (İngilizce olarak) "Tanrı yoksa her şey mübah demektir" sözü okunuyor. Demirkubuz bize din ve inançla da meselesi olan bir yönetmen olduğunu duyumsatıyor. Bu açıdan, mistik Rus yazarıyla insanın evren içindeki varlığını sorgulayan Fransız yazarı, Zeki'de hiç de şaşırtıcı olmayan biçimde buluşuyorlar.

ARI, PÜRÜZSÜZ ANLATIM
Demirkubuz, bize son derece yalın biçimde anlatılmış, sanki bir gram bile fazlası olmayan bir film sunuyor. Bu sadeliği sıkıcılıkla eşanlamlı bulanlar az olmayacak, ama ben kendi adıma filmin arı, pürüzsüz anlatımına hayran oldum.

Yönetmen bize kendisini, sanatını, film yapmanın sancılarını ve film bittikten sonraki pişmanlıklarını anlatırken, yan kişiler, özellikle de Elif ve Kerem aracılığıyla kendi kendisine ağır eleştiri okları yöneltiyor. Belki de "Sanatçı sonuç olarak bencil olan, bencil olması gereken biridir" diyor bize...Yoksa eserine nasıl yoğunlaşabilir ki? Bir film çekememe öyküsü olan "Bekleme Odası", her şeye karşın iyimser biçimde bitiyor. Yepyeni bir genç kadın ve belki de "Suç ve Ceza" yı çekme umudu... Niye olmasın? Hayat, küçük şeylerin ötesinde her gün yeni baştan çıkılan bir büyük yolculuk değil mi? Film, yalnızca yönetmenin kişiliği üzerine değil, bu büyük yolculuk üzerine de hatırı sayılır ipuçları veriyor bize...

BEKLEME ODASI
***

Yönetim, senaryo, görüntü ve kurgu: Zeki Demirkubuz
Oyuncular: Zeki Demirkubuz, Nurhayat Kıvrak, Nilüfer Açıkalın, Serdar Orçin, Ufuk Bayraktar, Eda Teksöz
Mavi Filmcilik yapımı.
DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Beter yönetmenin maceraları
 Ustinov da göçtü
 Yaşamboyu Başarı Ödülü' için Ken Russell geliyor
 Genç sinemacılara yeni fırsatlar
 Sinema Yapışık kardeşler Hollywood'da
 İç içe örülü kederli yaşamlar
 Küçük kızıyla tek başına kalan yalnız bir baba
 Bir ressamın dünyasından
 Festivalin kaçırılmayacak filmleri
 Mayıs 1968 ve hatırda kalanlar
 Amerika'nın varlığını sorgulayan belgesel
 Asmalı Konak'ın yönetmeni artık beyazperdede
 Ajanda
 Mozart konserlerinde klasik müziğe doyulacak
 Yirmi yıla onaltı film sığdırdı
 İnci Küpeli Kız
 Yeşilçam tadında ama modern sinema kıvamında
 Halkın bağrından gelen kendine özgü bir film
 Soğuk iklimin gençleri
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
Alışverişi unutturan yemekler
Alışverişi unutturan yemekler
Akmerkez'in üst katındaki "food court"ta, ayrı bir kapıdan girilen...
Mahalleden sosyeteye girdi
Bu güne kadar genellikle varoş gençlerinin vazgeçemediği spor olan...
Sevgilinizi dört dakikada bulun
Görücü usulünün yerini şimdi "Date Game" adındaki partiler aldı.
Evlere bahar geldi
İlkbahar gelince insanın içi kıpır kıpır eder ya, işte şimdi bu yeni enerjimizi...
Araplar meyveli Türkler klasik seviyor
Bir prezervatif markasının yaptırdığı araştırmaya göre Türk erkeği geciktirici...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | ON Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Otomobil | Sinema | Hobi | Çizerler
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.