kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
  » Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Zorla girdiği yarışmada Altın Ayı ödülü kazandı
Zorla girdiği yarışmada Altın Ayı ödülü kazandı
ALMANYA'YI BÜYÜLEYEN İKİ GENCECİK TÜRK: Birol ve Sibel

Son anda girdi Ayı onun oldu

"Duvara Karşı"yla Berlin'de Altın Ayı alan Fatih Akın'ın sırrı Alman ve Türk kültürlerini filminin harcı yapması

Metin Erksan'dan 40 yıl sonra Berlin'de büyük ödül Altın Ayı'yı alan ikinci Türk olan Fatih Akın'ın filminin festival başvurusu sadece 10 gün önce kabul edildi.




***

Zorla girdiği yarışmada Altın Ayı ödülü kazandı

Fatih Akın artık Avrupa sinemasının en umut verici genç yönetmenlerinin başında gelen isimlerden biri. 'Duvara Karşı' adlı filmi festivale ancak 10 gün kala kabul edilen ve final günü Altın Ayı ödülü kazanan Akın'ın başarısının sırrı hem Türk hem de Alman kültüründen beslenmesinde yatıyor.

BİR Türk yönetmenine Metin Erksan'dan 40 yıl sonra, bir Alman yapımına ise 1986'dan beri ilk kez Altın Ayı getiren 'Duvara Karşı'nın yönetmeni Fatih Akın, sadece 31 yaşında ve Avrupa sinemasının en umut verici genç yönetmenlerinden biri artık. 1995'te kısa filmlerle başlayan sinemacılığı, bu Hamburg doğumlu Alman vatandaşını çiftkültürlülüğün en görkemli başarı örneklerinden biri haline getirmiş durumda. Çünkü o, kusursuz Türkçe'sinden Türkiye'yle olan sıkı gönül ve akıl bağına kadar herşeyiyle kökenlerine bağlılığını koruyor. Ve bu iki kültürden de yeterince beslenerek özgün ve yaratıcı olmayı başarıyor.

TÜRK KIZININ ÖYKÜSÜ
BERLİN Film Festivali'ne katılan iki Alman filminden biri olan 'Nightsong- Gece Şarkısı' kendi ülkesinde adeta hakaretlerle karşılanırken, bir Alman- Türk ortak yapımı olarak sunulan 'Duvara Karşı' övgülerle ve de görkemli bir Altın Ayı ile karşılanıyor. Az şey mi bu? Yıllar önce, o daha sadece 'Kısa ve Acısız' (1997) adlı ilk uzun filmiyle dikkat çekmişken, Strasbourg'da Faruk Günaltay'ın düzenlediği Türk Sineması Günleri'nde bir masa etrafında başlayan arkadaşlığımız, bu kez Berlin'de 'Duvara Karşı'nın yarattığı heyecan dalgası içinde pekişiyor. Akın'ın tüm film karakterleri gibi hayatı 180 kilometreyle yaşayan, iki farklı kültürün çatışması içinde ezilmekten sert çıkışlarla kurtulmaya savaşan, özgün ve kişilikli kahramanları olan bir hikaye bu... Hamburg'da başlayıp İstanbul'da noktalanan bir aşk hikayesi... Aile baskısından kurtulup hayatını istediği gibi yaşamak, 'bol bol seks yapmak' isteyen bir Türk kızı... Alman karısını yitirdikten sonra yaşam zevkini de yitirmiş ve alkolik olmuş, hayatı kaymış
bir Türk... Bir formalite evliliğiyle başlayıp gerçek bir aşka, giderek tutkuya dönüşen bir ilişki... Aşırı durumlar, genel- geçer ahlaka meydan okuyan bir başkaldırı, Almanlar'a atılmış ince fiskeler ve en çok onları güldüren iğneli sataşmalar... Hepsi dur-durak bilmeyen bir sinemayla anlatılmış olarak karşınızda... İşte Berlin 2004'de aralarında Angelopoulos, Ken Loach, Eric Rohmer gibi devler de bulunan ustaların filmleri arasından sivrilerek Avrupa sanatının en büyük ödüllerinden birini kapan 'Duvara Karşı'nın bir özeti...

COŞKU DOLU BİR ADAM
FATİH içten bir coşkuyla konuşuyor. İster basın toplantısında dünya medyasının karşısında, isterse aramızda olsun... Bu filmi ve bu hikayeyi yıllarca içinde taşıdığını, günün birinde bunun derisini delen bir sivilce gibi patladığını söylüyor. "Hep deneylere açığım, sanatta klasik kalıpları kırmak isterim" diyor. Oyuncularına hep güvendiğini ve onları oldukça özgür bıraktığını, böylece çekimde kimi şeylerin değiştiğini anlatıyor. Fatih kendisinin de geleneksel bir çevreden geldiğini, amacının o çevreyi tümüyle eleştirmek olmadığını söylüyor: "O çevrede çok iyi, çok insanca şeyler var. Ama eleştirilecek yanları da var." Bu ve benzeri filmlerle birçok tabunun yıkıldığını ve kuşakların birbirini anlama şansının doğduğunu belirtiyor. Akın'a göre üç tip insan var onun filmlerinde... Türkler, Almanyalı Türkler ve de Almanlar. Gülerek "En mutlu Türkler, İstanbullu Türkler" diyor. Basın toplantısında İstanbul'un büyüleyici hareketliliğini öve öve bitiremiyor. Türkiye'nin de dünyanın en hızla değişen, en dinamik toplumlarından biri olduğunu açıklıyor. Bir Alman "Ne zaman Almanları anlatacaksınız?" diye soruyor. Fatih öfkeleniyor: "Ben zaten Almanları anlatıyorum. Bizler burda doğduk, Alman vatandaşıyız. Ama bizleri hala 'misafir işçi' gibi görenler var. Bu ve benzeri deyişleri kabul etmiyorum ve protesto ediyorum" diyor; salondan bir alkış kopuyor. İşin tuhafı alkışlayanlar yabancı, hatta çoğu Alman...

'HALA YABANCI MIYIZ?'

BU 'yabancı'nın Almanya'da hala geçer akçe olan azınlık ve farklı kültür düşmanlığını böylesine eleştirmesi, buna karşı savaşması aydın Almanların da hoşuna gidiyor. Fatih, Almanlara kızıyor, onların herşeyi kategorize etmeye meraklı olduğunu, sol entelektüellerinde bile ırksal önyargılar olduğunu söylüyor. Kendisinin hem Alman, hem de Türk olduğunu, ama Almanların bunu bir türlü kabul edemediklerini belirtiyor. Filmi önce yarışmaya alınmamış, ancak 10 gün kala kabul edilmiş. Filmdeki seks sahnelerinin Türkiye'de belki eleştirileceğini, ama bu hikayeyi başka türlü anlatamayacağını söylüyor Fatih. Türkiye'deki tepkilere çok önem veriyor, tüm eleştirileri izliyor. Ve bu filmin bizde nasıl karşılanacağını çok merak ediyor. Hemen söyleyelim: Film satın alındı ve bir-iki ay içinde seyircimizin karşısına çıkacak. Ödül öncesi yapılan satışın 50 bin dolar civarında olduğu söyleniyor. Ödül sonrasına kalsaydı, kuşkusuz daha yüksek olurdu.
DİĞER GÜNÜN İÇİNDEN HABERLERİ
 Polis borç için dehşet saçtı
 İkizleri unutmadı
 'Zerda'nın konağı gibi dekore edin!
 Aşkın gözü körmüş
 Alkollü şoför akşam yemeğini zehir etti
 Kötümserler kazanıyor
 Uzman çavuş eşi ve oğluyla kazada öldü
 Sokağa bırakılan talihsiz bebeklere hemşire şefkati
 Kar ve buzlanma 7 cana mal oldu
 Hamileyken ton ve kılıç balığı yemeyin
 Kanseri yenmek için bol bol kiraz yiyin...
 Eylemli pazar
 Sabreden başkan muradına ermiş
 Ferhan'ın tüm kitaplarında yalnızlığım gizli
ERGUN BABAHAN
Yolumuz açık
Türkiye yolunu 200 sene önce çizmiş ve bu...
ERDAL ŞAFAK
Dostluk sınavı
Sözünü esirgememesiyle tanınan Alman...
AHMET HAKAN COŞKUN
Üç film birden
Soğuk, karlı bir cumartesiydi.. Bol...
MEHMET BARLAS
Enflasyon muhasebesi, galiba ek vergiler doğurmaya...
ÖMER ÇELİK
Küresel güvenlik mantığının demokratikleşmesi
Dünyanın...
SAVAŞ AY
"Altın Ayı"lık var senin hamurunda!..
Mesleğe Bedii Faik...
REFİK DURBAŞ
Kimse değişime direnmesin
Ulusal Kurtuluş Savaşı ile...
ÖMER LÜTFİ METE
Hak gütme ahlakı ve TÜPRAŞ
CHP'nin 28 Mart sandığına...
Ahmed'den önce Ahmed'den sonra 3-1
Ahmed'den önce Ahmed'den sonra 3-1
Beşiktaş, Denizli karşısında 1-0 geri düştü. A.Hassan'ın girmesiyle...
Savaş ve barış
Savaş ve barış
Rumen hoca forvette İlie-Sinan ikilisiyle başladı. 33. dakikada...
Zirvedekiler sevgililer gününü böyle kutladı
Zirvedekiler sevgililer gününü böyle kutladı
Sezer ve Özkök yıldızlar gecesinde
Cumhurbaşkanı Ahmet...
Erdoğan ve Baykal 'mutlu' bir günde
Erdoğan ve Baykal 'mutlu' bir günde
Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu, rekortmen halterci Halil...
Yine Türk işi facia ama yer Moskova!
Yine Türk işi facia ama yer Moskova!
Moskova'daki, 800 kişi kapasiteli Transvaal yüzme havuzu ve su...
Dernek ve vakıf sorunu çözülemiyor
Dernek ve vakıf sorunu çözülemiyor
Bazı dernek ve vakıfların suistimalleri ve 'zorla bağış' uygulamaları...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.