kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Ana Sayfa
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Suna Abla benden jön  olur mu?
Saçın başın dağınık senden jön olmaz ki!
Suna Abla benden jön olur mu?

Suna Abla benden jön olur mu?


Suna Pekuysal’dan sıkı azar işittikten sonra röportajı kabul etti. Adımı kayıtlara Mazhar olarak geçirmişti ama olsun! Ona ‘Benden jön olur mu’ diye sormaz olaydım. “Saç baş darmadağınık, favorileri salmışsın çayıra Mazharcım. Ne diyeyim ki ben şimdi” diye noktayı koydu.

İlk röportaj girişimim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Suna Pekuysal'dan ciddi bir fırça yemiştim. Geçen haftaki röportajı okuyanlar bilirler. Dilerseniz geçen haftaya dönelim ve o telefon konuşmasını dinleyelim.
Ben: Suna Hanım merhaba. Ben Sabah Gazetesi'nden Mansur Forutan. Müsait misiniz acaba?
Suna Pekuysal: Müsaitim. Buyurun ne istemiştiniz?
Ben: Sizinle bir röportaj yapmak istiyorum.
SP: Ne röportajı? Bugün arife, yarın bayram. Ben yokum. Hem film çekildi diye arıyorsunuz değil mi beni. Daha önce neredeydiniz?
Ben: Daha önce röportaj yapmıyordum ki. Yeni başladım.
SP: Hayır olmaz. İstemiyorum. Ben elli yıldır sanat yapıyorum, film çekilince mi aklınıza geldim. Hayır istemiyorum. Aramayın beni bir daha.
Ben: Peki Suna Hanım nasıl isterseniz. Keyfinizi kaçırdım galiba. Özür dilerim.
SP: Tamam tamam.
Ben: İyi bayramlar, ellerinizden öperim... Bir hafta sonra Suna Pekuysal'ı aradığımda sütlaç kıvamındaydı ve röportaj teklifimi kabul etmişti. Kendisiyle buluşmak üzere Ümraniye Şehir Tiyatrosu'nun yolunu tuttum. Leopar desenli şalıyla beni bekliyordu. Bu arada adımı Mazhar olarak kayıtlara geçirmişti.

*Beni geçen hafta neden fırçaladınız?
Mazharcım ben politik biri değilim. O an ne hissediyorsam, hangi ruh halindeysem dışa vuruyorum. Yeni oyunun provalarını yapıyoruz. Bu üzerimde bir baskı oluşturuyor. Balon gibi şişiyorum. O sırada sen aradın. Hem arife, hem yola çıkacağım, yersin fırçayı tabii ki!

*İnşaat filmi ile ilgili konuşalım mı yoksa yasaklı mıyım?
ayır değiliz. Bugüne kadar seksen filmde rol almışımdır. Ama bunun yeri apayrı. Bu kadar profesyonel, bu kadar samimi ve sıcak bir set görmedim. Filme de yansımış bence. Oynadığım rolü de çok sevdim. Karakter çok iyi tanımlanmış ve boşu boşuna yer işgal etmiyor. Bir sürü film izliyorum, gereksiz yüzlerle dolduruyorlar ve filme bir katkısı yok. Bence diğer karakterler de muhteşem.

*Eski filmlerde de oynadığınız roller hep renk katıyordu.
Tabii ki... Hatta biz 'komikler' olarak adlandırılırdık. Suphi Garan ile birlikte filmin yürümesini sağlardık. Ortamı oluştururduk ki jön ve güzel, hikayeyi devam ettirebilsin. Rol ne olursa olsun hakkını verirdim, devleşirdim adeta. Ama o yıllarda her şey eğretiydi. Çok büyük imkansızlıklarla çalışırdık Mazharcım. Üç beş kişiydik zaten. Yoldan geçene rol verilirdi. Oysa şimdi imkanlar, insanlar sınırsız. Ama o zaman bir samimiyet vardı. Şimdiki gibi her şey şan, şöhret, paradan oluşmuyordu.

*Şimdi değil mi?
İnşaat filminde aynı ruhu, aynı tavrı yakaladım.

*Peki, tüm zamanların en iyi yönetmenini, en iyi jönünü seçme şansınız olsa ve onlarla bir film çekseniz, kimleri seçerdiniz. Tereddüdsüz Ömer Vargı yönetmen olurdu. İşini bu kadar iyi yapan birini daha tanımıyorum. Bir de 'Şerif Gören'in asistanlığını gururla yaptım' diyebilen biri. Bu çok önemli. Tüm çekim saat gibi işledi. En önemlisi ortaya iyi bir eser çıktı. Rahmetli Ayhan Işık da seçeceğim jön olurdu. Ediz Hun da olabilir.

*Peki benden jön olur mu?
Mazharcım saçın başın dağınık, favorileri salmışın çayıra. Ne diyeyim ki ben şimdi? Senden jön zor olur. Olsa olsa jön komik olur.

*Günümüzün beğendiğiniz güzeli kim?
Favorim Deniz Akkaya. Çok başarılı buluyorum. (Bu arada genç ve güzel tiyatrocu kızlar, iki de bir Suna Pekuysal'ın yanına gelip keyfini soruyor. Ümraniye Şehir Tiyatrosu yıkılıyor adeta. Burası iyi bir maden. Tiyatro camiasını korumam altına alacağım.)

*O bildik muzur bakışlarınızla kaç erkeğin canını yaktınız?
Bir kişinin. O da rahmetli eşim Ergün Köknar'ın. Yoktu bizim öyle ikide bir onla bunla flörtleşmemiz. Zaten ben erkek gibiydim gençken. Mahallenin kalecisiydim. Bilye oynardım. Bütün arkadaşlarım da erkekti. Hangi erkek böyle bir flört ister ki! Dolaşsana biraz hanım hanımcık, erkekler ilgilensin biraz. Yoktu böyle şeyler bende. Sonra sanat hayatına atılınca özel hayatınız biter. Bak Pınar Altuğ diyor ki, 'benim özel hayatım kimseyi ilgilendirmez.' Olmaz öyle şey. Sen sanatçıysan ve halkın malı olmuşsan özel hayatın olamaz. Seyirci seni kalbine almışsa onu hayal kırıklığına uğratamazsın.

*Geçmişle ilgili neyi değiştirmek isterdiniz?
Mazharcım ben çocukluğumu yaşayamadım. Çocukluğumu yaşamak isterdim. Rahmetli anacım da oyuncuydu. Hep provalara giderdim, tiyatro mikrobunu ondan aldım. Okulu yarıda bırakıp başladım çalışmaya. 13 yaşındaydım. Çalışmaya başladığın gün çocukluğunun bittiği gündür. O yıllarda izleyiciler gişeye geldiklerinde annemin oynayıp oynamadığını sorup, ona göre bilet alırlardı. Şimdi beni soruyorlar. Çocukluk anım var. Kitap yazmalı aslında.

*Kitabın ilk bölümü ne olurdu?
Arabayla mı geldin?

*Hayır ama gideceğiniz yere bırakırım.
O zaman kalkalım Mazharcım, yolda konuşuruz... (LPG'li taksinin ön koltuğunda Suna Pekuysal arkada ben... ya da Mazhar...)

*Kitabın ilk bölümünü sormuştum...
İlk ciddi oyunumu koyarım herhalde. Alman bir yönetmenin sahneye koyduğu 'Gelin' piyesiydi. Roller dağıtılmamıştı daha ve heyecanla bekliyorduk. Sonra listeler asıldı ve baktım ki bulaşıkçı kız rolündeyim. İlk rolümdü bu. Koşup gittim, bir defter aldım diyaloglarımı yazmak için. Şimdi bile deftere yazarım. Bir baktım ki son sahnede kısa bir cümle, dört kelime... elimde koca defter. İlk sayfası yetti tabii ki. Sonra piyesi oynadık ve ertesi gün gazetelerde eleştirileri okuduk. O zaman gazetelerde piyeslerin eleştirileri olurdu. Şimdi kırk yılın başı Hıncal Uluç gelip de yazacak... Mazharcım söyle arkadaşlarına gidip de yazsınlar... Neyse eleştiri de en beğenilen oyuncu ben olmuştum tek cümlelik performansıma rağmen.... Mazharcım ben burada iniyorum. Araşalım tamam mı? Tamam Suna Hanım, çok sağolun...
DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 Dansçılar Kıymete Bindi
 Tunceli’de 2. garson krizi
 Hürrem Sultan’ı dünya tanıyacak
 Amerika yolcuları için son 24 gün
 Pazar gecelerinize neşe getirecekler
 Malta’da Truva savaşları
 Gözlüklerde 70’lerin esintisi
 Türkiye’nin yıldızları bir arada
 Turfanda Enginar İl Piccolo’da
 Uyuyan Güzel Trakya’ya geldi
 Hayranları Nilüfer’in evine konuk olacak
 Fay hattı güldürüyor
 Tüm şarkılarıyla: Sertab
 Ata bu akşam yine formunda
 Yılbaşı hediyesiyle yardım edebilirsiniz
 Evliliğinizin yatak falı
 Sevgi Sözcükleri
 Deride en son trendler Deri Günleri Fuarı’nda
GÜLSE BİRSEL
Halit Kıvanç’ın kültürel mirası bende!
Halit Kıvanç'a...
AYŞE TÜTER
Cevizli pekmez tatlısı
Cevizlerin bir kısmını süslemek...
‘Öldüren kader kurbanı oluyor, ya biz?’
Adana’da aşkına karşılık vermediği için sabıkalı Necmettin But...
Sen karışma moruk!!
"Şunları biraraya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim" diye...
Tek tanık o
Sevgilisinin uğradığı silahlı saldırıya tanık olan Saliha, şoka...
Çatal-bıçak daveti
Çatal-bıçak daveti
Sofra sanatı üzerine yoğunlaşan, dünyanın prestijli markası...
Vintage şıklığı...
Vintage şıklığı...
Roman'ın sahibi Turgut Toplusoy'un eşi Suzan Hanım Christofle'ın...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Günaydın | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.