kapat
29.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°


TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



Saksonya'da "Ãœnye Lisesi"

Almanya'da bir "lise" gördük.

Ve lisede de "Türk bayrakları."

Ordu'nun "Ünye ilçesinin fotoğrafları."

Okul müdürü "merhaba" dedi.

Bir bayan öğretmen "siz var hoşgeldi benim dersime" diye elimizi sıktı.

Biyoloji öğretmeni de bizi "hoşgeldiniz, hoşgeldiniz... Türkiye, güneş, sicak, deniz, raki, balık... Ne güzel ülke" sözleriyle karşıladı.

Gözümüz, müdürün odasındaki "duvar saatine" takıldı.

"Dövme bakır" bir saatti.

Müdür dedi ki

- Türk işi... Ünye işi.

Gerçekten de saatin üzerinde "Ünye" yazılıydı.

GERÇEK KARDEŞLİK
Saksonya'nın Seifhennersdorf şehrine gittik.

Lise iÅŸte bu kentte.

1926'da yapılmış bir bina.

500 öğrencisi, 38 öğretmeni var.

Ãœnye ile "kardeÅŸ lise."

- Neden Ãœnye?

Okul müdürü anlattı

- Şenol Yeğin bu bölgede yatırım yapan bir Türk işadamı... Memleketi Ünye... Bizim lise ile Ünye lisesini kardeş yaptı... Önce bu sembolik bir kardeşlikti... Şimdi gerçekten kardeş olduk.

Müdür Herbert Dyk "okul gazetesini görmelisiniz" dedi.

Okul gazetesi "Ãœnye haberleriyle... Ãœnye resimleriyle" dolu.

OKUL GAZETESÄ°
Elimize okul gazetesinin bir sayfasını aldık.

Müdürle birlikte resim çektirdik.

Müdür, konuşkan bir Alman

- Bu yaz yine öğrencilerim gittiler... Ünye'yi anlata anlata bitiremiyorlar... Orada öyle çok yakınlık görmüşler ki... Bu yıl öğrencilerim daha disiplinli, daha çalışkan... Türkiye'ye gitmek onların başarı grafiğini yükseltiyor.

HAMSÄ° ZAMANI
Müdür Herbert Dyk, bir ara kulağımıza eğildi

- Kar suyu denize düştü mü?

- Neden sordunuz?

- Var kar suyu düşmek denize... İşte o zaman geldi demek hamsi mevsimi.

- Kar suyu denize düşmese de hamsi var bay Dyk.

- Yok... Sizin söylediğiniz Marmara hamsisi... Ama en güzel hamsi, Karadeniz hamsisi.

Temel, Fadime'ye dedi ki...
Saksonya'daki "Ünye Lisesi"nin bir sınıfına girdik.

Müdür bizi "Türk gazetecisi" diye tanıtınca...

Bir kız öğrenci ayağa fırladı

- En büyk Türkye, başk büyk yok.

Bir erkek öğrenci ayağa kalktı

- Anita demek istedi en büyük Türkiye, yok başka büyük... Biz Türkiye'de öğrendi bu slogan.

"Türkiye'yi nasıl buldunuz" diye sorduk.

Bazı öğrenciler başlarını öne eğdiler.

Onlar "Türkiye kafimlesinde olmayanlar."

Hayli üzgünler.

Kafilede olup, Türkiye'yi gezenler ise parmaklarını kaldırdılar.

Hepsi de "ben anlatsın... Var ben anlatmak" diyor.

Bir kız öğrenciye seslendik

- Sen anlat.

- Türkiye kardeş... Ünye kardeş... Karadeniz pide kardeş... Ben öğrendi çok laz fıkrası... Anlatmak size şimdi fıkra... Temel dedi bir gün Fadime'ye......

"Dyktatör" müdür
Okul müdürünün odasının duvarında bir "karikatür" gördük.

Müdürün soyadı "DYK."

Soyadının yanına "TATÖR" eklenmiş. Ve müdür Herbert Dyk, "dyktatör" oluvermiş.

Okunuşu "diktatör."

- Bay Herbert Dyk... Bu karikatürü kim yaptı?

Başladı gülmeye

- Öğrencilerim, Karadeniz'e gitti, Ünye'yi gördü, hepsinin zekası açıldı... Türkiye dönüşü bu karikatürü yaptılar.

- Kızmadınız mı?

- Espri çok güzel... İçinde zeka unsuru yüksek... Yaratıcı bir düşünce... Ben diktatör bir müdür değilim... Ama, öğrencilerimin bu yaratıcılığına kızmadım.

- Karikatürü, odanızın duvarına da asmışsınız.

- Astım... Zira yaratıcı zekaya saygı duydum.

****

Biz de bu müdüre saygı duyduk.

İstese, kendisine "diktatör" diyen öğrencileri "beş dakikada okuldan atar."

O ise atmak bir yana...

"Aferin" diyor

- Zeka fışkıran bir espri.

Sonra da gülmeye başlıyor

- Var gitmek Karadeniz... Hepsi oldu birer laz... Akşam oldu mu saat beş... Fışkırıyor parlak zeka.

Amasya parfümü
Okulun koridorlarında "resimler" vardı. Hangi kata çıksak, duvarlarda "meyve" resimleri.

Öğrenciler yapmış.

"Kara kalem... Sulu boya... Yağlı boya..."

"Neden hep meyve resmi" diye sorduk.

Müdür anlattı

- Bunlar Türk meyveleri... Tokat armudu... Amasya elması... Öğrencilerim Türkiye'de yedikleri meyvelerin resimlerini yapıyorlar... Biz de hepsini duvarda sergiliyoruz.

"Türkiye'nin havası, okulun koridorlarında yaşıyor" dedik.

Bir erkek öğrenci "hayır" diye itiraz etti

- Yaşamıyor... Yaşasaydı, bu meyvelerde koku olurdu... Resme, Amasya elmasının görüntüsünü verdik ama kokusunu veremedik.

Sonra bir kız öğrenci söze karıştı

- Amasya elması kokuyor en güzel parfüm... Chanell beş gibi.

"Ünye... Süper başkent"
Dr. Schwarz, biyoloji öğretmeni. Saksonya'nın Seifhennersdorf kentindeki "Ünye Anadolu Lisesi'nin kardeşi olan lisenin" en ayrıcalıklı, en forslu hocası o. Nedenine gelince

- Ben gitti Türkiye'ye yedi defa... Yok bu okulda bir başka öğretmen, gitmek Türkiye yedi defa.

- Nerelere gittiniz?

- Önce Ünye... Ünye bizim için başkent... Ölüdeniz... Fethiye... Finike... Süper.

- Neler süper?

- Balik süper, insan süper, iklim süper... Var herşey süper.

Dr. Schwarz "şimdi yine Türkiye'de."

Hem de "70 öğrencisi ile birlikte."

"Antalya'da."

Onunla, Almanya'da görüştük.

Ama "Antalya'da nerede kalacağını sormayı unuttuk."

"Kasım'ın son haftasını Türkiye'de geçirmek için" üç ay önceden hazırlık yapmışlar. Dr. Schwarz, sohbet sırasında sordu

- Bu yıl Hakan nasıl?.. Hasan nasıl?

- Hangi Hakan?.. Hangi Hasan?

- Hakan Sukur... Hasan Sas... Galatasaray... Fatıh var koç... İmparator... Nasıl bu yıl?

KARDEÅž LÄ°SE
Ünye Anadolu Lisesi'nin "kardeşi" olan, Alman lisesi "tarihi bir binada." Okulu gezerken bir salonda "piyano" gördük. Sonra bir başka katta "bir piyano daha" vardı. En alt kata indik "yine piyano." Öğrenciler, boş zamanlarında piyano çalıyorlar. "Herkese yetecek kadar" piyano var. Okulda "dikkatimizi çeken şeylerden biri" bu oldu.

****

Yine büyük bir salona girdik.

Müdür dedi ki "sınav salonu."

- Sınavlar, sınıflarda olmuyor mu?

- Oluyor tabii... Ama lise bitirme sınavı bu salonda yapılıyor.

- Yani lise bitirme sınavı mı var?

Bu sorumuz üzerine müdür şaşırdı

- Elbette... Lise bitirme sınavına girmeyen nasıl mezun olabilir ki?.. Sizde yok mu?

"Eskiden vardı" diye geçiştirdik.

Müdür, kolumuzu tuttu

- Nasıl kaldırırsınız?

Dikkatimizi çeken bir başka husus da müdürün "bu tepkisi... Kolumuzu sertçe tutması" oldu.

****

Ve dikkatimizi çeken son olay... Bizden "bir sınıfta ders vermemiz" istendi. "Derste ne anlatacağız" diye sorduk. Öğrenciler dediler ki

- Bize Ãœnye'yi anlat.

Hepsinin elinde birer "Ünye kaseti." Hepsi Ünye'nin "tarihini... Coğrafyasını... Caddesini, sokağını, denizini ezbere biliyor."

Yine de bizden "Ünye'yi anlatmamızı" istiyorlar. "Siz zaten Ünyeli olmuşsunuz" dedik. Ve "ders vermeden" okuldan ayrıldık.

"İmam var bayılmak, ben de kilo almak"
Bayan Andrea Thomas "edebiyat ve tarih öğretmeni." Bu yaz Türkiye'ye gelen öğrencilere "kafile başkanlığı" yapmış

- Kardeş şehir Ünye'ye gittik... Kardeş lisemizi gördük... İstanbul, Samsun, Ünye, Tokat, Amasya... Heryeri dolaştık.

****

- Öğrencilerim, Türk ailelerin evlerinde kaldılar... Ve sonunda Almanya'ya dönmek istemediler... Ailelerini hiç özlemediler... Ordu ile Ünye arasında doğa çok iyi korunmuş... Aşık olduk.

****

- Ben var kilo almak... Patlıcan yemek... İmam var bayılmak... Neydi o yemek ismi?.. İmam bayildi... Sonra var taze balik... Şişti ben, aldi kilo.

****

Bayan Andrea Thomas Tokat'ı, Amasya'yı öyle bir anlattı ki...

Sanırsınız "Türkiye'de tur rehberi."

"Tokat'ta tarihi yaşadık... Amasya tertemiz... Kral mezarları... Eski evler restore ediliyor... Türk müziği çok güzel... Hepimiz kaset getirdik.

****

- Ya alışveriş bayan Thomas?

- Kocam elektrik mühendisi... Serbest çalışıyor... Türkiye ucuz... Giyecek çok... İç çamaşırı sanki bedava... Tıp okuyan kızıma çamaşır aldım... Elbiseler aldım... Tabii kendime de... Dönünce kocam sordu Andrea, paraları ne yaptın?

- Ne yanıt verdiniz?

- Var ben Türkiye'de çok güzel bir söz öğrenmek... Ben söyledim kocaya Paraları yaptım deve.

****

Bayan Andrea Thomas "şehrimizde ne kadar kalacaksınız" diye sordu.

- Kalamayacağız... Bugün ayrılacağız.

- Oh!.. Bu çok kötü.

- Neden?

- Var yarın bizim lisede Türk günü... Türk müzik... Karadeniz folklor.

- Bayan Thomas.... Kemençeniz de var mı?

- Var ama biz çalamıyor Karadeniz insanı gibi... Siz biliyorsunuz mu Kemençe... Lütfen bize öğretmek... Haydi.

- Kusura bakmayın ama kemençe çalmayı biz de bilmiyoruz.

- Ama neden?.. Siz bir Türk... Siz öğrenmeli kemençe çalmak... Oynamak... Karadeniz'de insan var çok hızlı oynamak... Sanki fırtına... Ben istiyor her yaz gitmek... Koca verecek para, ben yapacak paraları Ünye'de deve.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır