|
 |
|
UMUR TALU
Lanet olsun! Ve...
Cumartesi saldırıları üstüne birkaç gün yazarken, tereddüt ettiğim, emin olamayacağım, sonunda da yazmaktan vazgeçtiğim bir şey vardı
"4x4."
Nedir bu? Araştırırken rastlamıştım. Internet üstünden yapılan şifreli haberleşmeleri izleyenlere göre, terör organizasyonlarında sık rastlanan bir "4" sayısı vardı. Ve kullanıldığı cümlelerden bağımsız olarak, eş zamanlı "dört eylem"e işaret ediyordu.
Bunu belirtip dilimin ucuna gelen "iki bombalı araç daha olabilir mi?" sorusunu soracaktım ki, çok da iyi bilmeden böyle bir kuşkuyu iletmenin de sorumsuzluk olacağını düşündüm.
Ne fark eder ki?
Lanet olsun!
Onca insan hiçbir tarafı olmadıkları iddiaların uzantısı vahşetin kurbanı oldular.
Onca insan, birçoğumuzun her gün hayatın, yaşamanın çeşitli kareleri kafamızda, gözümüzde akıp giderken geçtiğimiz sokaklarda, girdiğimiz binalarda, bindiğimiz araçlarda paramparça oldular.
Onca insan, can yakınlarını paramparça yitirdi.
Ne olup bittiğini anlama çabamız bu gerçeği değiştirmeyecek.
Ne olup bittiğini anlamadığımız için günlerin ve hayatın bu denli kahpeliklere gebe olması, o gerçeği değiştirmeyecek.
Daha iyi anlama çabamız ise bir şeyleri değiştirebilir.
Her ülkede daha çok insanın anlaması, dünyaya şekil verenlerin de anlayabilir hale gelmesi gerekiyor.
****
Sadece istihbarat, tedbir manasında değil. En az onlar kadar, hal ve gidişin anlaşılması, kendi pozisyonlarımızın, düşüncelerimizin, sabit fikirlerimizin, dünyaya ilişkin yorumlarımızın gözden geçirilmesi gerekiyor.
Şu klişelerin tutsaklığından çıkmalıyız
Birincisi, "İslam hoşgörü dinidir... Müslümanlar böyle yapmaz" klişesi.
Diğeri de tam tersine, Batı'nın dini, tarihi, ekonomik, askeri, stratejik önyargı ve hesapları ile güçlendirilen, "İslam her daim teröre gebedir" klişesi.
Bu dünyada birileri, pekala yoğun dinsel referanslarla, İslam adına eylemde bulunabiliyor.
İstendiğinde, her dinde olduğu gibi, İslam'da da bu referanslar mevcut. Metinlerde, tarihte, ezilmiş, sıkışmış insanların son sığınağı inançlarında, öfkelerinde, fanatizmde mevcut.
Buna karşılık bu dünyada birileri de, tüm medeni, demokratik görünümleri arkasında, devlet güçlerini kullanarak, üstün askeri-ekonomik kuvvetlerine abanarak, çaresizlik, yılgınlık, öfke, aşağılanmışlık duygusu, adaletsizlik yarası yaratıyor.
Dün terörü kınayan Bush'a bakın
Endonezya'da tahrik ve teşvik ettikleri katliamlarla 500 bin kişinin, Guatemala'da beslettikleri ölüm mangaları ile 200 bin kişinin öldürülmesinin... Ve benzerlerinin mirasına sahip.
Sovyetler'e, milli Arap hareketlerine karşı Suudilerle birlikte finanse ettikleri, eğittikleri, "ulusal kurtuluş savaşçısı" kıldıklarını şimdi "terörist" diye lanetleme şaşkınlığına sahip.
"Terörle mücadele" adına giriştikleri işgallerle, terörizmi daha da yayma, işgal altındaki ülkelerde "kurtuluş, direniş" duygusu ile terörizmi akraba, yoldaş haline getirme günahına sahip.
Sinsi ve kanlı terörün verebileceği hiçbir insanlık, hak, hukuk dersi olamaz. Tamam.
Ama, geri rejimleri destekleyerek, dünyadaki hiçbir adalet talebine kulak vermeyerek, onca BM kararına rağmen Filistinliler'in vatan hakkına sırt çevirerek, "demokratik" dünyanın verebileceği bir insanlık dersi de kalmıyor.
Türkiye, bir hafta içinde yitirdiği onca canı ve tarihi tecrübeleri ışığında, lafını hiç esirgemeden, ne "İslam'da böyle şeyler olmaz" kompleksine kapılarak, ne de Batı'nın sözde şefkatli gazları içinde eriyerek, hem nalına hem mıhına haykırmalı.
Haykırmalı ki, acıyı çok yakından tattığımız gibi, bu kahpe dünyanın değişebileceğine dair umudu da içimizde besleyebilelim.
Mesajlarınız için:
utalu@turk.net
Fax:212 280 05 51 Tel:0 537 660 71 21
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
